24 Eylül 2009 Perşembe

Slow Club - Yeah So?


Blondfire ile açılan, Eva & The Heartmaker ile saçılan bir kadın ve bir erkekten kurulu ikililer üzerine uğramak istediğim bir durak (aslında daha uğranacak çok durak var) ve söylemek istediğim birkaç şey daha var. Ben bu ikilileri çok seviyorum! Tecrübe ettiklerim arasında neredeyse % 90’ını beğenmişimdir. Durduk yere böyle sallama bir yüzde ile konuya yaklaşma girişimim, uzun müddet düşündükten sonra dinlediklerim arasında sevmediğim isim bulamamış olmamdandır. Varsa da onların aklıma hiç gelmemesindendir. Onlarda farklı gelen bir şeyler var sanki. Öncelikle o şarkıların bir kadın ve bir erkek tarafından yazıldığı / çalındığı / söylendiği vs. artık neyse aklınızın bir köşesinde duruyor. O söylenenlerin gerçek hayatta yaşanmış olma ihtimalleri daha yüksek geliyor bana. Bunun sebebini açıklayamam. Denemem bile. Sadece açıklanmaması gereken bir his.

Öte yandan karı-koca, sevgili, arkadaş, kardeş ne olurlarsa olsunlar, çalıp söylediklerini iletme yöntemlerindeki unisex hassaslığı bu ikililerde duymak başkalarına göre daha fazla mümkün. Ike & Tina, Sonny & Cher, Eurythmics ve şu an aklıma gelmeyen daha pek çok isimle tanışmamdan beri inandığım bir şey var: Bu şarkıları birbirlerine veya sevdikleri diğer insanlara (hatta ağaçlara, kuşlara!) söylerken takındıkları sempatiklik, onları olduklarından daha küçük, mütevazi ve tahrik edercesine nostaljik kılıyor. “Ateş ile Barut”un yarattığı bu kimya, konumları ne olursa olsun bu iki insandan yayılan elektriğin dinleyiciyi de sarıp türlü meraklara salması anlamına da gelebiliyor. Şarkıları nasıl yazıyorlar, çalıp söylerken kafalarında birbirlerini ne kadar o atmosfere dahil ediyorlar, göz göze geldiklerinde neler düşünüyorlar, cinsel çekim hangi düzeyde?

Elbette The White Stripes ile Roxette’i aynı kefeye koymaya çalışmıyorum. Ama beğendiklerimizi ne kadar didikliyorsak, beğenmediklerimiz hakkında da benzer elektrikleri almıyoruz anlamı çıkmasın. Kimi zaman reddetsek de, dürüstçe müziklerine karşı ilgi duymamış olsak da o beğenmediklerimizde bile az da olsa seksapele dikkat ediyoruz bu yüzden. Çünkü gerek müzikal, gerekse fiziksel uyum kadar, uyumsuzluk dahi seksi çağrışımlar yaratabiliyor. Ez cümle, karmaşık bir durum. Vokal ve gitarda Charles Watson, vokal, gitar ve perküsyonda Rebecca Taylor’ın oluşturduğu İngiliz grup Slow Club da aynı titreşimleri yayan sevimli bir ikili. İlk albümleri Yeah So? ile indie pop ve folk türünün iddiasız ama dinlenesi örneklerini sunmaktalar. Yumuşak sesleriyle beraber söyledikleri ve birbirlerine geri vokal yaptıkları anlarda ilk başta en önemli özelliklerinin bu olduğunu düşündürüyorlar. Doğru sayılmakla birlikte birtakım country ritimlerinin, aklıda kalıcı nakaratlar kullanmamalarının ve Rebecca’nın enstruman niyetine çatal, kaşık, şişe, sandalye parçaları kullanıyor olmasının kendilerine ilginçlik kattığını söylemek gerek.

When I Go ile kuş tüyü bir giriş yaptıktan sonra ardından gelen Giving Up On Love, bir nevi albümün özeti kabul edilebilir. Yani akustik parçalarla o akustiğe tempo kazandırmış daha hareketli şarkılar arasında gidip gelen tarzları, olgun liriklerle bütünlük sağlatıp albüme orantılı biçimde serpiştirilmiş. Özellikle akustik yoğunluğa sahip parçaları, dinleyeni hemen içine alır türden olmayan kişisellikte. Albümü açan ilk iki şarkıyla birlikte Because We're Dead, Our Most Brilliant Friends ve Rebecca’nın sesini biraz daha çıplak duymaya izin veren Sorry About The Doom bana göre albümün kıymetini arttıran örnekler. Indie de olsa folk da olsa, pek popüler kabul edilmeyen bu türler bünyesinde, pek de popüler sayılmayacak bestelere aracılık etmeleri sebebiyle kendi yağlarında kavrulmayı seven alternatif isimlerden olma yolundalar. Bunun bilinçli bir tercih olduğu belli. Zira albümü baştan aşağı Giving Up On Love gibi popüler olma potansiyeli yüksek şarkılarla doldurabilir, daha meşhur ve zengin olabilirlerdi bir ihtimal.

1. When I Go
2. Giving Up On Love
3. I Was Unconscious, It Was A Dream
4. It Doesn't Have To Be Beautiful
5. There Is No Good Way To Say I'm Leaving You
6. Trophy Room
7. Because We're Dead
8. Dance 'Till The Morning Light
9. Sorry About The Doom
10. Come On Youth
11. Apples and Pairs
12. Our Most Brilliant Friends

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder