30 Kasım 2012 Cuma

Issız Ada Radyosu Arşivi (Kasım 2012)

Troubled Horse - Step Inside
Yıl: 2012 İsveç
Tür: Hard Rock, Stoner Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Another Mans Name"
ZZ Ward - Til the Casket Drops
Yıl: 2012 ABD
Tür: Pop/Rock, Contemporary R&B
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blue Eyes Blind"

The Ettes - Look at Life Again Soon
Yıl: 2008 ABD
Tür: Indie Rock, Garage Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Girls Are Mad"

Eric Clapton - August
Yıl: 1986 İngiltere
Tür: Pop/Rock, Blues Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "It's in the Way That You Use It"
Jens Buchert - She
Yıl: 2012 Almanya
Tür: Electronic, Downtempo, Chillout
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Prism Sky"


Testament - Practice What You Preach
Yıl: 1989 ABD
Tür: Thrash Metal, Heavy Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blessed in Contempt"

Vokaliz - Vokaliz
Yıl: 2007 Türkiye
Tür: A Capella, Cover, Pop
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Vazgeçmem"


Bryan Adams - Into the Fire
Yıl: 1987 Kanada
Tür: Pop/Rock, Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hearts On Fire"


Miss Li - Tangerine Dream
Yıl: 2012 İsveç
Tür: Indie Pop, Singer/Songwriter
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Throw It in the Trashcan"

Public Enemy - The Evil Empire of Everything
Yıl: 2012 ABD
Tür: Conscious Hip Hop, Rap
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Don't Give Up the Fight" (feat. Ziggy Marley)

Alice in Chains - Alice in Chains
Yıl: 1995 ABD
Tür: Grunge, Alternative Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Grind"

Anna Puu - Antaudun
Yıl: 2012 Finlandiya
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Antaudun"


Cucumber - The French Job
Yıl: 2012 Fransa
Tür: Funk/Soul, Big Beat
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Chris Clubber"

Steve Winwood - Back in the High Life
Yıl: 1986 İngiltere
Tür: Pop/Rock, Pop Soul
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Higher Love"

Fun-da-Mental - Erotic Terrorism
Yıl: 1998 İngiltere
Tür: Hardcore Hip Hop, Breakbeat
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Ja Sha Taan"

Nektar - A Spoonful of Time
Yıl: 2012 Almanya
Tür: Progressive Rock, Psychedelic Rock, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Dream Weaver" (feat. Jerry Goodman)

Hatchetmen - Judge & Jury
Yıl: 2012 ABD
Tür: Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Omar Comin!"


Mai Lan - Mai Lan
Yıl: 2012 Fransa
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Schumacher"

Lords of Dogtown OST
Yıl: 2005 ABD
Tür: Glam Rock, Hard Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: T. Rex - "20th Century Boy"


Red Hot Chili Peppers - By the Way
Yıl: 2002 ABD
Tür: Alternative Rock, Pop/Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Can't Stop"

28 Kasım 2012 Çarşamba

Minerals - White Tones


White Tones, 2009 yılında kurulan beş kişilik indie rock grubu Minerals'ın ilk albümü. 2009'da kurulup da 2012'de albüm çıkarmalarını neye bağlamalı bilmiyorum. Şayet "bizim grubumuz var" diye partilerde kızlara hava atmıyorlarsa, fazla ulaşamadığım geçmişlerinde yerel takılıp konser konser geçiniyorlardır büyük ihtimalle. Gayet derli toplu bir soundları var. 12 şarkılık albümleri yormadan, kasmadan akıp gidiyor. Vokaldeki Filip Pokłosiewicz çok yakışıklı bir sese sahip. Zaten bir grup olduklarını bilmeden albümü dinleyecek olursak rahatlıkla Amerikalı Michael Johnson diye bir adamın solo albümüymüş algısı yaratabilir. Buradan Minerals'ın bir grup bilinci olmadığı, takım oyunu oynamayamadığı düşüncesi çıkmasın. Öyle uçup kaçan enstrüman şovlarına girmeseler de şarkıları olgun bir hüzünle harmanlayıp bunu canlı konser atmosferine uydurmasını bilen anlar da yaratabiliyorlar pekala. Albümün en iyilerinden Is This Love'ın sağlam kumaşı buna bir örnek.

