30 Nisan 2016 Cumartesi

Issız Ada Radyosu Arşivi (Nisan 2016)

Prince and The Revolution - Parade
Yıl: 1986 ABD
Tür: Psychedelic Soul, Funk, Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Kiss"
Boy in the Shadows - End in Tears
Yıl: 2016 İsveç
Tür: Gothic Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Was Never Made for This World"
Morris Chestnut - And ThenThis Happened
Yıl: 2013 İsviçre
Tür: Funk, Hip-Hop, Big Beat
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Funk Party"
 
Robert Parker - Crystal City
Yıl: 2016 İsveç
Tür: Synthwave, Synthpop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Love Theme (feat. Maethelvin)
John Holland Experience - John Holland Experience
Yıl: 2016 İtalya
Tür: Psychedelic Rock, Blues Rock, Stoner Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Tieni Botta (feat. Davide Musizzano)
Böbrek Soundsystem - E$ to E$, DOST to DOST
Yıl: 2014 Türkiye
Tür: Electronic, Mash-Up
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Mantarların içinde (üzüntüden uzakta)"
 
The Hillbilly Moon Explosion - Raw Deal
Yıl: 2010 İsviçre
Tür: Rockabilly, Rock & Roll
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Chick Habin"
Prom Queen - Covers
Yıl: 2012 ABD
Tür: Indie Pop, Cover
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Never Tear Us Apart"
The 69 Eyes - Universal Monsters
Yıl: 2016 Finlandiya
Tür: Gothic Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blackbird Pie"
 
Wild Belle - Dreamland
Yıl: 2016 ABD
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Cannonball"
Ace Frehley - Origins Vol. 1
Yıl: 2016 ABD
Tür: Hard Rock, Blues Rock, Cover
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Spanish Castle Magic (feat. John 5)"
Droids Attack - Sci-Fi or Die
Yıl: 2016 ABD
Tür: Stoner Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Claw Hammer Suicide"
 
That Thing You Do! OST
Yıl: 1996 ABD
Tür: Power Pop, Soul
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: The Norm Wooster Singers - "Lovin' You Lots and Lots"
 
Ouzo Bazooka - Simoom
Yıl: 2016 İsrail
Tür: Psychedelic Rock, Alternative Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Black Witch"
 
Boom Pam - Manara & Summer Singles
Yıl: 2013 İsrail
Tür: Surf Rock, Alternative Rock, World
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Cicek Dagi"
Robyn Sherwell - Robin Sherwell
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Indie Pop, Art Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Islander"
 
Travis - The Invisible Band
Yıl: 2001 İngiltere
Tür: Pop Rock, Britpop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Sing"
SULK - No Illusions
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Shoegaze, Dream Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "No Illusions"
Blaak Heat - Shifting Mirrors
Yıl: 2016 Fransa
Tür: Psychedelic Rock, Stoner Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Anatolia"
Kattam - De Tombouctou à Bombay
Yıl: 2016 Kanada
Tür: World, Percussion
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "Zammita"

28 Nisan 2016 Perşembe

Ouzo Bazooka - Ouzo Bazooka


Tel Aviv'den gelen surf, psychedelic, indie rock grubu Boom Pam'ın lideri Uri Brauner Kinrot'un yan projesi olan Ouzo Bazooka, yeni farkına vardığım güzelliklerden biri. Zaten İsrail'den bildiğim tek grup da Boom Pam'di, yine Kinrot sayesinde iki grup oldu. Boom Pam'ın "oryantal surf" atmosferinin daha geliştirilmiş, psychedelic ve klasik rock ile beslenmiş hali olan Ouzo Bazooka, aynı adlı ilk (2014) ve Simoom (2016) adlı ikinci albümüyle kendi tarzını bulma yolunda ilerliyor. Boom Pam'ı çok sevdiğimi daha önce söylemiştim. Ouzo Bazooka'nın bu gruba göre daha ciddi bir görüntü çizmesinin ardında "east meets west" duygusunun hakkını vermek için çabalaması yatıyor bana göre. Bu çabanın suni değil, kendiliğinden olması da önemli. Üstelik buradaki "west"in Cream'den (70'ler blues rock), The Sonics'ten (garage rock), Link Wray'den (surf rock) esinlenilmiş farklı tonlardan oluşması, bir de bu tonların yer yer Ortadoğu'nun baharatlı oryantal lezzetiyle yoğrulması grubu benzerlerinden ayrı bir yere koyuyor.

