31 Ocak 2012 Salı

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ocak 2012)

Roland van Campenhout - Never Enough
Yıl: 2008 Belçika
Tür: Folk Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hissing O'the Heath"




Morcheeba - Who Can You Trust?
Yıl: 1996 İngiltere
Tür: Trip Hop, Downtempo
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Trigger Hippie"



Shawn Lee's Incredible Tabla Band - Tabla Rock
Yıl: 2012 ABD/İngiltere
Tür: Jazz-Funk, Funk, Neo-Psychedelia
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Apache"


Göksel - Bende Bi'aşk Var
Yıl: 2012 Türkiye
Tür: Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Acıyor"



Nada Surf - The Stars Are Indifferent to Astronomy
Yıl: 2012 ABD
Tür: Alternative Rock, Indie Rock, Pop/Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "No Snow on the Mountain"



Terence Trent D'Arby - Symphony or Damn
Yıl: 1993 İngiltere
Tür: Pop Soul
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Neon Messiah"



Primal Scream - Vanishing Point
Yıl: 1997 İngiltere
Tür: Alternative Rock, Dub, Electronic
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Trainspotting"



Dum Dum Girls - I Will Be
Yıl: 2010 ABD
Tür: Lo-Fi, Indie Rock, Twee Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Baby Don't Go"



Summer Twins - Summer Twins
Yıl: 2012 ABD
Tür: Lo-Fi, Indie Rock, Twee Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Don't Care"



Slow Joe & The Ginger Accident - Sunny Side Up
Yıl: 2011 Hindistan/Fransa
Tür: R&B, Rock & Roll, Psychedelic Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Money Mama"

Sonny & Cher - Look at Us
Yıl: 1965 ABD
Tür: Pop Soul, Pop
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Got You Babe"


Mermaids OST
Yıl: 1965 ABD
Tür: Pop, Doo-Wop, Rock & Roll, Rhythm & Blues
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: Cher - "The Shoop Shoop Song (It's in His Kiss)"


Cher - Believe
Yıl: 1998 ABD
Tür: Dance-Pop, Electropop, Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Believe"


Neyse - Neyse
Yıl: 2011 Türkiye
Tür: Alternative Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Devran"

Leonard Cohen - Old Ideas
Yıl: 2012 Kanada
Tür: Singer/Songwriter, Blues Rock, Folk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Darkness"

Corizonas - The News Today
Yıl: 2011 İspanya
Tür: Alternative Rock, Indie Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Hey Hey Hey (The News Today)"


W.A.S.P. - The Headless Children
Yıl: 1989 ABD
Tür: Heavy Metal, Hard Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Forever Free"


Ingrid Michaelson - Human Again
Yıl: 2012 ABD
Tür: Singer/Songwriter, Folk Pop, Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blood Brothers"

Kasabian - Velociraptor!
Yıl: 2011 İngiltere
Tür: Indie Rock, Neo-Psychedelia, Alternative Dance
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Days Are Forgotten"



Skye - Mind How You Go
Yıl: 2006 İngiltere
Tür: Pop, Downtempo, Trip Hop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Love Show"

26 Ocak 2012 Perşembe

Dum Dum Girls - Only In Dreams


2008'de Kaliforniya'da kurulmuş olan Dum Dum Girls'ü 2010 tarihli ilk albümleri I Will Be ile tanımış olmayı, It Only Takes One Night, Jail La La ve enfes Sonny & Cher coverı Baby Don't Go şarkıları dışında pek şans olarak görmem. Çünkü indie pop'ın indie rock ile, surf rock'ın garage pop ile paslaşmalarından oluşan müziklerinin lo-fi'si fazla kaçmış vasat şarkılar ortaya çıkarması, tam şu an, şu saniye doğmuş bir sürü bebek misali tam şu an, şu saniye kurulmuş bir sürü grubun doğuşundan farksızdı. Baby Don't Go dışındaki şarkıların tamamını tek başına yazan gitar/vokal sorumlusu Kristen Gundred ya da sahne adıyla Dee Dee, işi fazla sıkı tutmayıp, sadece birkaç şarkıyı yazarken kendini zorlamış hissi veriyordu sanki.