Is This Love ile birlikte Discount ve arka arkaya gelen Fable, Mistake, Back Track üçlüsü en beğendiğim parçalar oldu. Mistake, yer yer U2'nun elektronik rock döneminden kalma kıvraklığını andıran bir şarkı. Back Track ise arkadan akıp duran, hoş bir telefon zil tonuna benzeyen tekrar melodisiyle nedense inceden Uzakdoğu tınıları estiriyor. Bu melodi şarkı boyunca geriden sessiz sessiz akarken, bir taraftan yan odada unuttuğunuz telefon sürekli çalıyormuş gibi diri kalıyor, bir taraftan da o melodinin yarattığı hipnotik etkiyle rahatlama hissedebiliyorsunuz. Tabii bunlar olurken şarkı da o melodiden bağımsız kendi işine bakıyor sakince. Aslında bu durum albüme güzel bir final de yapardı. Zira sonrasında gelen Thin Times, So Sure, White Tones üçlüsüyle biten albüm bana gereksiz yere uzamış gibi geldi. Henüz mineral kıvamına gelmemiş olsa da Minerals ileride vitaminlerle de işbirliği yaparak daha güzel ve sağlıklı günler görecektir. Adı geçen bazı şarkılarda bunun ipuçları, bazılarında da direk ipin kendisi mevcut.

1. 01010110
2. Last Time
3. Discount
4. Fast Forward
5. Is This Love ?
6. Hearts & the Sea
7. Fable
8. Mistake
9. Back Track
10. Thin Times
11. So Sure
12. White Tones

24 Kasım 2012 Cumartesi

Mårran - Mårran


İsveç'ten gelen yepyeni grup Mårran, kendi adını verdiği ilk albümüyle rockseverleri ihya etmeye hazırlanıyor. Yepyeni dediysek kendileri çıtır pıtır sanılmasın. Grubu oluşturan Göran Edman (vokal), Morgan Korsmoe (bas), Ludwig Larsson (gitar), Björn “Binge” Inge (davul) ve Max Lorentz'in (keyboard) CV'lerinde en az iki grupta mesai harcamışlık mevcut. Hatta müthiş sesiyle Göran Edman, zamanında hemşehrisi Yngwie Malmsteen'e bile sesini vermiş bir veteran. Haliyle yapılan müzik de yepyeni sayılmaz ama en etli tarafından yetkin ve doyurucu bir rock. Biraz daha açmak gerekirse, hard rock, blues rock ve progressive rock arasında uzanan ömre bedel yolda seyir halindeler. İşte o "hepsinden biraz" anlayışını "hepsinden bolca" haline getirmelerindeki ustalık onları son yılların en güçlü ve tutkulu yeni (!) rock oluşumlarından biri yapıyor bana göre.

Tecrübeli müzisyenlerin yeni bir çatı altında toplanarak sallanıp yuvarlanmaları sonucu oluşan profil düşünüldüğünde Black Country Communion ve Silver Horses'a çok yakın duran Mårran, her hücresiyle deneyimli kimliğini ortaya koyuyor. Klasik blues rock'ın progressive öğelerle kaynaşması sonucu belli kriterler üzerinden emprovize biçimde organize olabiliyorlar. Başka gruplardan gelmelerine rağmen sanki birbirlerini yıllardır tanıyan aynı kahvenin müdavimleriymişçesine uyumlu ve zindeler. Hard, blues, progressive, stoner fark etmez, kemikleşmiş rock dinleyicisine kucak açan, aynı zamanda tersi pis bir müzik yapıyorlar. Evladına fiziksel şiddet uygulamadığı halde bir bakışıyla dövmekten beter eden babalar gibiler. O sert duruşun altındaki babacan ve şefkatli tavır hep hissediliyor. Black Country Communion, Rival Sons, Silver Horses diye uzayıp giden zincirin tüm halkaları aslında böyle. Zaten bu saydığım isimlerin albümlerini arka arkaya dinledikten sonra insanın emekli olup bir sahil kasabasında domates yetiştiresi geliyor.

