30 Kasım 2016 Çarşamba

Issız Ada Radyosu Arşivi (Kasım 2016)

Leonard Cohen - You Want It Darker
Yıl: 2016 Kanada
Tür: Singer/Songwriter, Art Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "You Want It Darker"
JAWS - Simplicity
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Dream Pop, Indie Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "On the Sunshine"
 
7 Weeks - All Channels Off
Yıl: 2009 Fransa
Tür: Stoner Rock, Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Wait"
 
The Answer - Solas
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Hard Rock
 "F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Left Me Standing"
Taiacore - Innocent
Yıl: 2016 İspanya
Tür: Indie Pop, Indie Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Following the Sun"
CRX - New Skin
Yıl: 2016 ABD
Tür: Indie Rock, Power Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Ways to Fake It"
Ребус Нелишних - Скибидубап
Yıl: 2016 Belarus
Tür: Funk Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Констанция"
C Duncan - The Midnight Sun
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Indie Pop, Dream Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Other Side"
 
 
Future Generations - Future Generations
Yıl: 2016 ABD
Tür: Indie Pop, Indie Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Grace"
 
Baltic Fleet - Baltic Fleet
Yıl: 2008 İngiltere
Tür: Post-Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Reykjavik Promise"
Funky Destination - Funkadelic Stereo Adventures
Yıl: 2016 Hırvatistan
Tür: Electro Funk, Breakbeat
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Psychedelic Spaghetti"
Poets Of The Fall - Clearview
Yıl: 2016 Finlandiya
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Crystalline"
 
Hańba - Hańba
Yıl: 2016 Polonya
Tür: Folk Punk
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Korporancik"
 
 
Dolapdere Big Gang - Just Feel
Yıl: 2007 Türkiye
Tür: Pop, Folk, Cover
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Faith"
 
Kingsnake - Resonance
Yıl: 2016 ABD
Tür: Stoner Rock, Hard Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Phoenix"
Propellerheads - Decksandrumsandrockandroll
Yıl: 1998 İngiltere
Tür: Big Beat, Breakbeat
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Velvet Pants"
 
Kings Of Leon - Walls
Yıl: 2016 ABD
Tür: Alternative Rock, Pop Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Reverend"
 
Peonies - Landscape
Yıl: 2016 Endonezya
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Zoo"
The Bongolian - %100 Heavy Bongo Vibes
Yıl: 2002 İngiltere
Tür: Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "16-Valve News Reel"
Leonard Cohen - The Essential Leonard Cohen
Yıl: 2002 Kanada
Tür: Singer/Songwriter, Art Pop
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hallelujah"
 
 

27 Kasım 2016 Pazar

Ania - Ania Movie


1981 Polonya doğumlu Ania Dąbrowska, ya da kısa adıyla Ania, lise yıllarında aynı anda klâsik müzik eğitimi de almış kendi kadar sesi de güzel bir şarkıcı. Polonya'nın TV şovu Pop Idol'a katılıp 8. olduktan sonra doğru yolu bulup yarışmalardan bir halt olmayacağını anlamış. Polonya'nın saygın müzisyenlerinden Krzysztof Krawczyk'in çok satan albümlerinden birinde yer alarak tekrar kendini hatırlatmış. Ardından iş sıra albümler yapmaya gelmiş. 2004 yılında başlayan yolculuk, isimlerini değil okumak, sadece baktığımda bile beyin hücrelerimden birkaçının ölümüne sebep olan üç albümle sürmekte. Pop caz ve soul ağırlıklı bu albümler, Polonya'nın 60 ve 70'li yıllar pop müziğinden de etkilenmiş şarkılarla bezeliymiş ki, o yılların Polonya müziği de başka ülkelerinkinden pek farklı da sayılmazmış doğrusu. Cover pıtırcıkları Nouvelle Vague'un bir Robert Palmer şarkısı olan Johnny and Mary coverına da konuk olmayı başarmış olan Ania, tadı damağında kalmış olsa gerek, 4. albümünde bu kez cover yolundan gitmeyi seçmiş.