Frank Sinatra dinleyen bir baba ile The Beach Boys dinleyen bir anneden olma Dee Dee'nin The Beach Boys'un aydınlık, Sinatra'nın depresif yanlarını 60'lar garajından çıkma lo-fi pop ile tek başına biraraya getirip yaptığı şarkılar ve coverların gün yüzüne çıkmaması olmazdı. Daha tüm bunları tek başına yaparken kendine Iggy Pop şarkısı Dum Dum Boys'dan esinlenerek Dum Dum Girls adını koymuştu bile. 2009'da Sub Pop firmasıyla anlaşma yaptıktan sonra tek kişilik projesini genişletip dört kişilik bir kız grubu haline getirdi. İki EP sonrası ilk albüm I Will Be, Blondie, Go-Go's ve The Raveonettes ile de kayıtlar yapmış Richard Gottehrer kişisinin yapımcılığında gerçekleşti ve çok iyi eleştiriler aldı. Hatta değişik kamu ve özel kuruluşlar tarafından geleneksel olarak seçilen pekçok 2010'un en iyi albümleri listesinde adlarını gördüm. Ne var ki, tüm iyi yanlarına rağmen bana öyle gelmemişti pek.


Dum Dum Girls, ilk albümünden bir yıl sonra, içinde The Smiths'in güzelim There Is a Light That Never Goes Out coverının da bulunduğu dört şarkılık He Gets Me High EP'sini, birkaç ay sonra da Only In Dreams albümünü sevenleriyle paylaştı. Only In Dreams'in gelişi He Gets Me High'dan belli olurmuş derler ya, işte tam da öyle oldu. İlk albümün tüm acemi negatifliklerini (ki Dee Dee'nin kendisi de bunu itiraf ediyor) üzerinden atıp, bağlı olduğu türün gereklerini daha profesyonel, daha temiz bir soundla, en önemlisi de daha olgun lirik ve bestelerle ortaya koyan Dum Dum Kızlar, bana göre işte şimdi 2011'in en iyilerinden biriyle kurşun atıyorlar. "Profesyonel" kelimesi kimseyi ürkütmesin. Buradaki başka. İlk albümlerinin ya da herhangi bir grubun ilk albümünün çıtırlığına hâlâ sahipler.

Only In Dreams, birbirinden rol çalan 10 kurşundan oluşuyor. İlk şarkı Always Looking, surf rock'ın göbeğindeki zeytini görüyor, ikinci şarkı Bedroom Eyes ise o zeytini ağzıyla alıp afiyetle yiyor. Henüz ikinci dinleyişte dilime yapışan nakaratından mı, sörf tahtası üzerinde rock'n roll figürleri yapma hissi uyandırmasından mı bahsetsem bilemedim. Harika! Just A Creep sanki zaman makinesiyle 60'lardan günümüze ışınlanmış. In My Head'de Dee Dee'nin en sevdiği vokallerden biri olan Pretenders'ın efsane Erkek Fatma'sı Chrissie Hynde'ımsı vokali çok daha belirginleşiyor. Hatta yalan olmasın, şarkıyı ilk başta Dee Dee - Hynde düeti sandım. Albüm bu rotaya sadık biçimde ilerlerken 6:30 dakikalık Coming Down ortaya çıkıyor ve bu hüzünlü/sert surf rock epiği ile Dum Dum Girls'ün geçen zamanda ne kadar olgunlaştığını hâlâ çakmamış ademoğlu varsa başına kakıyor. Ardından hiçbir şey olmamış gibi Wasted Away ile bu defa surf punk dalgalarına doğru yüzebiliyorlar.

Dee Dee'nin aynı zamanda 2009 tarihli Dum Dum Girls EP'sinin ve I Will Be albümlerinin kapağında kullandığı eski fotoğraflardaki hoş kadın olan annesinin ölümcül hastalığının teşhisinden hemen sonra yazdığı kapanış şarkısı Hold Your Hand ile de mezuniyet balosunun son dansını yapıp perdeleri çekiyorlar. Zaten albümde Dee Dee'nin annesinin kaybından izleri de görmek, duymak mümkün. En belirgin olanı da tabiî ki Coming Down. Bu hüzün hâlesinden bağımsız hikâyeler de var. Mesela Bedroom Eyes, Dee Dee'nin Avrupa turu dönüşü jet-lag vaziyetinden çıkmak için kullandığı haplar sonucu okuduğu bir şiir ve gördüğü halüsinasyonların meyvesiymiş. En iyi şarkılar en karmaşık ve en basit hissedilen anların toplamında ortaya çıkmamış mıdır?