Ouzo Bazooka'dan bahsetmek için elimdeki iki bahaneden hangisini kullanayım diye düşündüm ve Nisan 2014 tarihli ilk albümü tercih ettim. Nisan 2016'da çıkan Simoom da çok iyi bir albüm. Hatta 2016'nın en iyilerinden. Ama Ortadoğu'dan çıkan bir albüm dinliyorsam içinde mutlaka oryantal tatlar arıyorum. Burada ise Clouds Of Sorrow dışında o tadı pek alamıyorsunuz. Yoksa yukarıda sözü edilen batılı karışımın modası hiç geçmez ve her an karşınıza çıkabilir. Bu doğu batı sentezi açısından ilk albüm çok daha renkli anlar taşıyor. Desert Love ve Homesick birer efsane. Desert Love, "bir Ortadoğu çöl westerni" atmosferini gözünüzde canlandırmak için en uygun şarkılardan biri. Homesick çalarken ise Ali Yazar, Veli Bozar'dan Şaşkın'a kadar çeşitli 70'ler psychedelic kuşağına ait Anadolu rock şarkılarından ezgiler taşıyor. Zaten Uri Brauner Kinrot'un bir Selda Bağcan ve Erkin Koray hayranı olması boşuna değil. Hatta Boom Pam ve Bağcan, 2015'te Ekşi Fest kapsamında İstanbul'da aynı sahneyi paylaşmışlardı.

Albümün başka şarkılarında da bizim kulaklarımıza alafranga gelmeyecek pekçok ton mevcut. Again and Again, Southern Winds, Children Of The Revolution, Going Down, The Moon and I forvetin arkasında kaya gibi duran, oyunu organize eden orta saha görev adamlarına benziyorlar. 60'lar surf rock ve rock'n roll geleneklerine bağlılıklarını koruyorlar. Kinrot, Boom Pam'deki tarzını burada biraz daha geleneksel rock kalıplarına bağlı bir sentez ciddiyetiyle sürdürüyor. Öyle ki, Kinrot'un bu sentezden kendine has bir tarz oluşturmaya başladığı bile söylenebilir. Kinrot sayesinde önce Boom Pam, şimdi de Ouzo Bazooka hem tanıdık, hem de yeni sayılabilecek bu tarzın en önemli temsilcisi. Elbette dinleyenler "ben bunu daha önce duymuştum" veya "bunlardan çok var" diye düşünebilir. Bir günde üst üste 30 tane çöp albüm duyduktan sonra Ouzo Bazooka gibi bir madene rastlayınca keşke daha çok olsalar diyor insan.

1. I Got You
2. Desert Love
3. Going Down
4. The Moon and I
5. Southern Winds
6. Homesick
7. Lady Alien
8. Again and Again
9. Bloody Divine
10. Run Away
11. How Long
12. Ride with Me
13. Children of the Revolution

21 Nisan 2016 Perşembe

Marta Ren & The Groovelvets - Stop Look Listen


Portekizli şarkıcı Marta Ren, 90'ların ortalarından itibaren içinde bulunduğu müzik dünyasında büyük bir sıçrama gerçekleştirmemiş, ama bunu fazla kafaya takmayıp sevdiği işi sürdürmüş hoş bir kadın. Yani ünlü olmak için sansasyonel işlere bulaşmamış, milletin gözü önünde ot çekip sevgilisiyle oynaşmamış, paparazzilere malzeme olmamış, olunca da mağdur edebiyatı yapıp timsah gözyaşları dökmemiş veya ses yarışmalarına katılıp jüri mezesi olarak kendini rezil etmemiş bir şarkıcı. Üstelik 1-2 şarkı ile diva ilan edilen, ödüllere boğulan, hakkında belgesel bile çekilen bazılarından on kat güzel bir sese sahip. Yine Portekiz sahnesinden The Bombazines adlı grupla bir süre takılan Marta, asıl yapmak istediği 60'lar soul funk müziğin peşinden gitmeyi hiç bırakmamış ve bu sayede 8 kişilik The Groovelvets ile bir şekilde yolu kesişmiş. Bu kesişme, müthiş sahne performansları ile pekiştikçe, o performanslara ulaşamayan daha geniş bir kitleye de erişme ihtiyacı doğmuş.