Tamamı İsveç dilinde ilerleyen liriklerin neden bahsettikleri hakkında hiçbir fikrim yok. Muhtemelen akranlarından farklı birşeyler söylemiyordur. Mårran için bu durum kesinlikle bir dezavantaj değil. Fakat müzik çok şey anlatıyor. Än sen ile ağır aksak bir bar blues açılışı yapan, Folkvisa från helvetet ile o aksaklığı şahane bir kıvraklığa evrilten, Sockerflicka ile kafası güzel bir uçuş yaşatan grup, kütür kütür bir davulun, istediği yere girip çıkan bir gitarın, defansın belkemiği bas gitarın akışkanlığı ile kendine hayran hayran baktırıyor. Max Lorentz'in her şarkıya müdahale eden çılgın Hammond hamleleri ve Göran Edman'ın her gruba lazım zamansız, yaşsız vokali de buna eklenince o dumanaltı bar ortamında bile tertemiz bir hava soluduğumu hissediyorum. Hiçbir şarkı diğerinin önüne geçmiyor veya diğerinin gerisinde kalmıyor. Beş adam birbirlerinden rol çalmayıp eşit biçimde başrolü bölüşüyorlar. Her şarkıda kendi şovlarını özgürce sergiliyorlar. Böylece ortaya çıksa çıksa Black Country Communion gibi bir süpergruptan çıkabilecek ayarda "kendiadınıtaşıyanilkalbüm" çıkıyor.

1. Än Sen
2. Folkvisa Från Helvetet
3. Syster Blå (Trollpolska Från Älvdalen)
4. Gärdesbrud
5. Del Av Mitt Liv
6. Dina Ögon Är Blå
7. Tänk Om
8. Sockerflicka
9. Med Lena
10. Ensamma Stränder

16 Kasım 2012 Cuma

Silver Horses - Silver Horses


Gianluca Galli (gitar), Andrea Castelli (bas), Matteo "Bona" Bonini (davul) gibi isimler bütününden İtalyan olduklarını anlamak için özel bir çaba sarfetmeyeceğimiz yepyeni bir grup olan Silver Horses'ın vokalinde ise İngiliz Tony Martin yer alıyor. O Martin, 1987-91 ve 1993-96 yılları arasında Black Sabbath efsanesine vokal yapmış full tecrübe bir adam. Bu İtalyan arkadaşların kendisini nasıl kafaladıkları şeklinde bir geyiğe girmeye lüzum yok. Zira 1992 ve 2005 yıllarında iki solo albüm çıkarmış olan Martin, Alman heavy metal/hard rock grubu Empire ile dört, Amerikan Rondinelli adlı grupla iki, İngiliz M3 oluşumuyla iki, Dario Mollo & Tony Martin projesiyle üç ve yine İtalyan Giuntini Project grubuyla da üç albüm yapmış arayış içindeki bir adam. Spagetti düşkünü mü, Como Gölü sevdalısı mı yoksa Serie A meraklısı mı olduğu bilinmeyen, ama uzun süredir İtalya ile yakın temaslarda bulunan bu rock işçisinin son durağı olan Silver Horses, kendi adını taşıyan ilk meyvesiyle yılın en dirayetli hard rock albümlerinden birinin üzerine bu adı iki kere yazdırmış.

Southern ve stoner özelliklerin yoğunlukla hissedildiği bir hard rock albümün tadına doyum olmayacağının en yakın örneklerinden Black Country Communion ile birtakım benzerlikler taşıması, Silver Horses'ı nazarımda maça bir değil iki sıfır önde başlatıyor. Hani İtalya'dan nerdeyse hiç rock grubu dinlemedim ya da dinledim de İtalyan olduklarının farkında değildim. Ama Galli, Castelli, Bonini üçlüsü sanki Amerika'nın güneyinin bağrından kopup gelmiş birer Led Zeppelin, Deep Purple hayranı olduklarını çok belli ediyorlar. Bu enfes Amerikan-İngiliz karışımının İtalya'dan çıkması ayrı bir başarı. İtalyan üçlü enstrümanlarını ve onlarla yapabileceklerini çok iyi kavramış bir olgunluğa sahipler. Bundan önce üç grupta çalmış, aynı zamanda üç solo albümü bulunan gitarist Gianluca Galli'nin kendine has olmasa da, büyük isimlere has giriş çıkışları müthiş. Bas gitarda Andrea Castelli tam bir görev adamı. Davulcu Matteo Bonini desen aşmış bir adam. Zevk alarak çaldığı, zevk vermesinden belli.