1. Always Looking
2. Bedroom Eyes
3. Just a Creep
4. In My Head
5. Heartbeat
6. Caught in One
7. Coming Down
8. Wasted Away
9. Teardrops on My Pillow
10. Hold Your Hand

24 Ocak 2012 Salı

Riding In Cars With Boys (OST)


Uzun oyunculuk kariyerinden ayrı, yönetmenlik kariyerinde Big (1988) gibi beğendiğim ve Awakenings (1990) gibi bayıldığım iki filmi bulunan Penny Marshall'ın 2001'de çektiği, Beverly Donofrio'nun kitabından uyarlanmış "based on true story" bir film olan Riding In Cars With Boys, yazarın 60'lı yıllar Amerika'sında bir kasabada genç yaşta hamie kalıp evlenmesini, okul ve gelecek plânlarını çöpe atmasını konu alan orta karar bir dramdı. Belki sıkı bir senaristin elinde Oscar'a bile oynayabilecek bir konunun orta kararda kalması (ki bu elbette görecelidir) üzücü olsa da, filmle ilgili en büyük tesellinin müthiş soundtrack albümü olduğu kanısındayım. Haliyle 60'lar ağırlıklı bu 13 şarkılık albüm için her meraklısına kefil olurum. Özellikle de benim gibi o dönemin demirbaş pop, soul, doo-wop, hop-jump şarkılarını nasıl, ne şekilde arşivleyeceğine hâlâ karar verememiş zihniyetlere tavsiyelerimden biridir.

Çok beğendiğim bazı VA (Various Artist) albümlerini arşivlemeye olan yaklaşımım, onların soundtrack veya tribute gibi belli bir formatın kanatları altında toplanmasından mütevellit olduğu için Riding In Cars With Boys benzeri albümleri ıskalamamaya çalışırım. Zira her yoldan geçen kendi kafasının dikine bir VA albüm yapabilir. Ama dünyanın en güzel şarkılarını bir araya getirse de işte benim o arşiv zihniyetime hitap edemez. Çünkü onların derlediği albümleri ben de yaparım. Esas olan bu albümleri yapanların kendi seçkilerine gösterdiğimiz saygı ve arşiv tutkumuzu ne derece etkileyebildikleri üzerine bir tercihtir. Olay tam da orada mixtape olmaktan çıkıp bir filme ya da bir müzisyene coversal saygı duruşuna konu olunca daha bir manidardır benim için. Piece Of My Heart'ın, One Fine Day'in, I Just Want To Celebrate'in, Girls Just Wanna Have Fun'ın ve insanlık tarihinin en güzel şarkılarından biri olan I Got You Babe'in birarada olduğu bir albüm, ancak bir soundtrack ise arşivime girebilir. Yanında mutlaka daha önce hiç duymadığım başka güzellikleri de getirir ki, işin o kısmı da ayrı bir güzeldir. Hoş gelir sefa gelir. Filminden daha iyi olan Riding In Cars With Boys gibi soundtrackler üzerine daha bir kamyon dolusu laf edebilirim. Ne var ki onların lafını etmekten ziyade, onları arayıp bulmayı, mütevazi arşivime katmayı, acil durumlarda onlara dönmeyi daha çok seviyorum. Öyle ki bazıları bana zamanla ait oldukları filmi bile sevdirebiliyorlar.

1. The Everly Brothers - All I Have to Do Is Dream
2. Sonny & Cher - I Got You Babe
3. The Jelly Beans - I Wanna Love Him So Bad
4. Billy Joe Royal - Down in the Boondocks
5. The Chiffons - One Fine Day
6. Sir Douglas Quintet - She's About a Mover
7. Big Brother & The Holding Company - Piece of My Heart
8. Skeeter Davis - End of The World
9. The Five Stairsteps - O-o-h Child
10. Vic Damone - Cincinnati Dancing Pig
11. Rare Earth - I Just Want to Celebrate
12. Cyndi Lauper - Girls Just Want to Have Fun
13. Hans Zimmer and Heitor Pereira - Our Little Bit of Score

20 Ocak 2012 Cuma

Sansa - Savior


Sansa adını ilk kez tesadüfen kulağıma misafir olmuş 2009 tarihli kendi adını taşıyan albümü sayesinde duymuştum. Bir türlü kalkmayan misafirin yarttığı esneme, saate bakma, konuşulanları kafayla onaylama gibi sıkıntı emareleri geçirmeme rağmen o albümdeki Sing The Blues şarkısını arşivime katma gereği hissetmiştim. Aslında kötü bir albüm sayılmazdı. Çok fazla kötü albüm dinlediğim bir döneme denk gelmiş olma ihtimali de olsa, çok iyi bir albüm de sayılmazdı. Hem tipik indie pop çıtıtlığı, hem de Sansa'nın hoş mu hoş vokali Sing The Blues dışında topu bir türlü ağlarla buluşturamamıştı benim gözümde. Sansa adını ikinci kez duyduğum (o adın da aslında Sannaliisa Ilkka olduğunu öğrendiğim) yeni albüm Savior ise erken bulduğu gollerle farka koşan enfes bir indie pop pıtırcığı.

"Pıtırcık" lafını gören ne düşünür bilmem ama Sansa'nın üçüncü albümü olan Savior tam bir olgunluk ürünü. Dört dakikayı bulmayan, yormayan, baymayan, tam tersi daha ilk dinleme sırasında sonraki dinlemelere rezervasyon yaptıran kalitede klas pop besteleri sıra sıra dizilmişler. İlk şarkı Waiting For The Sky müthiş bir açılış yapıyor. Neşeli desen tam değil, hüzünlü desen tam o da değil, belki ikisi birden. Şarkının dans edesi var ama kendini geri çekip bir köşede kendini dinleyesi daha çok var. El çırpma efektlerinin eşlik ettiği nakaratının güzelliğiyle alıp götüren Black Brick Wall, bu kez adını hüzün olarak kesinleştirmiş Boys (Summertime Love), ilk şarkıdan itibaren yüksek tutulan çıtayı hiç düşürmeyen, temposunu biraz arttırarak tutturduğu manzaralı yoldan sapmayan Faults In My Armor, ilk paragraftaki "erken goller" benzetmesini yeterince açan örnekler.


Trip hop'umsu bir başka lezzet olan Black & White, indie pop'u folk pop'a arkadaş eden, yine ve yine harika bir nakaratla gökkuşağına el sallayan Rainbow Child, oyunu biraz rölantiye alan "trip rock" Gone To My Head albümün kendi içinde ufak tefek değişimler yaşayan, fakat dışarıya tek vücut olmuş biçimde yansıyan karakterini diri tutan şarkılar. Faults In My Armor'ı seven, albümün isim şarkısı Savior'ı da sever. Elektro folk şeklinde uydurabileceğimiz The Night'ın içedönük yapısını bir anda kabullenmek kolay olmayabilir. İlk başta her yerde bulabileceğiniz türden sıradan bir akustik şarkı gibi dursa da, albüm genelinin yarattığı olağanın üzerinde seyreden mimari akustiğin içinde kendine iyi bir yer bulabilir rahatlıkla. Finali ise yine bu karakteri hiç bozmayan, üzerine bir tuğla daha koyan, kıpır kıpır bir dinginliğin notalara dökülmüş hali olan Can't Keep My Eyes Off You yapıyor. Sonra ne mi oluyor? Waiting For The Sky tekrar başlıyor.

Helsinki'de Pop & Jazz Konservatuvarı'nda okuyan 80 doğumlu Sansa, gitar ve vokalindeki ışıltıyı keşfettiği ve albüm yapmaya başladığı günden beri iyi kötü birşeyler yapıp kendini kendine ve başkalarına kanıtlamıştır ya da Golden Globe sahnesine çıkıp kendini "uluslararası" ünlü sananların gördüğü "bu da kim" muamelesini görmüştür bilemeyiz. Fakat şu albüm, uluslararası olsun veya olmasın, Sansa adını yükseklerde bir yere, mesela yıldız kaynayan bir gökyüzünün kenarına kıyısına taşıyor benim gönlümde. Böylece hiçbir şey yapmadan uluslararası yıldız sayılıp biryerlere damga vurduğu iddia edilen tiplerin aksine promosyonsuz ama sahici ve olağanüstü 10 şarkı söyleyerek çok şey başarıyor.

1. Waiting For The Sky
2. Black Brick Wall
3. Boys (Summertime Love)
4. Faults in My Armor
5. Black & White
6. Rainbow Child
7. Gone to My Head
8. Savior
9. The Night
10. Can't Keep My Eyes off You

15 Ocak 2012 Pazar

Skye - Keeping Secrets


Morcheeba ile beş albüm yaptıktan sonra 2003'te yollarını ayıran Shirley Klaris Yonavieve Edwards, bu isim kalabağını baş harflerden derlediği Skye şeklinde kısaltarak yoluna solo devam etmeye başladı. Mind How You Go (2006) ve Keeping Secrets (2009) adlı iki meyve veren bu kariyer, onun gerçek bir trip hop kraliçesi olduğunu tescil eder nitelikte. İlk albümden çıkan Love Show'un bir dönem radyoları kutsadığı, şarkının alışıldık Morcheeba soundundan daha farklı bir mainstream pop dokunaklılığına sahip olduğu dikkatlerden kaçmaz. Ama Skye'sız Morcheeba benim için nasıl tuzsuz çorbaya, şekersiz çaya benziyorsa, Mind How You Go albümü de Skye'lı Morcheeba'nın Caharango'ya kadar süren dönemini o kadar aratıyordu. Skye'dan başka bir Morcheeba albümü bekliyor falan değildim. Ama grupta çoğu zaman yansıttığı soul, pop caz, r&b kumaşından çok daha katmanlı bir albüm duymak iyi olurdu. Love Show çok iyi bir parça olmasına rağmen birşeyler eksikti. Tam adını koyamadığımdan "birşeyler" can simidine sarılmak da olmadı şimdi.

İkinci Skye solosu Keeping Secrets ise 2009 Ekim'inde çıktı. İçedönük, otobiyografik, dingin, ama içten içe tutkulu bir albüm olan Keeping Secrets, içine konulan 10 şarkıyla Skye'sız Morcheeba albümlerine rahmet okutacak kadar olgun ve derinlikli. Bunu hem söz, hem de müzik olarak söylüyorum. Ayrıca sıradan bir "trip hop chick" olmadığını grupta iken zaten ispatlamış olan Skye'ın, trip hop vokali dendiğinde akla gelebilecek üç beş isimden biri olduğu gerçeğini şimdi de solo olarak tescilliyor. Boo Hoo, Not Broken, Clock To Stop, Wrong Alright, Exhale gerçekten şahane besteler. Skye'lı Morcheeba albümlerinden herhangi birine koysanız hiç sırıtmaz, hatta içinde yer aldıkları albümlerin en iyileri arasında sayılırlar muhtemelen. The Shape I'm In ve Almost Killed Me de Keeping Secrets'ın çıtasını düşürmeyen şarkılar. Ama bunları Skye'lı Morcheeba albümlerinden birine koyarsanız sırıtabilir. Çünkü bildiğim kadarıyla Morcheeba'nın hiç böyle tempolu şarkıları olmadı. Olduysa da demek ki hafızada yer bulamayıp dışarı hava almaya çıktı. Yine de böyle hüzün dozu kararında bir albümün yolunu şaşırtmayacak denli kontrollü tempolar bunlar.

Skye Edwards 2010'da tekrar Morheeba'ya döndü ve Blood Like Lemonade albümünde söyledi. Ne var ki o kadar Skye'lı Skye'sız albüm muhabbeti yapmışken bu albüm hiç iyi olmadı. Böyle dönecekse keşke dönmeseydi diye düşünmeye sebep olacak biri kötü, biri de harika iki albüm var. Çok konuştukça boş konuşulacak daha fazla şeyin ortalığı bulandırmaması için susmak, evli ve üç çocuklu bu kendi halindeki divaya Keeping Secrets şarkılarıyla kulak kesilmek gerek. O zaman bir sürü şey farklı boyutlarda gezinse de yerine oturabiliyor.

1. I Believe
2. Boo Hoo
3. Not Broken
4. The Shape I'm In
5. Monsters Demons
6. Clock to Stop
7. Almost Killed Me
8. Wrong Alright
9. Maybe to Spain
10. Exhale

12 Ocak 2012 Perşembe

Morcheeba - Charango


İngiliz trip hop üçlüsü Morcheeba diskografisi ile epey vakit geçirmişliğim vardır. Ilık bir ses, sakin bir ruh hali, çakırkeyif yalnızlıklar, ferah masallar, dokunaklı tınılar, loş anlar saklıdır Morcheeba müziğinde. 90'ların ortalarında ortaya çıkıp trip hop'un en baba grupları arasında yer alan Morcheeba, Trigger Hippie, Howling, Never An Easy Way, The Sea, Blindfold gibi içten şarkıların bulunduğu ilk iki albümleri Who Can You Trust? (1996) ve Big Calm (1998) sayesinde eskimesi zor bir iz bırakmışlardır bende. Grubun soundu Paul Godfrey (DJ) ve Ross Godfrey (geri kalan herşey) biraderlerin Skye Edwards'ın kadife vokalini de yanlarına almalarıyla kendini bulmuştu. Milenyumla gelen Fragments Of Freedom birkaç iyi şarkı dışında vasat kalsa da, 2002'deki Charango ile durumu çabuk toparlamış olduklarını düşünürüm. Ama aynı zamanda 2003'te Skye'ın gruptan ayrılmasını ardından çıkan The Antidote ve Dive Deep albümlerinin öncekilerle karşılaştırıldığında nal topladıklarını da düşünürüm.