The Groovelvets ise müthiş bir grup. Kalabalık olmalarına rağmen hissettirdikleri funk yoğunluğunu tam bir uyumla yansıtan, hız yapmayı seven ama hız yaparken bile dağılmayan, yavaşladığı anlarda da karakterini değiştirmeye çalışmayan grup, Marta Ren'in sesiyle birlikte kimyasını bulmuş görünüyor. Öyle ki sanki 20 yıldır beraber müzik yapıyor gibiler. Halbuki bu uyum 3 yılda sağlanmış. Bu süre içinde canlı performanslarla iyice demlenen bu ahengin yaslandığı 11 şarkılık debut Stop Look Listen, şahsen uzun süredir beklediğim türde bir soul, funk, R&B çeşnisi oldu. Bu beklentim, o kalıplara bağlı kalıp ve onları güzelce karıştırıp baştan sona diri bir müziği kendisinin kılabilen soul grupları pek sık duyamamanın eksikliğine dayanıyor. Albüm yapan çok. Ama ya kalıplara çok bağlı kalıp sıradanlaşmış, ya da kendinden birşeyler koyamayıp kopyala / yapıştır şarkıları ip gibi dizmiş kişilerin albümleri bunlar.


Yeni olmalarından ötürü kendilerinin benzetildiği bazı isimlere baktım. İçlerinde tek tanıdığım olan Sharon Jones & The Dap Kings de dahil, çoğunluğunda o tutkuyu yakalayamadığımı fark ettim. Gerçi bu Ayşe Fatmaoğlu & The Bilmemnes tipi isim grubuna sahip funk ve soul yapan cenahtan kötü müzik yapanına rastlamadım. Hatta internetteki bazı soul, funk, R&B derlemelerinden oluşan albümlerde duyduğum bazı şarkılar, tek başına komple bir albüme bedel olabilecek kadar güzel olabiliyor. Yine de belli bir süre sonra yaşanması muhtemel monotonlaşma arasından sıyrılabilmek için Marta Ren & The Groovelvets gibi olmak gerekiyor. Monotonluğun yanından bile geçmeyen Stop Look Listen, bir debut için fazla donanımlı, fazla olgun, fazla hareketli, fazla tecrübeli. Lakin bunlar hiç rahatsız etmeyen fazlalıklar. Debut böyle efsaneyse, ikinci, beşinci, sekizinci albümler görebildiğimiz ölçülerde kimbilir nasıl olacaktır. Ne var ki insan korkuyor. Bir (ilk) albüme bu kadar övgüler yağdırdıktan sonra, takip eden albümlerde monotonluklar yaşamak başıma gelmeyen bir şey değil. En iyisi anın tadını çıkarmak. Şimdilik o anın adı da Stop Look Listen.

Sırasıyla Don't Look, Release Me ve I'm Not Your Regular Woman üçlüsüyle başlayan albüm, sırf bu üçü sayesinde bile bana bir bu kadar paragraf yazı daha yazdırabilir. İlerleyen dakikalarda yerinde duramayan cepheye ait It's Today, Let's Talk About The Kids ve I Wanna Go Back üçlüsü de bu şenliğe dahil oluyor. Orta tempolu ve bu sayede karizmatik cepheden ise 2 Kinds Of Men ve I'm Coming Home göz dolduruyor. Kendi cephesini kurmuş enstrümantal Be Ma Fela başlı başına bir fenomen zaten. Gelelim bir soul albümün olmazsa olmazı olan slow cepheye. Orada bana göre biraz sıkıntı var. Şöyle ki, bu kulvarı temsilen albümde yer alan iki şarkı Smiling Faces ve So Long, bana göre bu güzide albümün zayıf halkaları. Oysa gerek Marta Ren'in sesinde, gerekse The Groovelvets'in müziğinde bu kulvara lazım olacak aşk, tutku, hüzün mevcut. Hal böyleyken o potansiyelin bu iki şarkıya yansıma biçiminden kendi adıma pek memnun olmadım. Öznel bakış açısıyla bu şarkıları da beğenecek dinleyiciler olacağını pekala söyleyebilir, albümün tadını her türlü çıkarabiliriz. Yeter ki funk enstrümanlarının şovunu bülbül gibi bir kadın vokalle birleştiren tarzda müzikten hoşlanan bir dinleyici olalım. Eğer öyleysek yılın en iyi debutlarından birini dinlediğimizden zaten şüphe duymayacağız.

