27 Ocak 2010 Çarşamba

The Solution - Will Not Be Televised


Laf lafı açıyor, gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Dismember ve Entombed’da death metal yapıp davulun anasını ağlatan, The Hellacopters’da gitar ve vokaliyle hard rock ve rock & roll takılan Nicke Andersson nasıl da ayran gönüllü bir insan evladıymış meğer. Onun bir başka icraatı olan The Solution isimli grubunu yeni keşfetmiş bulunuyorum. Kendisi burada da gitar ve davul çalmakta. Ama işin tuhafı, The Solution sapına kadar soul/funk yapan harika bir grup. Andersson’un maymun misali daldan dala atlayan müzikal vizyonu kadar, eski dostu davulda da ne kadar profesyonel olduğuna tanıklık etme fırsatı buluyoruz. Communicate! (2004) ve Will Not Be Televised (2008) adlı birbirinden cevval iki albümleri olan The Solution’un temelleri Andersson ile birlikte vokal ve gitarda yer alan Scott Morgan tarafından atılmış. Morgan’ın sesi de öyle böyle değil hani. Nefeslilerin, piyano darbelerinin, siyah geri vokallerin eksik olmadığı bildiğiniz soul müzikten bahsediyoruz. Bildiğiniz derken, hem de en iyi bildikleriniz arasında olanlardan. The Hellacopters hayranlarını bilemem de, Entombed hayranlarını epey zorlayacaktır.

Communicate! ve Will Not Be Televised arasında bu yazının ana konusunu seçebilmek çok zor oldu. Ama burun farkıyla Will Not Be Televised’ı seçtim. Onun da belli bir sebebi yok. Hatta mümkünse arka arkaya dinlensin, birinden diğerine geçtiğini ruhunuz bile duymaz. Yine de klâsik bar soul’undan olduğu kadar, 70’ler funk’ından da esintiler taşıyan, her biri ayrı karizmadaki 11 parçalık Will Not Be Televised’ın tadına doyamadım, uzun süre doyamam da… Bende yarattığı soul olgusu, funk vurgusu, rock & roll duygusu, dansetme arzusu, vintage tutkusu kelimelere sığmaz. Geçmişin mirasını yemiyor mu, yiyor. Afiyet olsun! Kendi yediklerinden sonra benim önüme aynı lezzette yemekler koyuyor mu ben ona bakarım. Takvimler 2008’i gösterdiğinde piyasaya çıkan bu albüm, kendi türünün kaidelerini kusursuz yansıtan stil sahibi The Solution müziğini, köklerine bu derece bağlı bir prodüksyonla hâlâ dipdiri biçimde sunabiliyor. You Got What You Wanted, Hijackin' Love, Funky Fever, Had You Told It Like It Was (It Wouldn't Be Like It Is) daha önce hiç duymadığım şeyler değildi belki. Fakat yine de dinlediğim anlarda beni benden aldı. Nicke Andersson’a (ya da kendisine taktığı adıyla Nick Royale’e) olan hayranlığımı birkaç kat daha arttırdı. Bu adam şu an 38 yaşında ve hâlâ müzik yapıyor. The Hellacopters gitti, The Solution geldi! Böylelerinin nereden çıkacağı belli olmaz. Ve böylesi çok daha heyecan vericidir.

1. You Gotta Come Down
2. Somebody
3. Had You Told It Like It Was (It Wouldn't Be Like It Is)
4. Pickin' Wild Mountain Berries
5. You Got What You Wanted
6. You Never Like Me Somehow
7. Happiness
8. Can't Stop Looking for My Baby
9. Hijackin' Love
10. Heavy Makes You Happy (Sha-Na-Boom Boom)
11. Funky Fever

24 Ocak 2010 Pazar

The Hellacopters - Head Off


Stockholm’e uğramışken The Hellacopters hadisesini de aradan çıkartalım. Aslında aradan çıkartmak The Hellacopters için pek hoş olmadı. Ne zamandır kendilerinden bahsetmek istediğimi, bir bahane aradığımı belirtmek istedim. Kendileriyle milenyum civarlarında tanışmıştım. Daha sonra dönem dönem bugüne kadar yapmış oldukları 6 albüme de kulak verme fırsatım oldu. Birçok platformda referans olarak MC5 ve The Stooges isimlerinin gösteriliyor olması boşuna değil. Standartları inkâr etmeyip onlarla çok güzel oynayan, ilk bakışta pek belli olmasa da kendi rock tarzlarına sahip bir grup denebilir onlar için. Vokal yapan, aynı zamanda gitar, bas ve davul çalan multi insan Nicke Andersson’un önderliğinde İsveç’ten çıkan en kişilikli rock gruplarından biridir bana göre. Aynı Andersson, isimlerini duyup resimlerini görüp pek ilişmediğim Dismember ve Entombed gibi akıllara zarar death metal gruplarında da yer almış bir müzisyen. Hem kendisinin, hem de grubundaki diğer elemanların CV’lerinde buna benzer bir sürü grubun adını görmek mümkün. Ama Andersson, gerekirse hepsine ara verecek, hatta terk edecek kadar çok seviyordu The Hellacopters’ı… Sevilmeyecek gibi değil ne de olsa!

6 albümden sonra 2008’de çıkardıkları Head Off, grubun görkemli kariyerine veda niteliğinde bir albüm. O yüzden tüm canlılığına rağmen biraz da hüzünlü bir konumu var. Konuşarak, anlaşarak ayrılmışlar. Üstelik bence tam da harika bir kıvama gelmişken bitmiş bu iş. Head Off’a bakınca insan bunun bir veda albümü olduğuna hem inanabiliyor, hem de inanamıyor. İnanıyor çünkü sert bir veda busesi konduracaksan bunun %100 Head Off gibi olması gerekir. “Zirvedeyken bıraktılar” diye anılmayı sonuna kadar hak ediyorlar. Öte yandan inanamıyor çünkü böylesi bir uyum ve sanki ilk günkü kadar tutkuyla hard rock yapan beş kişi, tecrübenin tavanına vurmuşken, hayranları iki dudaklarının ve parmaklarının arasından çıkacakları merakla beklerken bitirme kararı almak da üzücü.


The Hellacopters’ın müzik dünyasına giderayak indirdiği son darbe olan Head Off bir cover albümü. Ne yalan söyleyeyim, ben de olsam öyle yapardım. Ama grubun cover olarak seçtikleri öyle Deep Purple’lar, Sex Pistols’lar, Zeppelin’ler, Hendrix’ler derlemesi değil. Arkadaşlarının, beraber tura çıktıkları, aynı plâk şirketine bağlı oldukları grupların şarkılarını seslendirmişler. Haliyle çoğunu tanıyan pek çıkmaz kanaatindeyim. Stockholm’ün yerel isimleri yanında The BellRays gibi “işte bunları biliyorum” dediklerim de oldu. (Aslında bir tek The BellRays için öyle oldu!) Neticede cover olduğunu hissettirmeyen cover albümlerden birisi. Üstelik öyle güzel çalıp söylüyorlar ki, orijinalleri için de iyi bir promosyon ortamı yarattıkları düşünülebilir. Cover olmasına bağlayarak önceki albümlerine oranla biraz daha saf punk görünümlerinden uzakta, rock & roll diyarlarına yakında enfes şarkılar birbiri ardına dizilmekteler albümde. Straight Until Morning ve Throttle Bottom gibi punk numaraları da yok değil elbette. Bir Demons şarkısı olan Electrocute ile açılan albüm, “bu Demons da kim acaba” dedirtecek kadar sağlam bir girişe sahip. Zaten ondan sonrasını tutabilene aşk olsun.

No Salvation, Rescue, Midnight Angels, Acid Reign, Darling Darling, daha sayarım ki, 2008’den beri iyi günde kötü günde çoşkularıyla günümü kurtarmışlardır. Nicke Andersson’un enstruman hakimiyeti kadar vokale kattığı hırpâni kişiliği kolay kolay unutamam. Tempolarına, kısacık sololarına, sahne performanslarına, kendi yazdıklarına, coverlarına bulaşmak alışkanlık yapabilir. Rock gezegeni değerli bir neferini daha kaybetti. Ama bu İsveçliler kurtlu insanlar. Tıpkı Niklas Angergård gibi Nicke Andersson da grup kurmazsa bıyığı kesilmiş kediye döner mutlaka. Yakında biryerlerden gitar, bas, davul olarak çıkarlar. Keşke hiç olmasaydı ama teşekkürler arkadaşlar. Dağılabilirsiniz!

1. Electrocute (Demons)
2. Midnight Angels (The Peepshows)
3. (I'm) Watching You (The Humpers)
4. No Salvation (The Turpentines)
5. In the Sign of the Octopus (The Robots)
6. Veronica Lake (New Bomb Turks)
7. Another Turn (The Maharajas)
8. I Just Don't Know About Girls (Asteroid B-612)
9. Rescue (Dead Moon)
10. Making Up For Lost Time (The BellRays)
11. Throttle Bottom (Gaza Strippers)
12. Darling Darling (The Royal Cream)
13. The Same Lame Story
14. Straight Until Morning (Powder Monkeys)
15. Acid Reign (The Yes-Men)

21 Ocak 2010 Perşembe

Acid House Kings - Sing Along With Acid House Kings


Niklas Angergård’ın tek kişilik projesi The Legends’dan bahsederken zikrettiğim Acid House Kings ile tanışmam biraz uzun sürdü ama kendileri hep not defterimin bir köşesinde durmaktaydılar. Tanışma uzun sürdü belki ama sabreden derviş misâli buna değdi. Stockholmlü grubun (evet bu kez tek kişi değil, 4 kişilik bir grup) tam dört albümü bulunmakta. Bir değişiklik yapıp bu kez sondan başa gideyim dedim, demez olaydım! Grubun 2005 tarihli son albümleri Sing Along With Acid House Kings öyle bir çıta koydu ki, üzerine Stockholm feriştahı gelse burun kıvıracak hale geldim neredeyse. Niklas Angergård’ın basçı biraderi Johan ve başka bir gitarist Joakim Ödlund ile 1991’de kurdukları Acid House Kings, 2001’de billur sesli Julia Lannerheim’in de katılımıyla şimdiki halini almış oldu. Sing Along With Acid House Kings’den önceki albümleri de fena sayılmaz ama hep bir şeylerin eksikliğini hissetmeme, bu yüzden zaman zaman sıkılmama sebep olan müzikal tekdüzelik hissinden kurtulamadım.

Bu Niklas Angergård, grup kurmaya, müzik yapmaya doymayan bir adam. Club 8 ve Red Sleeping Beauty diye iki icraatı daha bulunmakta ki, onlar da indie çevrelerce saygıyla selamlanan cinsten. Birgün sıra onlara da gelir belki. Fakat Sing Along With Acid House Kings’i iyice sindirdikten sonra takılmak en iyisi sanki. Zira şu elimde görmüş olduğunuz 12 şarkılık albüm, ben diyeyim 5, siz deyin 10 yıldan beri dinlediğim en iyi indie pop albümlerinden biri. Bunca zaman neredeymiş diyeceğim, o da dile gelse bana “iyi de sen neredeymişsin” diyecek. Uzun müddet birbirimizi ıskalamışız. Kapağını görüp de şu Christian Country yapan Teksaslı ailelerden biri sanma ihtimalim de olabilirdi hani. Neyse kavuştuk ya, gerisi mühim değil. Sessiz, sakin, elit, lâkin zaman mekân ayırt etmeden herkesin yüreğine hitap edebilecek, herkesi biryerlerinden yakalayabilecek gönlü zenginlikte bir albüm Sing Along With Acid House Kings. İkinci, üçüncü dinleyişimde dahi aklımda tek bir şarkı kalmamıştı. Ama albüme ait oradan buradan melodiler dimağıma öyle bir işlenmişti ki, onları şarkı formatında değil, müzik dinleme, dinlerken nefes alıp verme, fakat bunu bile unutacak derecede etkilenme formunda özümsemiş olduğumu fark ettim.

Sessiz, sakin olduğu kadar o sakinliğin bünyesinde yaşama sevinci aşılayacak ölçüde kıpır kıpır örneklerle, yine o sakinliğin bünyesinde kalp kıracak ölçüde hassas örnekleri iç içe geçirmeyi başarmış bir müzik onlarınki. 60’lar soul müziğinden feyz alıp (Do What You Wanna Do), 70’ler popuna göndermeler yapıp (Tonight Is Forever), 2000’ler folkuna pop duyarlılığı ekleyip (London School Of Economics) üzerine tutam tutam sevimlilik, samimiyet ve romantizm serpiştirmiş oldukları bu müzik, gözümde Acid House Kings’i kendi türünde 2000’lerin en iyi oluşumlarından biri yapmaya yetiyor. I Write Summer Songs For No Reason, Will You Love Me In The Morning?, That's Because You Drive Me gibi adı güzel kendi güzel şarkılarla da adlarından kaynaklı liriksel meraklar uyandırıyorlar. En uzunu 3,5 dakika süren (ki o da bana göre tadını damaklarda bırakmak suretiyle albümün en çabuk biten parçası A Long Term Plan) şarkı kılığına girmiş hayat fragmanlarından oluşan Sing Along With Acid House Kings, unutulmaz bir film gibi…

1. That's Because You Drive Me
2. Do What You Wanna Do
3. This Heart Is a Stone
4. London School of Economics
5. 7 Days
6. I Write Summer Songs for No Reason
7. Tonight Is Forever
8. Saturday Train
9. Sleeping
10. Will You Love Me in the Morning?
11. A Long Term Plan
12. Wipe Away Those Tears

15 Ocak 2010 Cuma

Engineers - Three Fact Fader


Shoegaze, dream pop ortamına girmişken, 2009’un en parlak albümleri arasında yer alan Engineers grubunun ikinci albümü Three Fact Fader’dan bahsetmek isterim. 2003 yılında Londra’da kurulan grup, 72, 73, 74 ve 75 doğumlu dört müzisyenden oluşmakta. Bu türün pek çok yeni grubunda da rastlandığı üzere Cocteau Twins, My Bloody Valentine, Slowdive, Ride gibi 80’ler sonu, 90’lar başı arasındaki döneme adını sağlamca yazdırmış isimlerin etkilerini taşıdığı söyleniyor. O denemlerde adını duyduğum, fakat müzikleriyle pek de samimi olamadığım bu isimlerin etkilerini yadsımak olmaz. Fakat Engineers ve onun gibi geleceği aydınlık pek çok grup, o dönemin hassasiyetlerini günümüz müzikal kaygılarıyla pek bir güzel yoğurmaktalar. Aslında günümüz müzikal kaygısızlıklarını da bu tavıra dahil etmek gerek. Zira dream pop denilen mefhumun belli bir tertip düzen çerçevesinde ilerlediği söylenemez. Kaos ile flört ettiği halde kendine özgü bir disiplini olan, alışıldık şarkı formatlarıyla arası iyi olmayan, formatlar üstü bir müzik bu.

Engineers adını taşıyan 2005 tarihli ilk albümden sonra bağlı oldukları plak şirketleri Echo’nun dükkâna kilit vuracağını açıklaması, yeni albüm bekleyen grup hayranlarını da endişelere gark etmişti. Neyse ki progressive rock tabanlı isimlerle çalışan Londralı plak şirketi Kscope ile anlaşma sağlandı ve Three Fact Fader 2009 Temmuz’unda İngiltere’de, 2009 Kasım’ında da Amerika’da piyasaya çıktı. Engineers’ın bir progressive rock grubu olmaması, Kscope’un onlara bakışını değiştirmedi. Hatta içeriğinde yoğun olarak hissedilen progressive unsurlar sayesinde bazı fanatik hayranlarca “Dream Pop’un Pink Floyd’u” olarak dahi nitelendirildiler. Grup üyeleri de zaten üzerlerindeki Pink Floyd etkilerini hiç inkâr etmediler. Yine de fazlaca duygusal yaklaşılan bu benzetmenin, uzun vadede daha fazla pişen bir Engineers üzerine gayet şık duracağını hesaba katmamak olmaz. Hele şöyle iki haneli albüm adedine bir ulaşsınlar o zaman görelim.

Vokal ve gitardaki Simon Phipps’in bazen fısıldayan, bazen mırıldanan, hep alçaktan seyreden vokalinin yarattığı çıplaklık hissini, kalabalık gitarların yarattığı yoğunlukla örten Engineers müziği, birtakım shoegaze örneklerinin aksine, daha kabul edilebilir özelliklere sahip. Alternative rock, hatta bazen pop rock iskeletini de ele vermekten çekinmiyor. Ama özünde nereden nasıl çıkacağı belli giriş-nakarak-bitiş döngüsüne fazla prim vermeden, temiz bir altyapıyla kafasına göre rüyâlar âleminde süzüm süzüm süzülüyor. Zaman ve emek isteyen yanları olduğu kesin. İlk dinlediğinizde içine tam manasıyla dahil olamamışsınızdır fakat çok iyi bir albüm olduğunu anlarsınız. Zamanla kendini size anlatmaya başlar. Three Fact Fader öyle bir albüm. Kafalarına göre takılıyorlar dedik gerçi ama yanlış anlaşılmasın. Grup hakkında yazılan her üç yazıdan ikisinde belirtildiği üzere “bir mühendis edasıyla sesleri derleyip toparlama” geyiği doğru sayılır. Onların kafalarına göre takılmaları, kendi ses binalarını inşa ederkenki özgürlüklerinden kaynaklanmakta. Clean Coloured Wire, Sometimes I Realise, Three Fact Fader, Brighter As We Fall, Song For Andy gibi inşa edildikleri yere anlam katan örnekler, gecenin ışıkları arasında onları izleme keyfine de elit bir zemin hazırlıyorlar.

1. Clean Coloured Wire
2. Sometimes I Realise
3. International Dirge
4. Helped by Science?
5. Brighter As We Fall
6. Hang Your Head
7. Crawl From the Wreckage
8. Three Fact Fader
9. Song for Andy
10. Emergency Room
11. The Fear Has Gone
12. Be What You Are
13. What Pushed Us Together

13 Ocak 2010 Çarşamba

Malory - Pearl Diver



2010’un ilk bombası patladı bana göre. Shoegaze ve dream pop dörtlüsü Alman topluluk Malory’nin 4. albümleri Pearl DiverMalory’ye geçmeden önce yine bence bu yılın patlayan ilk balonuna değinmek istiyorum. Üzerinde koskoca “Massive Attack” yazan Heligoland balonuna... Geçen yıldan kalma hayalkırıklıklarımdan ötürü biraz hazırlıklı sayılırdım. Üstelik Perşembe’nin gelişi, uyuzun önde gideni olarak seçilen ilk single Splitting The Atom’dan belliydi sanki. Biraz spor gazetesi köşe yazısı gibi olacak ama ben bile kendi kendime doğaçlama bir şeyler mırıldanmak suretiyle bundan çok daha güzel bir trip hop single’ı bestelerdim. Yine Horace Andy var, Martina Topley-Bird var ama ruh yok bu kez! Ben dinlerken utandım, adamlar kayda geçerken utanmamışlar. Daha buralara kar yağmadı diye düşünürken güvendiğim ilk dağa henüz Ocak ayında yılın ilk karının düşmesi çok fena oldu. Pearl Diver’dan hemen önce dinledim Heligoland’i.

Neyse güzel şeylerden bahsedelim ve asıl konumuz Malory’ye kesin dönüş yapalım. Shoegaze ve dream pop adına ne bekleniyorsa Malory’de o mevcut. Hatta tüm bunlara ambient ve trip hop sosu da eklenmişse kelimeler üçüncü kişi gibi kalıyor. Zaten bu öyle bir tür ki, rüyada rüya görmek kadar derin uykuya dalmış tuhaf bir uyanıklık hâli adeta. Bir boyut değiştirme, bir anlam arayışı. Gitarı, klavyeleri, bası, davulu ve meleksi vokalleri duyuyor ve bu dünyaya ait enstrumanların nasıl böyle bir kimya yaratabildiklerine şaşıyorsunuz. İşte Malory’de de bu dünyaya ait her şey, başka bir dünyaya ait bir stüdyoda kaydedilmiş gibi duyuluyor. Ve ilk şarkı Floating ile birlikte sıkıcı rutini bertaraf etmek için zihinde süzülmeye başlıyor. Tekrar edip duran basit melodisiyle inanılmaz bir gücü ve hüznü aynı anda dolaşıma sokmayı beceren Water In My Hands, single apoletini gururla taşıyan Secret Love, düpedüz bir trip hop olan isim şarkısı Pearl Diver, electro rock karizması tavana vurmuş Tornado ve The Third Face albümlerindeki dream pop epiği Ajar Door’un canlı versiyonu, albümün ilk parlayan yıldızları.

Pearl Diver’ın en önemli özelliği (çoğu dream kökenli müzikte olduğu gibi) yaratılan atmosfer. Ana enstrumanları rüyâlar âleminden işitiyor olmamızın yanında türlü ses, sample, deney, beat ve Jörg Köhler (gitar, bas, vokal) ile Daniela Neuhäuser (vokal, gitar) katkılı vokal armonisinden beslenen derinlikli müziğin yarattığı kara bulutlarla kaplı bir cennetin kapısına dayandırıyor sevenlerini. Heligoland benzeri albümler, Pearl Diver gibilerinin tırnağı olamaz. Ama üzerinizdeki marka, sizi olmadığınız her şeye çevirmeye kânidir. Ben Water In My Hands’i hiç el değmemiş şu haliyle Heligoland öncesi bir Massive Attack albümünde duysaydım hiç mi hiç yadırgamaz, hatta “derinliklerine derinlik katmış adamlar” diye düşünür, yeniden aşık olurdum. Malory adını neden daha önce duymadık? Önceki dört albümü iyi midir, kötü mü? Evet Malory bir marka olmayabilir. Marka olarak ortada dolananların şu anki hallerini görünce hiç olmasa da olur.

1. Floating
2. The Signs
3. Caché
4. Water In My Hands
5. Pearl Diver
6. Back To The Point (I've Started From)
7. Dragon In You
8. Secret Love
9. Tornado
10. Ajar Door (Live Version)
11. Sarah

11 Ocak 2010 Pazartesi

Crowded House - Woodface


Crowded House denilince akla ilk gelenin Don’t Dream It’s Over olması kadar güzel bir şey var mıdır? 80’lerin en büyük hitlerinden birini günümüze hâlâ aynı dokunaklılıkla taşıyabilmiş nadide şarkılardan biridir. Bu şarkıyla bir şeyler paylaşmış bir insanın onu kolay kolay unutamayacağı bir gerçek. Don’t Dream It’s Over, grubun kendi adını taşıyan 1986 tarihli ilk albümlerinde yer alıyordu. O albümde yer alan diğer şarkıların tek notasını bile hatırlamıyorum. Hatta o albümü baştan sona dinlediğimden bile emin değilim. Aynı şeyleri ikinci albümleri Temple Of Low Men’de de yaşamıştım. (Onu baştan sona dinlediğimi hatırlıyorum yalnız!) O albümden de aklıma sadece When You Come iz bırakmıştır. Peki Crowded House böyle her albümünde kalıcı izler bırakmayan tek atımlık bir grup mudur? Değildir! 1991 tarihli Woodface’i dinledikten sonra hiç değildir.

Woodface, bir dinleyici olarak hayatıma soktuğum en özel albümlerden biri olmuştur. Ondan önce ve ondan sonraki Crowded House albümlerinin hiçbirini doğru dürüst hatırlamam. Woodface’i benim için özel kılan tek şey, Don’t Dream It’s Over gibi harikulade bir şarkıyı yapan grubun, ondan daha mütevazi, fakat bütünüyle yoğun bir albüm dolusu şarkı yazabilme kabiliyetlerinin ispatı olmasıdır. “80’lerde dinlediğim en güzel şeylerden biri” cümlesini daha önce kullanmış olabilirim. Bundan sonra da kullanacağım. Çünkü Woodface gibi albümlere kendimi borçlu hissediyorum. Onlarla geçirdiğim zamanlara anlam kattılar. Hâlâ bıkmadan, farklı bir bakışla, aynı zevkle dinliyorum onları. Albümde ışıl ışıl parlayan Weather With You ile tanıdım Woodface’i. Sandım ki yine her zamanki gibi tek hitlik bir albüm. Oysa dinledikçe Four Seasons In One Day ile, There Goes God ile, It's Only Natural ile, How Will You Go ile ve diğerleriyle yavaş yavaş kanıma girdiğini ve beni kendisine yıllar boyu bağlayacağını hissettiğim bir albüm oldu. Neil Finn’in etkileyici sesi ve hem Weather With You gibi kulağa, dile, eklemlere yapışan, hem de sadece kendi kabuğunda mutlu olan besteleriyle 80’lerin ikinci yarısındaki pop/rock güzergâhına kalıbını basmış bir gruptu Crowded House. Şimdilerde dağılmış halde nerede ne yapıyorlar biliyorum. Ama her grup kendi kariyerinde bir tane Woodface yapsa bile yeter sanırım.

1. Chocolate Cake
2. It's Only Natural
3. Fall at Your Feet
4. Tall Trees
5. Weather With You
6. Whispers and Moans
7. Four Seasons in One Day
8. There Goes God
9. Fame Is
10. All I Ask
11. As Sure as I Am
12. Italian Plastic
13. She Goes On
14. How Will You Go

9 Ocak 2010 Cumartesi

The Blue Violets - The Blue Violets


The Blue Violets, Kanada müzik ikliminden çıkan taş gibi üç kızdan kurulu yeni bir grup. Yanlış anlaşılmasın. Bu cümle -her ne kadar müsait olsalar da- ne fiziksel görünümlerine laubali bir gönderme, ne de stoner rock yaptıklarına dair bir kelime oyunu. Evet, rock yapıyorlar. Ama yazdıkları şarkılarla, yaptıkları müzikle, tutkulu karakterleriyle taş gibi bir grup. Kendi adını taşıyan debut klişesine karşın, aslında bu kızlar müziğe ve müzik arenasına hiç de yabancı değiller. Coral Osborne (vokal) ve Kandle Osborne (gitar) kardeşler, teenage yıllarını müzisyen babaları Neil Osborne’un stüdyo mesailerinde ve turlarında geçirmişler. Neil Osborne ise 80’lerden beri müzik yapan Kanadalı alternative rock grubu 54-40 ile ikon olmuş bir adam. Babalarından öğrenmedik şey bırakmayan iki kardeş, yanlarına yine yerel popülerliğe sahip Lillix grubundan Louise Burns’ü almışlar ki kendisini Vencouver müzik piyasasında kime sorsanız tanırmış. Böylelikle The Blue Violets albüm yapma kıvamına gelmiş.