Albüm için şarkı seçiminde çok sevdiği film müziklerinde karar kılan genç şarkıcı, birbirinden rol çalan 9 güzel cover ile kendini bana tanıtmayı nihayet başardı ki, kimbilir bu sayede daha kaç kişi üç albümlü bu şarkıcıyı daha yeni tanıdı. Mütevazi, sanki bir zamanlar TV'ye çıkıp meşhur olmak için çabalayan kendisi değilmiş gibi sade ve iddiasız bir albüm, Mélanie Pain ve bezerlerini andıran duru bir ses, geçmişe kısa bir yolculuk sağlayan tanıdık film ezgileri... Herşey olması gerektiği ile, olmasını istediğimiz gibinin buluşması sanki. Bang Bang (My Baby Shot Me Down) ile başlayıp The Sound of Silence ile biten bir albüm. Artık gerisini siz düşünün. Aralarda ise Midnight Cowboy'u tekrar izleme isteği uyandıran Everybody's Talkin', orijinalini dünyanın en iyi soul bestelerinden, hatta dünyanın en iyi bestelerinden biri saydığım Across 110th Street, nedense bir zamanlar Ben Harper'ın da söylediğini anımsadığım Strawberry Fields Forever ve Ania'nın sesine çok yakıştırdığım Give Me Your Love durakları bulunmakta. Nouvelle Vague seven lounge dostu, soul aşığı, cover pıtırcığı her müziksevere tavsiye edeceğim bir albüm Ania Movie... Sue Ellen, Sofia ve Hellsongs'un son albümlerini beğenen kitlenin ise kesinlikle atlamaması gereken bir incelik, bir hoşluk.

1. Bang Bang (My Baby Shot Me Down) (Cher)
2. Everybody's Talkin' (Harry Nilsson)
3. Give Me Your Love (Curtis Mayfield)
4. Across 110th Street (Bobby Womack)
5. Suicide Is Painless (Johnny Mandel)
6. Silent Sigh (Badly Drawn Boy)
7. Strawberry Fields Forever (The Beatles)
8. Deeper and Deeper (Tony Bruno)
9. The Sound of Silence (Simon & Garfunkel)

24 Kasım 2016 Perşembe

Danny Johnson Band - Cleverman

 
Fresno, California dolaylarından gelen Danny Johnson Band, blues rock, pop rock, yer yer funk, ara sıra hard, biraz da latin takılan bir adam. Sonunda "band" kelimesi olduğu halde "bir adam" dememin sebebi var: Danny Johnson herkesin düşündüğünün aksine tek başına müzik yapan tecrübeli bir müzisyen. Kendine "band" demesinin sebebi tam bilinmiyor. Belki bir gruba ait olma hevesi, belki "Ali Yılmaz"dan farklı olmayan Danny Johnson gibi yaygın bir isme biraz daha hava katmak, belki de başka bir neden. Ama şarkıları kendi yazıp düzenlediği, her bir enstrümanı kendi çaldığı, bunları kendi küçük yatak odasından bozma stüdyosunda tek başına kaydettiği düşünüldüğünde neden tek kişilik bir grup olduğu anlaşılıyor. Üstelik uzun müzik kariyerine sığdırdığı tam 9 albümü de bu yöntemle yapmış. Ama bir yerlere Danny Johnson yazdığınızda ilk bulduğunuz, hatta ikinci bulduğunuz isim bile o olmuyor. Bu yüzden kendisini ancak Eylül 2016'da çıkan 9. albümü Cleaverman sayesinde tanıma şansı buluyoruz. Danny Johnson diye başka bir adam daha varmış diyoruz.
 
