1980 yılında Basildon, Essex, İngiltere'de kurulan yaşayan efsane
Depeche Mode, 30 yılı aşkın süre boyunca özellikle elektronik müzik dünyasına ilham vermiş bir marka. Tabii elektronik müzik dışında da seveni çok. Bunu farketmenin yollarından biri de coverlar, kendileri için yapılan tribute albümler. Fakat bu tributelerin çoğunda sanki
DM bunlara ilham vermemiş de, ana avrat sövmüş gibi birbirinden kötü coverlar yapmışlar. Adeta
DM'un marka değerini düşürmek gibi beyhude bir çaba içine girmişler. Tribute telif mekanizması tam olarak nasıl işliyor bilemiyorum. Ama efsane
Martin L. Gore,
Dave Gahan,
Andrew Fletcher,
Alan Wilder dörtlüsü, yıllardır emek verdiği bu şarkıların böylesine ruhsuz, böylesine tekdüze yorumlanmasına nasıl izin vermişler anlamak güç. Tabii masraflar çok olunca adamına göre fahiş miktarlarda seyreden telif ücretleri ilaç gibi geliyor bu bir gerçek.
DM'un malı, züğürdün çenesini yorar. O vakit "peki hiç mi güzel
DM coverı, tribute albümü yok" diye bir soru sorarsak, benim aldığım tek cevap, 1998 tarihli
For The Masses derlemesidir. Evet, o da birçok iyi tribute gibi 90'lara aittir. İçinde 16 şarkı olunca, araya bazı vasat coverların girmesine engel olamıyorsunuz. Yine de bu "hatırasına" işinin hakkını veren çok şık yorumların yer bulduğu bir albüm. Mesela
Master & Servant,
Stripped,
Somebody,
Fly On The Windscreen,
I Feel You,
Never Let Me Down Again,
Monument gibi
DM şarkılarını bu kadar güzel coverlayan başka kimse görmedim.
Rammstein ve
Smashing Pumpkins dışında bu saydığım yorumların hepsi elektronik tabanlı gruplar. Demek ki
DM'un dilinden en iyi onlar anlıyor gibi düşünülebilir. Ama industrial metal tabir edilen türüyle
Rammstein, daha akustik bir naiflikle
Smashing Pumpkins, bu elektronik atmosfere yabancı kalmamışlar. Özellikle bu albüme kadar isimlerini hiç duymadığım İngiliz grup
Locust'un sophisti pop, pop caz, bossa nova etkileri kattığı mükemmel
Master & Servant ve
Veruca Salt'ın yürek yakan
Somebody yorumları mutlaka duyulmalı.
The Cure'un
World In My Eyes yeniden çevrimi ise beklentilerimin biraz altında kalsa da,
Shake The Disease (
Hooverphonic)
Waiting For The Night (
Rabbit In The Moon),
To Have and To Hold (
Deftones) şarkılarının da dahil olduğu "eh" kategorisinde sayılır.
Enjoy The Silence ve
Policy Of Truth gibi iki
DM klasiği ise ne yazık ki
Failure ve
Dishwalla gibi iki Amerikan alternative rock grubunun maço tavırlarıyla heba olmuş bana göre. Özellikle
Enjoy The Silence diye 80'lere marş olmuş mükemmel bir eser, mümkünse asla coverlanmasın isterim. Çünkü müzik tarihine damga vurmuş bazı çok özel şarkılar, bazen ne kadar iyi yeniden yorumlanırsa yorumlansın, mahremiyetleri kutsaldır. Birtakım vasıfsız isimler, duşta söylerken gaza gelip tribute albümlere koydukları bu şarkılarla kuru kalabalıktan başka bir şey yaratmıyorlar. Bu kötü coverlar yerine albümde duyamadığımız
Personal Jesus,
Strangelove,
Walking In My Shoes,
People Are People gibi hastası olduğum birtakım
DM besteleri, daha orijinal bazı grup ve şarkıcıların eline teslim edilse kimbilir ne acayip şeyler çıkardı diye düşünmeden edemiyorum.
Depeche Mode artık eskisi gibi değil. En son dinlediğim iyi albümleri 97'deki
Ultra, en son duyduğum iyi şarkıları 2005'teki
Precious idi. Tabii okuyup duyduğum kadarıyla
Ultra'dan sonraki üç albümün de seveni çok. Benim için
Depeche Mode, 90'larda kalmış bir güzellik. Sanki 90'ların bitmesiyle
DM misyonu da bitti ve 2000'lerde
DM adıyla albüm çıkaranlar başkaları. Zaten
The Singles 81->85 (1985) ve
The Singles 86>98 (1998) toplama albümleriyle en parlak iki dönemlerine görkemli birer nokta koymuşlardı. Bu parlak geçmişte loş, yalnız, yorgun, huzurlu, tedirgin, tutkulu, coşkulu, gizemli, hüzünlü gecelerin (nedense gündüzleri
DM dinleyemem!) soundtrack'i olmuş nice şarkının özündeki gizli formülü açıklamanın hala uygun bir yolunu bulamadım. Hayatın gece tarafının kendisiyle doğrudan alakalı birşeyler var. 80'lerin ve 90'ların geceleri
DM ile bir başkaydı. Uzun süredir üç kişi olarak devam eden grubun 2017 ilkbaharında 14. stüdyo albümleri
Spirit çıkacak. Hemen akabinde yaş ortalaması 56 olan grup da dünya turnesine çıkacak. Albümden çok ümitli sayılmam. Sırf
DM yapıyor diye beğenmek yönünde kasacak değiliz. Koskoca
DM külliyatı zaten bugüne dek olağanüstü şarkılar içeren vaziyette ve hep ulaşılabilecek uzaklıkta. Yukarıda adı geçen şarkılar başta olmak üzere, bu külliyata 2017 yılında daha yeni ne eklenebilir ki?
1.
The Smashing Pumpkins - Never Let Me Down Again
2. God Lives Underwater - Fly on the Windscreen
3. Failure - Enjoy the Silence
4. The Cure - World in my Eyes
5. Dishwalla - Policy of Truth
6. Veruca Salt - Somebody
7. Meat Beat Manifesto - Everything Counts
8. Hooverphonic - Shake the Disease
9. Locust - Master and Servant
10. Self - Shame
11. Monster Magnet - Black Celebration
12. Rabbit in the Moon - Waiting for the Night
13. Apollo Four Forty - I Feel You
14. Gus Gus - Monument
15. Deftones - To Have and to Hold
16. Rammstein - Stripped
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder