21 Temmuz 2025 Pazartesi

Velvet Moon - Endless War In The Summer

 
Sandra Bjurman (vokal), Stefan Örn (prodüksyon) şeklinde iki İsveçliden oluşan Velvet Moon, tahmin edilebileceği üzere Sandra Bjurman'ın vokalleri, Stefan Örn'ün de geri kalan her şeyi üstlendiği tatlı bir indie pop grubu. İyi bir indie pop grubu olmanın ön şartlarından biri sayılabilecek tatlı olma mevzusunu en çok da nostalji gücüyle halleden ikili, nostalji kelimesinin ön şartlarından biri olan 80'ler popuna göz kırpmış. Hatta bazen göz kırpmaktan fazlasını bile yapmış. Albüm su gibi akıp gidince Velvet Moon kimdir nedir diye bakınca Endless War In The Summer'ın 4. albümleri olduğunu gördüm. Sıcağı sıcağına onları da dinlemek istedim. İlk iki albüm mıymıy akustik folk şarkılarıyla o kadar sıkıcıydı ki, 3. albüm Catch the Wave'e hiç elim gitmedi. Adet yerini bulsun diye ona da baktım. Orada da adece 1-2 şarkı bu son albümün pop tadının habercisi gibi göündü. Endless War In The Summer ile indie pop'a dümen kırmaları çok isabetli olmuş. İyi yazıldıkları sürece akustik folk şarkılarıyla bir problemim yok. Ama geç de olsa o tekdüzelikten çıkmaları hem mütevazi, hem nostaljik pop yönlerinin daha kuvvetli olduğunu göstermiş.

Açılış şarkısı This Time (It's Forever), hemen o nostaljik patikaya sokuyor insanı. Şarkı 80'ler ve 90'lar arası bir araftan sesleniyor sanki. O patkada yürürken karşımıza A Love SongEndless War In The Summer, The Hour Of King Kong, Daylight, Garden gibi başka güzellikler çıkıyor. Kiminde 80'ler, kiminde 90'lar bir gıdım baskın geliyor. Aslında belli bir şablon var. O yılların binlerce karakteristik özelliğinden sadece birkaçı alınıp şarkılara zerk edilmiş. Bunu çok kötü uygulayanlar da var. Ama Velvet Moon onlardan biri değil kesinlikle. Woundland ve Surrender gibi iki modern pop şarkısı bu patikanın dışında seyrettikleri için biraz gölgede kalmışlar. Rahatsızlık vermiyorlar belki ama neden diğer altı şarkı gibi o basit ve içli şablonun dışına çıkmışlar ki diye de sitem ettiriyorlar. Bazı anlar çok sevdiğim Amerikalı Pure Bathing Culture ikilisini aklıma getirdiler. Onların o incelikli nostaljik sophisti-pop ve chillwave dokularına belki ilerleyen yıllarda kavuşurlar. Velvet Moon için 4. albümde kendilerini bulmuşlar dedik ya, işte gidikleri bu yolda daha çok keşfedilecek patikalar var.

1. This Time (It's Forever)
2. Woundland
3. The Hour of King Kong
4. Endless War in the Summer
5. A Love Song
6. Garden
7. Daylight
8. Surrender

16 Temmuz 2025 Çarşamba

Lowswimmer - Godspeed, Fantasy

 
2017'nin en iyi albümlerinden biri İngiliz ikili Novo Amor ve Ed Tullett'a ait Heiress albümüydü. Yer yer post-rock'a kayan sakin, dingin, yürek yakan, kalp kıran olağanüstü şarkılarla bezeli bir folk, pop, indietronica çeşnisiydi. Heiress'i yine bu sayfalarda anlata anlata bitirememiş olsam da, anlatarak değil yaşayarak tadı çıkarılacak bir güzellikti. Sadece Heiress için bir araya gelen Amor ve Tullett için de unutulmaz bir anı olsa gerek. Heiress sonrası ayrılan ikiliden Novo Amor solo olarak 4 albüm yaptı, yapmaya da devam ediyor. Ed Tullett'in ise öncesinde 2 solo albümü vardı. Heiress'in ardından adını Lowswimmer olarak değiştirerek Heiress soundunu sürdürdüğü an itibariyle 6 albüm daha yaptı. Bu isim değişikliği nedeniyle 2024'e kadar yaptığı tüm albümleri pas geçtiğimi, ancak 2024'te yaptığı Interpretations'ı duyunca fark ettim. Ben bu sesi, bu dokunaklılığı, bu ipeksiliği bir yerden hatırlıyorum dedim. Interpretations'ı duymak istememin sebebi de bir cover albüm olmasıydı.

İsmini değiştirmiş olsa da müzikal kimliği yerinde duran Tullett bir albüm yapacak, üstelik bu bir cover albüm olacak. Havada kapmış olsam, When You're Gone, I'm with You, Find the River gibi çok iyi yeniden yorumlamalar duymuş olsam da albüm geneli pek tatminkar olmadı benim için. Yine de Interpretations'ın üzerinden daha bir yıl bile geçmemişken yeni bir albümle gelmek, söz konusu Tullett ise hiç rahatsız edici değil. Altı ayda bir albüm yapsın razıyız. Kendisinden sadece Heiress ve Interpretations'ı dinlediğim ve onların melankolik, hüzünlü, ambient/folk/slowcore/dream pop atmosferine aşina olduğum için Godspeed, Fantasy az da olsa ilginç geldi. Gerçi Easydoes, Pleasures, kapanışta yer alan, kapanış görevini de çok iyi yapan Sojourn gibi şarkılar o atmosferi koruyorlar. İlginç gelen kısım Sleeper (Hit), Off-Centre, IRL, Oh Completely gibi bu atmosferi ritmik indie pop, hatta art pop ile gayet kıvamında pişirip servis eden çok iyi şarkılar olması. Özellikle Oh, Completely ile bu aralar biraz fazla flörtleşiyor gibiyiz. Godspeed, Fantasy sayesinde Ed Tullett'ın Heiress sonrası albümlerine dönme ihtiyacı hissettim. Onunla ilgili kaçırdığım bir şeyler olmasını istemiyorum çünkü.