Johnson'ın bu çalışma tarzı yeni değil ve pek çok müzisyen, stüdyo kirası, müzisyen kaprisi, farklı kafalardan çıkan konsantre bozucu fikirler, programa bağlanmış çalışma saatleri vs. ile uğraşmak istemeyebilir. Kendisi de veda yazısında neden tek tabanca takıldığını az çok belirtiyor. Veda, çünkü artık yaşadığı bu performans yoğunluğunun yorgunluğunu yaşamak yerine, ailesine daha fazla vakit ayırmak istiyor. Ben ise bu kariyerin ancak sonunda kendisiyle tanışmış olmaktan şikayetçi değilim. Bu insanların hakkı teslim edilmeli. Böyle emektarları daha geniş çevrelere tanıtmak da onlar için yapılabilecek şeylerden biri. Kaldı ki, bu şeyleri sırf Danny Johnson'ı geniş çevrelere tanıtmak istediğimden söylemiyorum. Cleaverman'ı dinlemeye başladığımda bunların hiçbirini bilmiyordum. İlk izlenim olarak, 9 albümlük olmasa da tecrübeli ama alternatif kalmayı tercih etmiş bir blues rock dörtlüsü canlanmıştı kafamda. Şarkıları sevmesem, tek kelime etmeden bu albümün yanından geçip gidecektim muhtemelen. İşte o şarkılar kişiyi kendine çekince gerisi de bir şekilde çorap söküğü gibi geliyor. Meğer bunlar tek kişinin eseriymiş, Danny Johnson diye başka bir adam daha varmış diyoruz.
 
Albüm genelinin üzerimde bıraktığı intibaya en büyük katkıları olan bu çekim gücü yüksek şarkılar ise ilk etapta açılıştaki funk rock Calm The Storm, ZZ Top kıvılcımları çıkaran Keep On Dancing, vokal biçimiyle, nakaratıyla, gitar solosuyla 80'lerle 90'ların ortak yanını yansıtan soft rock The Heart Of The Hopeless, 5 dakikalık meramını 3 dakikada da anlatabilecek olmasına rağmen keyif veren reggae CleaverMan, hoş bir latin rock esintisi olarak enstrümantal El Gusto Es Mio (The Pleasure Is Mine) şeklinde sıralanabilir. Bu da albümün yarısı eder. Diğer yarısı da zamanla kazanılabilir. Zaten ortada öyle kasırgalar estirecek bir durum yok. Sadece eli yüzü düzgün, bunaltmayan, bana göre en mühimi de rock çatısı altında toplanabilecek funk, reggae, blues, soul öğelerini azar azar harcına katan bir müzik var. Tüm bunları ve belki başkalarının da başka şeyler keşfedebileceği şarkıları yazan, çalan, söyleyen, organize eden, diğer enstrümanlar bir yana, özellikle perdelerinin genişliğini ve istediği yere uzanabileceğini hissettiren karakter sahibi gitarıyla müthiş işler yapan Danny Johnson diye başka bir adam daha varmış diyoruz.
 
1. Calm The Storm
2. CleaverMan
3. East Meets West
4. El Gusto Es Mio (The Pleasure Is Mine)
5. I'm That Guy
6. Keep On Dancing
7. Love The Life You Live
8. The Heart Of The Hopeless
9. Words Building Worlds
10. You Need To Go

15 Kasım 2016 Salı

The Bongolian - Moog Maximus


2011 tarihli Bongos For Beatniks albümüyle ilk kez tanıştığım Nasser Bouzida ya da bilinen lakabıyla The Bongolian, 6. albümü Moog Maximus, tıpkı Brownout'un Vol. II albümü gibi beklemediğim bir anda sürpriz yaptı. En son, kadın vokal Fay Hallam ile birlikte 2012'de yaptığı Lost In Sound albümünde dinlediğim Bouzida, dört yıl ara verince takip etmek için ortada bir neden bırakmamıştı. Zaten Bongos For Beatniks'i ilk duyduğumda önceki albümlerinden haberim yoktu ve bu süre zarfında bol bol The Bongolian çalışabildim. Bu çalışmalardan ne öğrendim? Bongos For Beatniks'ten öğrendiklerimin üstüne ufak tefek şeyler koyarak, ama en çok da öğrendiklerimi pekiştirerek Moog Maximus'a gelebildim. Kaldı ki adamın birilerine birşeyler öğretmek gibi bir derdi yok. Her albümü birbirinden güzel, afro ve latin funk öğelerini ayrı ayrı ve beraber ustalıkla kullanan, eğlendirdiği kadar dikkatlice kendini dinleten Bouzida, bu albümde de çizgisini bozmadan, o çizginin yanına yeni bir tane daha ekleyerek yoluna devam ediyor.