Bu kez albümün başlangıcından değil, bitişinden sonra hissettiklerimi anlatacağım. The Blue Violets gerçekten çok özel bir grup. İlk albümleri de kusur bulunamayacak, varsa bile görünemeyecek kadar karakter sahibi. Sık sık güney rock’a çalan, hiçbir enstrumana abanmayan, ama dinlerken de adamı mayıştırmayan müzikleri o kadar güzel ki, birisi bana ilk elden bu albümü önermiş olsaydı müzik zevkine tapardım. Köklerine bağlı, şimdiki zamanına hâkim, geleceğe kucak dolusu ümit veren bir müzik bu. Osborne kardeşlerin yazdığı şarkılar müzikal olgunlukları kadar, genç kız naifliğinin duygusal getirilerini inkâr etmeyen ve o getirileri yetişkin tutkulara ustalıkla yediren lirikleriyle de dikkat çekiyor. Mesela albümün son şarkısı The Trance için, özellikle müzik yönünden kesinlikle ilk albümünü çıkarmış genç bir grubun işi değil diye düşünüyor insan. (O insan benim!)


Coral’ın vokali ise ayrı bir fenomen. Benim gibi artık The Blue Violets müziğine kulakları kör ölmüş bir fani için boğazını temizlese bile şiir gibi gelecek bu vokal aslında hiç de özel değil. Karşınızda Aretha Franklin, Edith Piaf veya Stevie Nicks falan yok. Fakat dinginliğiyle bu kadar içli, duygusallığıyla bu kadar coşkulu, bitkinliğiyle bu kadar canlı bir sese öyle parmağınızı şıklatınca rastlamıyorsunuz. Birilerine benzetme meraklısı insanlara dinletseniz belki size ayaküstü 8-10 kişi sayarlar. Oysa bu özgün müzikal yapısı içinde onun sesi sadece Coral Osborne’un sesi gibi geliyor kulağıma. Yapılan müziğe bu kadar mükemmel eşlik eden bir vokal için daha bir araba dolusu laf ederdim. Sürmesi terden ve gözyaşından akmış bir vokal desem bana yeter. O tere ve gözyaşına rağmen mağrurluğundan ödün vermemeye çalışan bir kırılganlığa da sahip olduğunu eklemek boynumun borcudur ayrıca.

Bütünüyle en kısa ve bilinç akışına teslim olmuş bir yorumla The Blue Violets bana Roy Orbison, Ennio Morricone, Nico, Emily Bronte, Frances Farmer, Marianne Faithfull, Thelma & Louise, Tom Waits ve birkaç düzine daha ilgili-ilgisiz çağrışımlar yapan, hepsinden biraz alıp, hepsine biraz benzediği halde, benzersiz bir kimya yaratan kudrette bir müzik sundu. Albino, Sam, Diet, Sad On Me, Desire, ya da en kestirmeden albümün tamamı bilincime akışkanlık kazandıran işte o akmış makyajların eseri. Albümü ilk duyduğumda benim için yılın albümü olacağından haberim yoktu. Hatta bir debutu yılın albümü olarak ilân edeceğim de aklıma gelmezdi. Ne zaman ki dinledikçe onu evde, dışarıda, üzüntüde, mutlulukta özler hale geldim, o zaman her şeyimle ona teslim oldum. Bu albüm bana o kadar çok şey söyledi ki, ben bile inanamadım. Demek ki uzunca bir süredir Coral’ın Albino’da söylediği gibi yaşamışım: “Yalnızlık benim tek erdemim. Çünkü ben taştan yapıldım!” The Blue Violets bundan memnun olmanın da bir erdem olabileceğini öğretti bana.

1. You Said
2. Desire
3. Sam
4. Lay Down
5. Albino
6. Anorexic
7. Sad On Me
8. Busker
9. Fire
10. Diet
11. Gonna Getcha
12. The Trance

6 Ocak 2010 Çarşamba

Yılın Albümleri (2009)


1. The Blue Violets - The Blue Violets
2. Imogen Heap - Ellipse
3. Miranda Lee Richards - Light Of X

4. Them Crooked Vultures - Them Crooked Vultures
5. Tinariwen - Imidiwan: Companions
6. V.A. - Dark Was The Night
7. The Dead Weather - Horehound
8. Simone White - Yakiimo
9. Deastro - Moondagger
10. De Staat - Wait For Evolution
11. Idlewild - Post Electric Blues
12. Montée - Isle Of Now
13. Fever Ray - Fever Ray
14. Dinosaur Jr. - Farm
15. Bruce Springsteen - Working On A Dream
16. Fires Of Rome - You Kingdom You
17. Trevor Hall - Trevor Hall
18. IAMX - Kingdom Of Welcome Addiction
19. Malcolm Middleton - Waxing Gibbous
20. Airbag - Identity
21. Balligomingo - Under An Endless Sky
22. Alela Diane - To Be Still
23. MIDIval PunditZ - Hello Hello
24. K’Naan - Troubadour
25. Engineers - Three Fact Fader