1. Off-Centre
2. Pleasures
3. Sleeper (Hit)
4. IRL
5. Godspeed
6. Easydoes
7. Open Season
8. Oh, Completely
9. I'm Spirals
10. Nosebleeds
11. Sojourn

4 Temmuz 2025 Cuma

Darling West - Woods

 
Sadece kapağına bakarak o kadar çok kaset ve CD satın aldım, o kadar çok albüm indirdim ya da malum platforrmlardan dinledim ki, mest eden de oldu, "bu muhteşem kapağa bu şarkıları mı reva gördünüz alçaklar" dediğim de. Tabii ki iyi kapak bir albüm kriteri değildir. Ama kapak iyi olsa fena mı olur? Yıllarca dinlenecek, nesilden nesile geçecek ve hep o kapakla anılacak. Bazı ikonik albümlerin kapakları da zaman içinde ikonikleşmiştir. Kimi çocukluk fotoğrafını yapıştırır, kimi beynini havaya uçurmuş grup arkadaşının fotoğrafını çekip onu koyar, kimi Andy Warhol tasarımı bir muzdan ibarettir. Pink Floyd dediğin zaman benim kafamda direkt canlanan resim Dark Side Of The Moon'un efsane kapağıdır örneğin. Unknown Pleasures (Joy Division), Rumours (Fleetwood Mac), Horses (Patti Smith), Thriller (Michael Jackson) diye uzar gider bu ikoniklik. Albümlerden bağımsız, aralarında Never Mind The Bollocks gibi yavan ve özelliksiz, London Calling gibi başyapıtlar vardır. Hikayesi olanlar, olmayanlar, hatta kapak yapmayı hiç dert edinmeyenler bile mevcut. Kapak mevzu çok ama çok katmanlı bir mevzu. Üstüne kitap yazılır. Keşke yazılsa. Belki de yazılmıştır. Bir bakmak lazım. Sadece kapağına bakarak aldığım, dinlediğim, indirdiğim albümler içinden o kadar güçlü şeyler çıktı ki, onlara minnettarım.

Bu yazıya neden böyle girdik? Tabii ki kapağı çok güzel bir albüm sebebiyle. Sırf kapağı güzel diye dinlediğim, "kesin severim ben bunu" dediğim Oslo/Norveçli grup Darling West'in Woods albümünü gerçekten sevdim. Darling West şimdiye dek 6 albüm yapmış. Woods ise yedinci. Çok özel bir durum yok. Gayet sade, minimal, akustik, pastoral, loş, ahşap bir alt-country, folk, americana albümü. Tor Egil Kreken (vokal, banjo, bas) ve Mari Sandvær Kreken (vokal, gitar, mandolin, harmonika) ikilisinin liderlik ettiği grup, söylenene göre Woods ile köklerine geri dönmüş. Bu dinlediğim ilk albümleri olduğu için Oslolu bu insanların köklerinin Amerikan folk, country, americana olması üzerine yorum yapamayacağım. Yoğun albüm ve turne yorgunluğu sebebiyle huzur ve sakinlik arayan grup, çareyi doğaya dönmekte bulduğu için kökleri orada aramak gerekiyor sanırım. Zaten albüme Woods ismi verilmesi de buradan geliyor. Albümü bu konsept dahilinde dinlediğimizde o huzur, naiflik, hüzün yerini çok güzel buluyor.

İsimleri iki çizgi arasında gösterilen huzur dolu 4 adet kısa ambient/akustik geçişi saymazsak 6 şarkıya sahip Woods, adının ve adının çağrıştırdığı her türlü pastoral sakinliğin etkilerini sonuna kadar üzerinde taşıyan iyi bir albüm. Şarkılardan özellikle In The Woods, Faster ve Oh Maria şimdilik biraz daha ateş başındaki orman serinliğinde üzerimize aldığımız hırka sıcaklığında geldi. Davulcu Thomas Gallatin ve gitarist Christer Slaaen bu albümde çok fazla çalmasalar da, şarkı yazma, düzenleme ve prodüksiyonda bir şekilde yer almışlar. Böylece tıpkı albüm kapağında olduğu gibi Krekenlerin baş başa oturup konuştukları -muhtemelen- ağaçlar içindeki evin loş odasındaki küçük kanepedeki o huzura vakıf oluyoruz. Bu ufak kanepede belki günün kritiğini yapıyor, yorgunluğunu atmak için küçük cümlelerle küçük hasretler gideriyorlar. Belki birbirlerine açılıyor ya da tanışmadan evvel birbirlerini nasıl fark ettiklerinin, nelerinden hoşlandıklarının küçük ama sadece ikisi için çok kıymetli detaylarını paylaşıyorlar. Başkaları için önemsiz görünen minik bir mimiğin, saniyelik bir bakışın, kalabalıkta bir an kulağa çarpan sesindeki güzelliğin o an kendilerine neler hissettirdiğinin itiraflarını sıralıyorlar. İşte albüm kapakları bazen bu işe yarıyor.

1. Faster
2. Oh Maria
3. - Season -
4. Off to the Woods
5. - Woods -
6. In the Woods
7. Time Is the Healer
8. - Time -
9. Our Little World
10. - Silence -