Yine sıkı funk şarkılarıyla bezeli Moog Maximus, The Bongolian albümlerinin olmazsa olmazı türlü moog oyunlarının çevrildiği, bongo ve hammond demirbaşlarının raksettiği, yer yer vokallerin şenlendirdiği, bütünlüklü ve kaliteli bir albüm. Jan Hammer Of The Gods (80'lerin efsane dizilerinden Miami Vice'ın müziklerini yapan Jan Hammer'a sevgilerle), moog ve bongonun yıldızlaştığı Londinium Calling, The B-52's şarkılarını andıran (hatta vokalist Louisa Hygate'in The B-52's solisti Kate Pierson'ın ilk hallerini andırdığı) Googa Mama, sonra B-Boy Toga Party, Kids Love Moogs, Ritmo do Rio, Mr. Woo, Aries and Scorpio gibi örneklerin hip-hop, funk, electronic duyguları beraber ve ayrı ayrı yansıttıkları bölümler Moog Maximus'u muadillerinden bir miktar üste taşıyor. Aslında düşündüm de, bu cümle tam doğru olmadı. Çünkü The Bolgolian'ın muadili diyebileceğim çok fazla isim yok ne yazık ki. Olanlar da uzun zamandır yan gelip yatıyorlar. Bu bağlamda iyi şarkıları ve albümleri yanında, onların ekmeğini yemekten ziyade yeni şeyler üretme şevkini (3-4 yıl ara verse de) takdir ettiğim Nasser Bouzida'nın The Bongolian adını daha nice albümlerle sürdürmesini dilerim.

1. Octavius
2. Googa Mama
3. Vacation in Westworld
4. Jan Hammer of the Gods
5. Moog Maximus
6. B-Boy Toga Party
7. Boudica Rides Again
8. Londinium Calling
9. Mr. Woo
10. Ritmo do Rio
11. Kids Love Moogs
12. Aries and Scorpio

11 Kasım 2016 Cuma

Brownout - Brownout Presents Brown Sabbath Vol. II


Şu an kulaklarımda çalmakta olan Brownout'un Brownout Presents Brown Sabbath Vol. II albümü ile ilgili kendi kendime bir teaser veya fragman çekseydim, 2014 tarihinde çıkan Vol. I hakkında yazdığım şu cümleleri aralara serpiştirirdim:
 
"Olay şu: Yedi adet Black Sabbath şarkısı coverlanacak!"
 
"Funk", "Cover", "Black Sabbath" kombosuyla daha dinlemeden tav olduğum Brown Sabbath..."
 
"Paranoid, Children Of The Grave, Evil Woman ya da Sabbath Bloody Sabbath yok diye hayıflandırmayacak kadar güçlü bir albüm var karşımızda."
 
"Kafası bi milyon Ozzy'yi bilmem de, Tony Iommi bu albümü dinlediyse sevinçten gözleri dolmuştur."
 
"Belki o latin kafalarında bir Volume 2 düşüncesi vardır."
 