26. Baby Woodrose - Baby Woodrose
27. Trisomie 21 - Black Label
28. Clutch - Strange Cousins From The West
29. White Denim - Fits
30. Metric - Fantasies
31. Calvin Russell - Dawg Eat Dog
32. Passion Pit - Manners
33. Mikroboy - Nennt Es, Wie Ihr Wollt
34. Tiny Masters Of Today - Skeletons
35. Kristeenyoung - Strippers, Hookers, and The Odd On-Looker
36. Devin Townsend - Ki
37. If These Trees Could Talk - Above The Earth, Below The Sky
38. Chris Joss - Sticks
39. Powersolo - Bloodskinbones
40. Rinôçérôse - Futurinô
41. Mute Math - Armistice
42. The Maccabees - Wall Of Arms
43. Breakestra - Dusk Till Dawn
44. Tina Dico - The Road To Gävla
45. Sola Rosa - Get It Together
46. Iggy Pop - Préliminaires
47. Oi Va Voi - Travelling The Face Of The Globe
48. 17 Hippies - El Dorado
49. Hatifnats - Before It Is Too Late
50. Prince - Lotusflow3r



51. Wolfmother - Cosmic Egg
52. Gliss - Devotion Implosion
53. Sue Ellen - Sunday Hangover
54. The Temper Trap - Conditions
55. The Builders and The Butchers - Salvation Is A Deep Dark Well
56. Stereogum vs. Team9 Present: Mysplice 4
57. Au Revoir Simone - Still Night, Still Light
58. Dominique A. - La musique
59. Phillip Boa & The Voodoo Club - Diamonds Fall
60. The Pains Of Being Pure At Heart - The Pains Of Being Pure At Heart
61. Surfact - Euphoria
62. The Postmarks - Memoirs At The End Of The World
63. Lisa Mitchell - Wonder
64. Glen Hansard & Markéta Irglová - Strict Joy
65. Nico Vega - Nico Vega
66. Butcher Boy - React or Die
67. The Big Pink - A Brief History Of Love
68. Nouvelle Vague - NV3
69. Paul Gilbert & Freddie Nelson - United States
70. Chris Duarte & Bluestone Co. - 396
71. Fanfarlo - Reservoir
72. Post War Years - The Greats and The Happenings
73. Super Furry Animals - Dark Days / Light Years
74. Rodrigo y Gabriela - 11:11
75. Schuyler Fisk - The Good Stuff



76. Crash Kings - Crash Kings
77. Northern Portrait - Criminal Art Lovers
78. Warsaw Village Band - Infinity
79. The Mobsmen - Scelerats Syndicate
80. Brakes - Touchdown
81. dredg - The Pariah, The Parrot, The Delusion
82. N.A.S.A. - The Spirit Of Apollo
83. Bruce Hornsby & The Noisemakers - Levitate
84. Noisettes - Wild Young Hearts
85. The Thermals - Now We Can See
86. Norah Jones - The Fall
87. The Asteroids Galaxy Tour - Fruit
88. Archive - Controlling Crowds
89. Simple Minds - Graffiti Soul
90. Shakin' Street - 21 St Century Love Channel
91. Frankmusik - Complete Me
92. The Wooden Birds - Magnolia
93. Sarah Jarosz - Song Up In Her Head
94. Dan Auerbach - Keep It Hid
95. Dan Black - Un
96. Spinal Tap - Back From The Dead
97. PMMP - Veden Varaan
98. Charlie Winston - Hobo
99. The Legends - Over and Over
100. Eva & The Heartmaker - Let's Keep This Up Forever

5 Ocak 2010 Salı

Yılın Şarkıları (2009)