Rub It On Me, Secret Service, Me, You, You're Breaking My Heart (Don't Do It) ve Silver Horses adlı parçalar, standartlara bağlı fakat yine de kimi zaman kendi kıvraklığını, kendi içini ve kabuğunu yaratmaya çalışan karakterdeler. O nasıl oluyor denirse, Led Zeppelin bağlılığı sezilen Me, Black Sabbath titreşimleri yayan Run veya en iyi tarafından herhangi bir southern rock grubuna aitmiş duygusu veren Silver Horses şarkıları, yılların getirdiği tecrübelerin ufak tefek farklılık arayışlarını da satır aralarında okutuyorlar sevgili dinleyenlerine. Çekirdek enstrüman/vokal üzerine zaman zaman armonika, piyano ve yaylılar serpiştirerek, bu standartlarda zaten var olan o biçim serpiştirmelere sadık kalıp zinde tutabiliyorlar insanı. Böylelikle geçmiş ile gelecek arasında koruyup kolladıkları bir köprünün üzerinden taş gibi bir klasik rock güzellemesi sunuyorlar. Eğer bir grup kendini hard rock olarak etiketliyorsa, bari Silver Horses gibi bir müzik yapsın ki böylece hard rock'a her daim açık kulaklar sıradan bir giriş, ıkınma bir nakarat, aynı sıradan gidiş, araya sıkıştırılmış çapsız bir gitar solo ve aynı ıkınma nakaratla final yapan ezbere şarkılar dinlemek zorunda bırakılmasın. Güneyin o bluesy havasıyla stoner katmerini birarada yaşasın.

1. Rub It On Me
2. Run
3. Life and Soul
4. Diamond Sky
5. Secret Service
6. Suddenly Lost
7. Me
8. Silver Horses
9. You're Breaking My Heart (Don't Do It)
10. You
11. Who's Holding On to You

11 Kasım 2012 Pazar

Fay Hallam & The Bongolian - Lost In Sound


Yazının birinde The Bongolian lakaplı İngiliz müzisyen Nasser Bouzida'nın "funk emekçisi" olduğundan, o sıralar dinlediğim ilk albümü olan Bongos For Beatniks'ten sonra tüm işlerini takip edeceğimden bahsetmiştim. Ne kadar bahsetsem de, takip edemediğim Lost In Sound birdenbire çıktı, sessiz sedasız ortamlara düştü. Ama bu kez Bouzida tek başına değil, yine İngiliz funk/soul sahnelerinden Fay Hallam ile birlikte geri geldi. 2006'da kurulan The Fay Hallam Trinity adlı grupla iki albümlük bir kariyere sahip HallamLost In Sound'da vokal yapıyor, piyano ve Hammond organ çalıyor, bu sayede tıpkı The Bongolian gibi öncesini merak ettiriyor. Kendisi de bir organ ve perküsyon cambazı olan Bouzida ile Hallam'ın kimyaları çok iyi tutmuş. Saf funk yerine yer yer lounge ve pop caza kaş göz eden daha soul bir albüm yapmışlar beraber.

Fay Hallam'ın güçlü vokali ve tuşlu hakimiyeti, Nasser Bouzida'nın herşeyi düşünen çevre düzeniyle biraraya gelince ortaya Lost In Sound gibi sağlam kafası sağlam vücudunda bulunan bir düet albüm çıkmış. Freefall, Get Off The Bus ve Lost In Sound, özellikle Bouzida'yı biraz olsun tanıyanların kafadan en iyi ilk üçe seçecekleri şarkılar. Naif olduğu kadar tutkulu I Can't Cry, daha çok Fay Hallam'ın tarzı olduğunu sandığım pop/soul/funk şeklinde üçü birarada tatlar içeren Dancing ve Alive, ayrıca kapanışa damgasını vuran I Don't Need To Know You Love Me lezzetinden ödün vermeyen şarkılar. The Bongolian'ın vokalli hali gibi düşünülebilecek anlar kadar, Fay Hallam'ın perküsyonu bol funky hali gibi anlarla da basitçe tarif edilebilir. Hani öyle sound açısından "Lost In Sound" durumu yok ama bahsi geçen tür ve isimleri seven benim gibiler için kısa süreliğine 10 şarkı arasında keyifle kaybolmak mümkün.