1. Don't Look
2. Release Me
3. I'm Not Your Regular Woman
4. Smiling Faces
5. 2 Kinds of Men
6. It's Today
7. I'm Coming Home
8. Be Ma Fela
9. Let's Talk About the Kids
10. So Long
11. I Wanna Go Back

15 Nisan 2016 Cuma

The High Violets - Heroes & Halos


Sene 2010. The High Violets'in Cinéma adlı dördüncü albümlerine övgüler düzeli aradan altı yıl geçti. Artık böyle bir grup olduğunu bile nerdeyse unutmuşum ki, Heroes & Halos adıyla üstünde The High Violets yazan yeni bir kapak görünce tuhaf hislere büründüm. Aradan uzun zaman geçmiş olduğunu anladım. Ama öte yandan arşivden Cinéma'yı çıkarıp dinleyince sanki en son geçen sene albüm yapmışlar gibi yakın bir ton duydum. Eski bir dostla uzun zaman sonra karşılaşmak gibiydi. Kurulduğu 1999'dan bu yana istikrarlı bir dream pop ve shoegaze yoğunluklu alternative rock geçmişi olan grup, beni ilk defa Cinéma ile çarpmış, bu kadar müzikal kirlilik içinde elmas gibi parlayan bir albüm sahibi olmanın haklı gururunu taşımıştı. O müzikal kirlilik halen yerli yerinde dururken bu defa ortaya çıkan Heroes & Halos, belki şimdilik üzerimde Cinéma kadar çarpıcı bir etki yaratmamış olsa da, aynı Cinéma gibi dinledikçe kıymetini arttıracak hamleleri, kozları, derinlikleri bünyesinde taşıyan bir albüm.

Önceki / sonraki albüm karşılaştırma klişesine girmek bazen gerekli, bazen gereksiz olabiliyor. Bu albümde bir The Believer, bir Goodnight Goodbye yok belki. Ama bu kez How I Love (Everything About You) var, Bells var. Grubun 2010 ruhunu geri getiren, ilk dinleyişte kıymetleri anlaşıldığı kadar sonradan anlaşılması muhtemel başka besteler var. 2010 ruhu falan derken öyle olağanüstü orijinal bir müzikten söz etmiyorum. Bu ruh, özellikle shoegaze türünün pop rock ile bağlantısını koparmamış uzantısı olarak kendini gösteriyor. Yoğun, derin, kişilikli, hacimli bir müzik. Kaitlyn Ni Donovan'ın buğulu sesinin de bu ruhta payı büyük. Öyle ki, Dum Dum gibi basit bir tasarım bile bu müziğin himayesinde gücünün iki kat daha fazlasını gösterebiliyor. Ama mesela kapanıştaki Hearts In Our Throats, bu müziğin bile kurtaramadığı kötü bir final olmuş. Hani buradan da "müzik ne kadar hacimli olursa olsun, o müziğe uygun şarkı yazmak önemli" fikrine ulaşmak olası.