Morcheeba'nın en iyi albümleri Skye ile olanlardır diye kestirip atacakken en son 2010'da Skye'ın tekrar gruba dönüşüyle sevinmiştim ki, aynı yıl çıkan Blood Like Lemonade'in yerlerde süründüğünü görmek hayli üzücüydü. Mesele Skye değil, Godfrey kardeşlerin hâlâ sürdüğünü sandığım formsuzlukları. Kanımca en güzel Morcheeba günlerinin sonuncusu Charango'dur bu yüzden. Blood Like Lemonade gibi şuursuz bir albümden sonra belki de (şimdilik) Morcheeba'nın veda albümü. Hepsi birbirinden şık dört single çıkarmış, gayet de iyi satmış, benim için en önemlisi de ilk iki albümün kalitesini tekrar yakalama başarısı göstermiş (hatta Charango'yu Big Calm'dan daha çok severim) bir çilingir sofrasıdır.


Charango'nun en sevdiğim yanı içinde What New York Couples Fight About diye bir trip hop epiğinin bulunmasıdır. Şarkının girişinin, nakaratının, liriklerinin, sound örgüsünün güzelliği bir yana, Nashville'li alt-country grubu Lambchop'un vokali Kurt Wagner'ın dokunsan kırılacak bir crooner edasıyla kattığı inanılmaz atmosfer onu çok özel kılıyor. Yumurtanın akı kadar beyaz bir adam olan Wagner'in sesini ilk duyduğumda kendisini kapkara bir soul yıllanmışlığı sanmıştım. Zaten bu şarkıdan sonra Lambchop külliyatına giriş yapmaya niyetlenmiştim. What New York Couples Fight About'tan başka albümde yaylıların salındığı Otherwise'ın "seni akıllı sanmıştım" hüznüne, Sao Paulo'nun tropikal western ambiyansına, Undress Me Now'ın lounge keyfine, rapçi Slick Rick'in sesi ve hikâyesiyle konuk olduğu Women Lose Weight'in nüktedanlığına tav olmamak çok zor.

Diğer şarkılardan Slowdown, Aqualung, Charango, Way Beyond, Public Displays Of Affection ve Get Along'un 90'lar sonu trip hop kalibresine sızmış son derece yapıcı soul etkilerini gördükçe, aradan geçen yılların Morcheeba ismine neler ettiğini sorgulamadan edemiyor insan. Blood Like Lemonade nasıl bir saçmalıktır diye adam gibi kızamıyorum bile onlara. Gerçi The Antidote ve Dive Deep de hiç Morcheeba albümü gibi gelmemiştir bana. Ama en azından geçmişin mirasından doğru dürüst nemalanmayı bile beceremeyen karaktersizlikte değillerdir. Kötüyseler bile kendi kendilerine kötüdürler. Başka albümlerle karşılaştırılarak değil. Charango ise Massive Attack, Portishead ve Tricky'nin kodladığı trip hop karanlığına bir parça blues, pop, soul ve gün ışığı katmış bir grubun en iyi anlaşılabileceği albümlerden biridir.

1. Slowdown
2. Otherwise
3. Aqualung
4. Sao Paulo
5. Charango (feat. Pacewon)
6. What New York Couples Fight About (feat. Kurt Wagner)
7. Undress Me Now
8. Way Beyond
9. Women Lose Weight (feat. Slick Rick)
10. Get Along
11. Public Displays of Affection
12. Great London Traffic Warden Massacre

8 Ocak 2012 Pazar

The Radio Dept. - Clinging To A Scheme


İsveç'in indie pop'a olan hizmetleri saymakla bitmez. Aslında çerçeveyi biraz daha genişletirsek, İskandinav ruhunun indie pop diye genellenen dream pop ya da shoegaze alt başlıklarına olan katkısı göz ardı edilemez. Her ne kadar bu saymış olduğum türlerin zamansal veya (bu defa çerçeveyi biraz daraltırsak) mevsimsel değişkenleri onları herhangi bir bölüme hapsedemese de, sonbahar ve kış atmosferinin çok ayrı biçimde yakışmasından doğan bir İskandinavsal soğukluk hüznü bende çok hâkimdir her zaman. 1995'te okul arkadaşı olan Elin Almered ve Johan Duncanson tarafından kurulan The Radio Dept. de İsveç''in Malmö'sünden çıkma bir başka dream pop, indie pop, synth pop, shoegaze yansıması. Üstelik 2010'da çıkardıkları üçüncü albümleri Clinging To A Scheme ile son yılların en iyi yansımalarından biri.

Adını İsveç dilinde "Radioavdelningen" olan benzin istasyonundan bozma radyo tamir dükkânı konseptinden (ya da tam tersi bilemiyorum) alan The Radio Dept., Almered ve Duncanson'un müzik yapmayı bırakmalarıyla daha single veya albüm bile yapamadan tarihe karışmaya yüz tutmuştu. Neyse ki üç yıl sonra 98'de Duncanson'un bu defa Martin Larsson ile niyeti bozmasıyla The Radio Dept. adını koruyarak daha ciddi girişimlerde bulunmaya başlaması grubun ikinci şansını denemesini sağladı. Ardından Lisa Carlberg (bas), Per Blomgren (davul) ve Daniel Tjäder (keyboard) ile kadro genişledi. Bir sürü EP ve üç albüm, The Radio Dept. ismini bağımsız pop dünyasının duvarlarına kazımaya yetti. Ama daha önce de dediğim gibi özellikle Clinging To A Scheme'in bu kazıma işindeki payı çok daha fazla.


Clinging To A Scheme'e gelene dek çıkmış olan Lesser Matters ve Pet Grief albümlerinden de anlaşılacağı üzere, power pop bile yapsa tuhaf bir hüznü hep üzerinde taşıyacağına dair somut güzelliklere sahip bir grup The Radio Dept.. Ama bence en iyi albüm Clinging To A Scheme'dir ki, üzerinde taşıdığı o tuhaf hüznü bu albümde daha bir somutlaştırma becerisi göstermiştir sanki. Şimdi buradaki soyut-somut tespitlemesinin içinden çıkmak güç. Fakat karakteri olan bir grubun, o karakteri meydana getiren semptomlarının daha elle tutulur, kulakla duyulur biçimde belirmesinin ürünü olan şarkılar bu kez çok daha içten geldi. İlk iki albümde uzaktan tanıdığım ve gayet iyi olduklarını düşündüğüm birkaç adamla şimdi oturmuş karşılıklı kadeh tokuşturuyor, film, dizi, müzik, kadın muhabbeti yapıyor gibi hissettim.

Domestic Scene ile melankolik bir açılış yaparak yine karanlık shoegaze dehlizlerine pop duyarlılığıyla inecekleri görüntüsü vermelerine rağmen ikinci parça Heaven’s On Fire'ın yaşam sevinci dolu nabız tutuşuyla albüme olan merakım daha da arttı. Çünkü ilk iki albümden farklı olacağını bir şekilde anlamıştım. 2003'ten beri davulcusuz, 2005'ten beri de basçısız yollarına devam eden grubun herşeye rağmen herşeye hazırlıklı oluşları hayranlık verici. Sıradaki This Time Around ve Never Follow Suit bu inancımı perçinledi. Belki de kendi kendilerine göndermede bulundukları The Video Dept.'in harika dream pop ışığının hüzmeleri içimi doldurduğu için fazla objektif bakamadım. Kapanıştaki You Stopped Making Sense'in alıp götüren rüyâmsı dokunaklığı o kadar güçlüydü ki, giderken arkasından bakma isteğine engel olamadığımız güzelliklere benziyordu. Bu İsveç'i Norveç'i aşan, bir bütünün parçalara ayrılıp dünyanın dört bir köşesine yayılmaya mahkum dağınıklığını karakterize etmiş yalnız ve itilmiş bir pop dokusunun sesiydi. Pop olmayan bir pop'tu!