1. Freefall
2. Dancing
3. Lights Are Coming Down
4. Get Off The Bus
5. I Can't Cry
6. Gathering
7. Alive
8. Shallow Moon
9. Lost In Sound
10. I Don't Need To Know You Love Me

4 Kasım 2012 Pazar

Moonlighting (OST)


80'ler nostaljisinin TV ayağında Moonlighting ya da bizde yayınlanan adıyla Mavi Ay'ın yeri birçok insanın gönlünde ayrıdır. 5 sezon, 66 bölüm boyunca 80'lere çok fazla kaçan zeki bir mizah anlayışıyla dizi kavramına getirdiği renklilik üzerine saatlerce geniş geniş konuşulabilir. Son sezonlara doğru (ki çoğu dizinin son sezonlarında olduğu gibi) cazibesini kaybetmeye başlayan Moonlighting, herşeye rağmen dizi tarihinin en sevimli örnekleri arasındaki yeri her zaman hazırdır. Onun nostaljisini yapmak ise bambaşka birşey. En baştan 80'lere gireceksiniz ki, sadece işin bu kısmı bile zamanında ona TRT'de denk gelmiş kitleyi alıp gerisin geri götürecektir. Alev Sezer ve Tülay Bursa'nın mükemmel dublajlarıyla Cuma akşamlarımıza ses, soluk, samimi tebessümler, sessiz kahkahalar ve David ile Maddie'nin hep bir sonraki haftaya kalan saf ve temiz romantik komedi çekiciliğinin heyecanı gelirdi. Uzun süre Cuma akşamları ekrana geldiği aklımda kalmış. Zira ertesi gün okul olmaması fikriyle bilinçaltımı bayram yerine çevirmesinden ötürü bu detayı hiç unutmam.

Diziyi izlerken denk geldiğimiz şarkılar genellikle 60'lar Amerikan soul ve pop cazından seçilmiş sıkı örneklerdi. Moonlighting'e ait 1987 çıkışlı bir müzik albümü olduğunu ise çok sonraları, tahminen 90'ların sonlarında öğrenmiştim. O yıllarda veya öncesinde bir kaseti çıkmış olaydı, muhtemelen hiç hesapsız yumulurdum. (Bruce Willis'in yine 87 tarihli The Return Of Bruno kasetine yumulduğum gibi!) Ama böyle bir albüme ulaşma şansını ancak yıllar sonra internet sayesinde elde edebildim. Peki öyle yıllar yılı peşinden koşulacak, yakalanınca da yamulunup yumulacak bir albüm mü? Kısmen! Lakin birtakım nostaljik yapı taşları gereği arşivlik değeri var. İstenilse zamanında çok daha kapsamlı bir double albüm ya da Volume I, II, III şeklinde alıp yürüyecek kapasitede zengin bir şarkı dağarcığına sahip Moonlighting'in 5 sezonluk serüveni esnasında misafir ettiği isimler ve şarkıların önemli bir kısmını oluşturanlar şu şekilde sıralanıyor mesela:

Patsy Cline - Crazy
Patsy Cline - Leavin' on Your Mind
Buddy Johnson - Since I Fell for You
Allyce Beasley - Chain Gang
Allyce Beasley - I'm Gonna Wash That Man Right Outa My Hair
Allyce Beasley - Oh, What A Beautiful Mornin
Allyce Beasley - Oklahoma
The O'Jays - For the Love of Money
Gene Kelly - Singin' in the Rain
The Crystals - Santa Claus Is Coming To Town
Stevie Wonder - I Was Made to Love Her
The Supremes - Come See About Me
The Supremes - Baby Love
The Temptations - Papa Was a Rollin' Stone
The Temptations - Psychedelic Shack
The Rolling Stones - Sympathy For The Devil
Pet Shop Boys - West End Girls
Mitch Ryder & The Detroit Wheels - Devil with a Blue Dress On
Ritchie Valens - La Bamba
David Lee Roth - Yankee Rose
Foreigner - Waiting for a Girl like You
The Marvelettes - Please, Mr. Postman
Billy Joel - Big Man On Mulberry Street
The Ronettes - White Christmas
The Ronettes - Sleigh Ride
The Ronettes - Be My Baby
Mike Oldfield - Tubular Bells
Janet Jackson - Nasty
Dion DiMucci - Runaround Sue
Frank Sinatra - All the Way
Martha & The Vandellas - Nowhere To Run
Martha & The Vandellas - Heat Wave
Ray Charles - Hit the Road Jack
Ray Charles - It's All Right
Rod Stewart - Da Ya Think I'm Sexy?
Barry Mann and The Halos - Who Put the Bomp
The Shangri-Las - Leader of the Pack
Spencer Davis Group - I'm a Man
Curtis Armstrong - Sexual Healing
Manfred Mann - Do Wah Diddy Diddy
Pat Boone - Tutti Frutti
Roy Orbison - Oh, Pretty Woman
Curtis Armstrong - The Lady Is a Tramp
Sam The Sham and The Pharaohs - Wooly Bully
The Miracles - Mickey's Monkey
The Miracles - Shop Around
The Miracles - I Second That Emotion
Louis Armstrong - What a Wonderful World
Ennio Morricone - The Good, the Bad and the Ugly
Lee Dorsey - Working in the Coal Mine
The Trashmen - Surfin' Bird
The Johnny Mann Singers - Up, Up and Away
Henry Mancini - The Pink Panther Theme
Charles Rocket - Chapel of Love
Lalo Schifrin - Theme from Mission: Impossible
Roxy Music - Avalon
War - Cisco Kid