Yine de istisnalar kaideyi bozmamış, yüzeyde kendini hemen belli edenler yanında, daha dipte olup çıkarılmayı bekleyenler de albümü iyice zenginleştirmiş. Bu zenginlik, etrafa hava atan sonradan görmelikte değil, kendini abartıya kaçmadan geçindirebilen, zaruri ihtiyaçlar dışında kalanları paylaşmaktan çekinmeyen cömert bir zenginlik. Cinéma'da da gördüğüm ama pek de takmadığım şekilde bazen denge kuramamışlar. Mesela Break A Heart gibi güzel bir şarkıya aynı güzellikte nakarat yazamamışlar. Oysa Ease On örneğinde olduğu gibi nakarata hiç ihtiyaç duymayan harika şarkılar da yazabiliyorlar. "Öyle yazıyorlar, böyle yazıyorlar"... Evet, bunlar yazılan şeyler. Belki özellikle zaman ayrılmış birer fikir olarak, belki biryerlere çiziktirilmiş küçük, özensiz notlar olarak, belki enstrüman başında serbest takılırken ortaya çıkmış olarak yazılan şeyler. Nelerden ilham aldıkları belli belirsiz. Fakat ilham verici oldukları benim için kesin. Altı yıl sonra yine tam onları unutmuşken yapacakları albümde de aynı karakterde bir müzik + şarkılarla kapımıza dayanmaları heyecan verici. İşte Heroes & Halos, tam da "eğer altı yıl sonra döneceksen böyle bir albümle döneceksin" albümü.

1. How I Love (Everything About You)
2. Dum Dum
3. Long Last Night
4. Break a Heart
5. Bells
6. Heroes and Halos
7. Longitude
8. Ease On
9. Comfort in Light
10. Hearts in Our Throats

7 Nisan 2016 Perşembe

White Denim - Stiff


Üç kişilik Parque Touch (Josh Block, James Petralli, Lucas Anderson) ve tek kişilik Peach Train (Steve Terebecki) grupları, Mart 2005'te bir konserde tanışırlar. Terebecki artık yalnızlıktan sıkıldığından mıdır, Parque Touch'ta bas çalmak istediğini grup üyelerine söyler. Onların da bu teklifi kabul etmeleriyle dört kişi olan grup, 2006 yılında adını White Denim olarak değiştirerek müzik yapmaya, memleketleri Teksas'tan farklı bir ses vermeye başlarlar. Teksas'ta doğup, orada müzik yapıp da blues ve country ile haşır neşir değilseniz muhtemelen orijinal şeyler ortaya çıkarırsınız. White Denim de indie, garage, progressive, psychedelic, southern, experimental, artık rock namına ne varsa müziğine boca etmiş bir grup olarak belli bir orijinallik sağlamış. Ama sadece müzikal yönden sağlanan bu orijinallik, 2016 tarihli son albümden önce bir tek 2009 yapımı Fits'te beni çekmişti. Tüm albümlerini dinlemiş biri olarak en çok aklımda kalanın Fits olduğunu düşünürken, yıllar sonra tekrar döndüğümde White Denim müziğini hangi kafayla sevdiğimi anlayamadım.

White Denim diskografisi kronolojik olarak daha deneysel bir üsluptan, daha dinlenebilir şarkı formatına doğru yavaş yavaş seyreden bir yapıda bana göre. Bu deneysel işlerden hiç anlamayan ve hazzetmeyen bir dinleyici olarak bu meseledeki düz adamlığımdan taviz vermekte zorlanırım. Fakat nasıl olduysa o dönemler özellikle Workout Holiday (2008), Fits (2009), Corsicana Lemonade (2013) albümlerini bir şekilde sevmişim. Ama bir yere kadar. Israrla müzik marketlerden istediğim, tüm sosyal medya unsurlarından takip ettiğim bir grup olmadığı için 2016 tarihli Stiff'in çıktığını görünce hiç de heyecan yapmadım. "Sahi, White Denim diye de bir grup vardı" dedim. Bir an önce dinleyeyim diye heves etmedim. Fakat dinledikten sonra White Denim sınırları içinde bana en çok hitap eden albümün Stiff olduğuna karar verdim. Çünkü işler epey değişmişti. Yukarıda sıraladığım rock kokteylini oluşturan malzemelerden bazıları yerinde dursa da, Stiff'i diğer albümlerden ayıran en belirgin (ve benim için en önemli) özellik, James Petralli'nin müthiş soul vokali oldu.