Evet o latin kafalarında iyi ki Volume 2 düşüncesi varmış ki, Brownout'un alter egosu olan Brown Sabbath oluşumu Vol. II ile geri döndü. İlk albüm nasıl beklenmedik bir anda karşıma çıktıysa, Vol. II de hiç ummadığım biçimde sürpriz yaptı. Aslında bir müddet devamı gelir mi, gelirse nasıl gelir diye ümitle takip etsem de, galiba tek seferlik bir güzellik yaptılar diyerek takibi bırakmıştım. Hem zaten ilk albüm hala kulağıma taze geldiği için, bu konseptin devamının gelip gelmeyeceğine o kadar takılmamıştım. Aynı duyguları farklı şarkılarla yaşayacak olmanın heyecanıyla dinlemeye başladığım albüm, sanki Vol. 1'den hemen sonra kaydedilmiş gibi (belki de öyledir) aynı funk rock tadına sahip. Gitarist Adrian Quesada, "bizim müziğimiz ile Black Sabbath müziği arasında köprü kurmak çok zor olmadı. Bize göre Sabbath da kendi karanlık tarzı çerçevesinde soul ve funk unsurları taşıyan bir grup. Zaten bizim grubun yarısı da heavy metal düşkünüdür" diyerek elma ve armudun da nihayetinde birer meyve olduklarının altını çizmiş.
 
 
Brown Sabbath projesi işte sırf bu mantık yüzünden çok değerli. Müzikler arasındaki sınırları, önyargıları, kalıplaşmış ve bu yüzden paslanmış bazı değerleri kaldırma yolunda çok yaratıcı fikirlere sahip olmak, bu fikirleri pratiğe dökerken de canlı müzik spontaneliği ile çalmak onlara çok yakışıyor. Zıt anlamları bu karışımda eritip eş anlamlı hale getiren grup, 8 adet Sabbath parçasını tıpkı ilk albümdeki dengelerle yeniden vücuda getiriyor. Perküsyonla zenginleşmiş altyapı, nefeslilerle akışkan hale gelmiş çevre düzeni, hem cover, hem de sıfır şarkı dinliyormuş havası yaratıyor. Blaxploitation funk durumları, progressive rock mantığıyla omuz omuza ileriyor. Her şarkı kendi cebinden başka şarkılar çıkarabiliyor. Symptom Of The Universe, Children Of The Grave, Sabbath Bloody Sabbath gibi klasikler nereden geldiklerini unutmadan başka başka yerlerde geziniyorlar. Supernaut ve Sweet Leaf gibi riff canavarı şarkılar Black Sabbath iştahı taşıyorlar. Fairies Wear Boots gibi pek dikkatimi çekmeyen bir Sabbath bestesinin daha başka nerelere gidebileceğini görüyorum.
 
İki şarkıda Ghostland Observatory solisti Aaron Behrens'ın vokalde yer aldığı, Paranoid (1970), Master Of Reality (1971) ve Vol 4 (1972) albümlerinden ikişer, Sabbath Bloody Sabbath (1973) ve Sabotage (1973) albümlerinden birer şarkının yer aldığı Vol. II, yine acayip lezzetler, keşfedilmeyi bekleyen kıyak anlar sunuyor. Zaten geniş tabanlı olan Black Sabbath'ın ufkunun ne kadar geniş olduğunu gösteren bu gibi konsept cover albümlerin (ki bunlardan çok yok) kıymetini bilmek gerek. İlk albümden sonra yoktu ama artık ciddi bir Vol. III beklentisi hasıl olmuş durumda. Hele daha el atılmamış onlarca Black Sabbath şarkısı dururken ikişer yıl arayla Vol'leri tespih yapıp sallasalar ne güzel olur. Telifte sorun çıkarsa IBAN göndereni çok olur. Şahsen beni Vol. III de kesmez. Funkshone, The New Mastersounds veya Mountain Mocha Kilimanjaro gibi heyecan duyduğum funk ekipleri de birer klasik rock grubu seçip böyle konsept albümler çıkarsa ne güzel olurdu. Onlara "Brownout yapmış, siz de yapın" demek lazım.
 