Bu dehşet toplamayı (hatta arada atlamış olabileceğim bazılarını) bir veya birkaç albüm olarak çıkarmanın külfetli olacağını düşündüklerinden midir nedir, sadece 10 şarkılık daha mütevazi bir derleme uygun görülmüş. Saygı duymakla beraber, resmi 10 şarkının bulunduğu dosyanın içine yukarıdaki kallavi listeyi de dahil ederek kendi "Unofficial Expanded Moonlighting Soundtrack"imi soğuk kış günleri için konservelemiştim. Gerçi Al Jarreau'nun dizinin unutulmaz kısa jeneriğiyle hatırlanacak Moonlighting şarkısıyla açılan albüm, bu 10 şarkısıyla bile dizi hayranları üzerinde etki sahibi olacaktır. Kimileri Chubby Checker'ın Limbo Rock'ıyla David'in ofisteki limbo partilerine geri dönecektir veya Percy Sledge'in eşsiz When A Man Loves A Woman'ı ile dizinin duygusal anlarını tekrar yaşayacaktır. Belki benim gibi, albümde iki pop caz standardını başarıyla seslendiren Cybill Shepherd'ın bu alanda 7-8 albümü bulunduğunu öğrenip şaşıracaktır. Ya da Bruce Willis'in bir The Young Rascals klasiği olan şahane Good Lovin' coverıyla yaratılan konser atmosferinde coşacak, gece gece niye uzun zamandır böyle bir konser ortamında terlemediğinin muhasebesini yapacaktır.

Moonlighting albümü, içerdiği leziz şarkıların ötesinde nostaljisi kuvvetli bir hava taşıyor. Dinlerken dizinin akılda kalan bölümlerine ışınlanabileceğimiz gibi, 80'ler sonundan beslenen masumiyetlerini, dev gökdelenlerin gece geç saatlere fon olmuş yorgun ama huzurlu görüntülerini, David'in komik, yılışık, kırılgan sevimliliği ile Maddie'nin soğuk, dürüst, kendini ele vermeyen tutkulu dişiliğini ne kadar özlediğinizi fark edebilirsiniz. Hani şu albümü genişletip dinlemek de iyi birşey de, esasen dizinin tüm bölümlerini stoklayıp, perdeleri çekip, abur cubur yığınağıyla birlikte 2-3 gün hiç dışarı çıkmadan izlemek gibi bir eylemi fantezilemek bile heyecan verici. Hayal etmesi ayrı güzel bu eylemi gerçekleştirmek, o yılların Mavi Ay ile büyümüş kitlesinin David Addison ve Maddie Hayes'e olan borcunu ödemesi ile hemen hemen aynı anlamı taşıyor sanki.

1. Al Jarreau - Moonlighting (Theme)
2. Chubby Checker - Limbo Rock
3. The Isley Brothers - This Old Heart of Mine (Is Weak for You)
4. Cybill Shepherd - Blue Moon
5. Cybill Shepherd - I Told Ya I Love Ya, Now Get Out!
6. Bruce Willis - Good Lovin'
7. Bob James & David Sanborn - Since I Fell for You (feat. Al Jarreau)
8. Percy Sledge - When a Man Loves a Woman
9. Linda Ronstadt & Nelson Riddle - Someone to Watch Over Me
10. Billie Holiday - Stormy Weather