Peki daha önceki 6 albümde bu vokal neredeydi sorusunun cevabını merak ettim. Lider konumundaki Petralli, "Stiff sanki ilk albümümüzmüş gibi olsun istedim, köklerimize, özümüze dönmemiz gerektiğini hissettim" demiş. Be adam, madem senin böyle zengin bir özün, böyle olağanüstü bir sesin vardı, bunca yıl ve albüm boyunca aklın neredeydi? Grubun şu uzun kariyerinde hem tarz, hem de kalite yönünden en iyi albümünü yapması 10 yılı bulmuş. Şu anlamsız deneysel rock uğruna ne kadar boş işlerle uğraşmışlar. Oysa Stiff o kadar güçlü ve incelikli bir soul rock ruhu taşıyor ki, 60'ları ve 70'leri aynı potada eritebiliyor. Süzdüğü şeyi bazen 60 - 70'lerde olduğu gibi bırakmaya çalışıyor, bazen de dönemimizin retro rock modasına modifiye ediyor. Petralli bildiğin siyah soul şarkıcıları gibi söylüyor. Albümdeki 9 şarkı yağ gibi akarken insan bu şarkıları dinlemek kadar çalıp söylemenin de çok keyif vereceğini hemen anlıyor. En azından rock ile temas halindeki soul funk sevenlerin bayılacağını hemen anlıyor.


Sırasıyla Had 2 Know (Personal), Ha Ha Ha Ha (Yeah) ve Holda You (I'm Psycho) ile tozu dumana katan, sanki yılların White Denim'i değil de, 70'li yılların azılı psychedelic funk rock gruplarından biri gibi ışık saçan grup, sadece bu ilk üç şarkıyla bile yılın en heyecan verici işlerinden birine imzasını atıyor. Özellikle Petralli'nin Curtis Mayfield'den esinlendiğini söylediği Ha Ha Ha Ha (Yeah) dinlemelere doyamadığım, pamuklara sardığım bir şarkı. Keza, kendi kendini pamuklara sarmış Take It Easy (Ever After Lasting Love) ile dingin ama tutkulu soul denizine sakince yelken açmak da mümkün. Albümün tam ortasında bir inci gibi parlayan Take It Easy'yi alıp, içinde Marvin Gaye, Al Green, Bill Withers şarkıları bulunan bir derlemeye çaktırmadan koysak pek garipsenmez. (I’m The One) Big Big Fun, Real Deal Momma, Mirrored In Reverse gibi şarkılar da yer doldursun diye konmamış, takım oyununu daha da güçlendiren nitelikte olunca her Stiff dinletisi ayrı bir yolculuğa dönüşüyor.

Stiff'in bu kadar farklı olmasının nedenlerinden biri de, davulcu Josh Block ve gitarist Austin Jenkins'in, yine Teksaslı 26 yaşındaki soul, R&B şarkıcısı Leon Bridges'in debut albümü Coming Home'da çalışmak için gruptan ayrılması, yerlerine Jonathan Horne ve Jefferey Olson adlı iki arkadaşın gelmesi olabilir. Block ve Jenkins gruptan ayrıldıktan sonra White Denim'in son halini duyunca ne düşünmüştür diye merak etmiyor değilim. Merak ettiğim bir başka husus da, şayet White Denim 2008'den itibaren Stiff tarzında albümler yapsaydı, içinden kimbilir daha nasıl inciler çıkacaktı. Geç olsun, güç olmasın tabii ama bunca yıl, bunca albüm boyunca o tuhaf şarkıları çalıp söylerken nasıl keyif aldı bu adamlar diye düşünmemek elde olmuyor bazen. Stiff şarkılarından alınacak şu güzelim keyif dururken.

1. Had 2 Know (Personal)
2. Ha Ha Ha Ha (Yeah)
3. Holda You (I'm Psycho)
4. There's a Brain in My Head
5. Take It Easy (Ever After Lasting Love)
6. (I'm the One) Big Big Fun
7. Real Deal Mama
8. Mirrored in Reverse
9. Thank You