1. Domestic Scene
2. Heaven's on Fire
3. This Time Around
4. Never Follow Suit
5. A Token of Gratitude
6. The Video Dept.
7. Memory Loss
8. David
9. Four Months in the Shade
10. You Stopped Making Sense

2 Ocak 2012 Pazartesi

Yılın Albümleri (2011)


1. The Go! Team - Rolling Blackouts
2. Fleet Foxes - Helplessness  Blues
3. Tinariwen - Tassili
4. Low - C'mon
5. Winterlight - Hope Dies Last
6. Under Electric Light - Waiting For The Rain To Fall
7. The New Division - Shadows
8. Black Country Communion - 2
9. Mastodon - The Hunter
10. Le Corps Mince De Françoise - Love and Nature
11. Cinnamon Chasers - Science
12. 77 Bombay Street - Up In The Sky
13. Rose Hill Drive - Americana
14. Rival Sons - Pressure and Time
15. Sansa - Savior
16. The Ragged Jubilee - American Moan
17. Diesel - Under The Influence
18. The Outfield - RePlay
19. Sarah Fimm - Near Infinite Possibility
20. Viva Voce - The Future Will Destroy You
21. The Decemberists - The King Is Dead
22. Deep Cut - Disorientation
23. Tom Waits - Bad As Me
24. Beirut - The Rip Tide
25. The Bongolian - Bongos For Beatniks


26. Bombay Bicycle Club - A Different Kind Of Fix
27. Insomnium - One For Sorrow
28. The Pierces - You & I
29. Dum Dum Girls - Only In Dreams
30. Wolf Gang - Suego Faults
31. Joe Bonamassa - Dust Bowl
32. The Link Quartet - 4
33. Miserylab - From Which No Light Escape
34. Planet Funk - The Great Shake
35. Autohypnosis - Conversation (in) Pieces
36. Gotye - Making Mirrors
37. Kitchie Kitchie Ki Me O - Kitchie Kitchie Ki Me O
38. Alela Diane - Alela Diane & Wild Devine
39. Violens - Nine Songs
40. Stockholm Syndrome - Apollo
41. Drive (OST)
42. My Pet Dragon - Mountains and Cities
43. Booker T. Jones - The Road From Memphis
44. Hugo - Old Tyme Religion
45. Eins, Zwei Orchestra - 100 Colors
46. Gogol Bordello - Моя Цыганиада
47. The Mattson 2 - Feeling Hands
48. The Lollipops - Hold!
49. Coldplay - Mylo Xyloto
50. Uh Huh Her - Nocturnes


51. Beastie Boys - Hot Sauce Committee Part 2
52. Heather Nova - 300 Days At Sea
53. PJ Harvey - Let England Shake
54. Ben Harper - Give Till It's Gone
55. Lykke Li - Wounded Rhymes
56. Kimbra - Vows
57. CunninLynguists - Oneirology
58. Van Canto - Break The Silence
59. R.E.M. - Collapse Into Now
60. Bing Ji Ling - Shadow To Shine
61. Oona - Shhhhout!
62. Karsh Kale - Cinema
63. The Shoes - Crack My Bones
64. Amy LaVere - Stranger Me
65. Ringo Deathstarr - Colour Trip
66. Youngteam - Daydreamer
67. Jónsi - We Bought A Zoo
68. Miles Kane - Colour Of The Trap
69. Motörhead - The Wörld Is Yours
70. Laura Vane & The Vipertones - Sugar Fix
71. Magnus Öström - Thread Of Life
72. Mogwai - Hardcore Will Never Die, But You Will.
73. Selebrities - Delusions
74. SPC ECO - You Tell Me
75. The Never Years - Life Of Dreams


76. VA - The Godfather Of Heavy Metal: Tribute To Lemmy
77. The Boxer Rebellion - The Cold Still
78. Sucker Punch (OST)
79. Katharina Nuttall - Turn Me On
80. Chris Isaak - Beyond The Sun
81. Dark Captain - Dead Legs & Alibis
82. The Souldiers - These Times
83. Cut Copy - Zonoscope
84. Nikki Lane - Walk Of Shame
85. French Films - Imaginary Future
86. Shawn Lee’s Ping Pong Orchestra - World Of Funk
87. Vector Lovers - Electrospective
88. Tiger Baby - Open Windows Open Hills
89. Jeff Bridges - Jeff Bridges
90. Forfun - Alegria Compartilhada
91. Jay-Z & Kanye West - Watch The Throne
92. The Pains Of Being Pure At Heart - Belong
93. Baby Woodrose - Mindblowing Seeds & Disconnected Flowers
94. Steve Martin and The Steep Canyon Rangers - Rare Bird Alert
95. Me and My Army - Thank God For Sending Demons
96. Robert Miles - Th1rt3e
97. Souvenir - Travelogues
98. Marianne Faithfull - Horses and High Heels
99. Gruff Rhys - Hotel Shampoo
100. Little Barrie - King Of The Waves