1. Supernaut
2. Snow-blind
3. Symptom of the Universe (feat. Aaron Behrens)
4. Fairies Wear Boots
5. Children of the Grave
6. Electric Funeral
7. Sweet Leaf
8. Sabbath Bloody Sabbath (feat. Aaron Behrens)

6 Kasım 2016 Pazar

Tkay Maidza - TKAY


Zimbabwe kökenli Avustralyalı Takudzwa Victoria Rosa Maidza, ya da budanmış haliyle Tkay Maidza, 20 yaşında bir hip-hop, electropop ve biraz da indie pop şarkıcısı. Henüz beş yaşındayken taşındığı Avustralya'da güzelce okullarını okuyan, mimarlık eğitimi alan Tkay, ülkenin güneyindeki Adelaide bölgesinde faaliyet gösteren " Adelaide's Northern Sound System" adlı sanatçı geliştirme programına katılıyor. 17 yaşında yaptığı ilk single Brontosaurus ve ilk EP Switch Tape ile birtakım liste başarıları ve pozitif geri dönüşümler alınca Tkay'in gelecek planları şekillenmeye başlıyor. Avustralya'da elde ettiği bu indie ün sayesinde Avrupa ve Amerika'daki bazı organizasyonlara davet ediliyor. Sevimliliği ve hip-hop vokale yatkın cıva gibi sesiyle bazı şarkılarda "featuring" olarak boy veriyor ve artık yaydan çıktığını hissettiriyor.

Tüm bunlar olurken bir yandan da ilk albümüne materyal topluyor ki, sadece konuk şarkıcı veya konser açılışlarının aranılan ismi olarak tanınmasın. Zaten bu albüm fikri, Switch Tape EP'sinin yayınlandığı 2014 yılından beri hep aklında. Kalabalık bir yapımcı ekibiyle çalışmanın da avantajıyla hava koklanıyor ve doğru zamanın 28 Ekim olduğuna karar verilerek 14 şarkıdan oluşan TKAY isimli debut ortamlara düşüyor. İlk başlarda pek sevmeyeceğim yönünde bir önyargı yaratsa da, içimden gelen basit bir ses sayesinde kulak vermek istediğim albüm, pişman etmek şöyle dursun, içimizden gelen o seslere karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatan lezzette birşey çıktı. TKAY için son zamanlarda duyduğum en hoş pop albümlerinden biri bile diyebilirim. Bunun çeşitli sebepleri var. Örneğin mütevazi çapta indie bir ruh ile, ticari çapta popüler bir "hip-pop" tarzını aynı sınırlar içinde birbirini tamamlayıcı hale sokabilmiş şarkılardan oluşan müzikal bir konsept hemen seziliyor. Bu sayede hem oturup ciddi ciddi dinlenesi bazı şarkıların aynı zamanda birer radyo hiti olabileceğine dair karmaşık duygulara kapılabiliyorsunuz. Bu, bir pop albümü için hafife alınmaması gereken bir karmaşadır.

Aslında ortada hiç de karmaşık bir müzik yok. Sadece ince ince işlenmiş, küçücük fikirlerden oluşan şık pop şarkıları ve dinleyenin altından girip üstünden çıkan kıvrak Tkay vokali var. Bu birliktelik belki de defalarca duyduğumuz şarkılardan farklı tınlamıyor. Fakat 2000'lerin başında Londra'da ortaya çıkan "grime" türünün popüler ve deneysel arasında gidip gelen elektronik dokusunun her bir şarkıda kendine serbest oyun alanları açmasını dinlemek bu albümde ayrı bir keyif oldu benim için. Tennies, Afterglow, Carry On, Simulation, Supasonic, Drumsticks No Guns, Follow Me başta olmak üzere uzayıp giden tepeleme hit adayı ile dolu albüm, dinledikçe birbirinden rol çalan kaliteli şarkılardan oluşmakta. Rap yaparken fonetiği kulağa bir enstrüman gibi gelen (Tennies) normal vokal yaparken ise adeta ılık bir meltem gibi esen (Follow Me) Tkay, çoğu şarkısıyla M.I.A.'nın müziği bıraktığını açıklamasından sonra ona alternatif isimlerden biri olabileceğinin sinyallerini veriyor sanki.

1. Always Been
2. Afterglow
3. Carry On (feat. Killer Mike)
4. Simulation
5. Tennies
6. Monochrome
7. Follow Me
8. Castle in the Sky
9. Drumsticks No Guns
10. State of Mind
11. House of Cards
12. Supasonic
13. You Want
14. At Least I Know