1. Hope Sandoval & The Warm Inventions - Blanchard
2. Volcano Choir - Island, IS
3. Imogen Heap - Earth

4. Feist & Ben Gibbard - Train Song
5. Montée - Isle Of Now
6. Miranda Lee Richards - Breathless
7. The Blue Violets - Diet
8. The Builders & The Butchers - Hands Like Roots
9. The Veils - Three Sisters
10. Malcolm Middleton - Zero
11. Fruit Bats - Primitive Band
12. Metric - Help I'm Alive
13. Jars Of Clay - Hero
14. IAMX - My Secret Friend (feat. Imogen Heap)
15. De Staat - The Fantastic Journey Of The Underground Man
16. Trevor Hall - Volume
17. Gregory Alan Isakov - Light Year
18. Cortney Tidwell - Being Crosby
19. Manboy - Where We Used To Live
20. The Maccabees - Love You Better
21. Devin Townsend - Coast
22. Petracovich - The Boy Who Was Caught
23. Balligomingo - A Beautiful Day
24. Paul Gilbert & Freddie Nelson - I’m Free
25. Isbells - Time's Ticking
26. Baby Woodrose - Fortune Teller
27. K’Naan - If Rap Gets Jealous (feat. Kirk Hammett)
28. Heartless Bastards - Out At Sea
29. Dinosaur Jr. - Said The People
30. The Heavy - No Time
31. Trisomie 21 - The Camp
32. Deer Tick - Easy
33. Static-X - Tera-Fied
34. Love Of Lesbian - Las Malas Lenguas
35. Ghinzu - Cold Love
36. Lisa Mitchell - Pirouette
37. Mute Math - The Nerve
38. Phoenix - 1901
39. Sarah Jarosz - I Can't Love You Now
40. Elfin Saddle - Hammer Song
41. Prince - Crimson & Clover
42. Dominique A. - Je Suis Parti Avec Toi
43. Them Crooked Vultures - Caligulove
44. Arbouretum - False Spring
45. Mi and L'au - Up In The Building
46. The Fumes - Who Do You Love
47. Crash Kings - Mountain Man
48. Eilen Jewell - Everywhere I Go
49. The Temper Trap - Fools
50. Red Light Company - When Everyone Is Everybody Else
51. Revolver - Get Around Town
52. The Big Pink - Velvet
53. The Whispertown 2000 - Lock and Key
54. The Legends - Jump
55. Asaf Avidan & The Mojos - Got It Right
56. Ingrid Michaelson - Mountain & The Sea
57. The Asteroids Galaxy Tour - The Golden Age
58. Phillip Boa & The Voodoo Club - Fiat Topolino
59. Sola Rosa - Get It Together
60. Edward Sharpe & The Magnetic Zeros - Janglin'
61. Kumka Olik - Być na nie
62. Jean Leloup - Recommencer
63. The Dutchess & The Duke - Let It Die
64. Senser - 2 3 Clear
65. Norah Jones - I Wouldn't Need You
66. Sue Ellen - Wake Me Up Before You Go-Go
67. Rinôçérôse - Tomorrow
68. Charlie Winston - Kick The Bucket
69. Hatifnats - Waking In The Dark
70. Caitlin Crosby - Today
71. Exsonvaldes - Lali
72. Jeffrey Lewis & The Junkyard - It's Not Impossible
73. Viva Voce - Devotion
74. Miss Platnum - Why Did You Do It?
75. Brett Anderson - Hymn
76. Camera Obscura - French Navy
77. Lights. Action - Travellin' Man
78. Miss Li - Bourgeois Shangri-La
79. Sophia - There Are No Goodbyes
80. The Hours - These Days
81. Noisettes - Don't Upset The Rhythm
82. The Raveonettes - Heart Of Stone
83. Charlotte Gainsbourg - Voyage
84. Anna Järvinen - Är det det här det hela handlar om?
85. Orchid - Call To The Past
86. Ruby Jean and The Thoughtful Bees - How To Win Friends and Influence
87. Blackbud - Left Your Arms Empty
88. Powersolo - Psych Demons
89. Vandeville Falls - Last Statement
90. Dredg - I Don't Know
91. Maria Sadowska - Droga
92. Butcher Boy - Sunday Bells
93. Las Pelotas - Destellos
94. Mesh - Only Better
95. Tommy Keene - Hide Your Eyes
96. Erik Hassle - Don't Bring Flowers After I'm Dead
97. Major Lazer - Hold The Line (feat. Mr. Lex & Santigold)
98. Elizabeth & The Catapult - Taller Children
99. Sensor - The Likes Of Me
100. Cornershop - Who Fingered Rock 'n' Roll

1 Ocak 2010 Cuma

Issız Ada Radyosu Arşivi (Aralık 2009)

The Twang - Love It When I Feel Like This
Yıl: 2007 İngiltere
Tür: Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Either Way"

Terence Trent D'Arby - Introducing the Hardline According to Terence Trent D'Arby
Yıl: 1987 ABD
Tür: Pop, R&B, Soul
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rain"
Sansa - Sansa
Yıl: 2009 Finlandiya
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Along the Blues"

 
Graham Day and The Gaolers - Triple Distilled
Yıl: 2008 İngiltere
Tür: Garage Rock Revival
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Begging You"
Micadelia - Free Ride
Yıl: 2009 İsveç
Tür: Indie Folk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Bron-Y-Aur Stomp"
R.E.M. - Monster
Yıl: 1994 ABD
Tür: Alternative Rock, Pop/Rock
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "What's the Frequency, Kenneth?"

Richard Ashcroft - Alone With Everybody
Yıl: 2000 İngiltere
Tür: Pop/Rock, Britpop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Brave New World"
Charlotte Gainsbourg - IRM
Yıl: 2009 Fransa
Tür: Indie Pop, French Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Voyage"
Jets Overhead - Bridges
Yıl: 2005 Kanada
Tür: Alternative Rock, Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blue Is Red"
Young Dubliners - Saints and Sinners
Yıl: 2009 ABD
Tür: Rock, Traditional Celtic Music
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Chance"
Joe Strummer & The Mescaleros - Streetcore
Yıl: 2003 ABD
Tür: Alternative Rock, Punk Rock, Reggae
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "All in A Day"

Tegan and Sara - Sainthood
Yıl: 2009 Kanada
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Alligator"

Neko Case - Middle Cyclone
Yıl: 2009 ABD
Tür: Alt-Country, Singer/Songwriter
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "This Tornado Loves You"
Billy Joel - Storm Front
Yıl: 1989 ABD
Tür: Pop/Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "The Downeaster Alexa"
Prong - Rude Awakening
Yıl: 1996 ABD
Tür: Groove Metal, Industrial Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Caprice"
Codeine Velvet Club - Codeine Velvet Club
Yıl: 2009 İngiltere
Tür: Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Nevada"
Tantric - Mind Control
Yıl: 2009 ABD
Tür: Alternative Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "What Are You Waiting For"
GusGus - Polydistortion
Yıl: 1997 İzlanda
Tür: Electronica, Trip Hop, Alternative Dance
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Barry"
The Big Pink - A Brief History of Love
Yıl: 2009 İngiltere
Tür: Indie Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Velvet"
Nick Cave and The Bad Seeds - The Boatman's Call
Yıl: 1997 İngiltere
Tür: Singer/Songwriter, Alternative Rock, Art Pop
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Into My Arms"