30 Eylül 2016 Cuma

Issız Ada Radyosu Arşivi (Eylül 2016)

Healer Twins - Healer Twins
Yıl: 2016 Dubai
Tür: Dream Pop, Trip Hop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Wherever You Go"
Fallujah - Dreamless
Yıl: 2016 ABD
Tür: Technical Death Metal, Progressive Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Wind for Wings"
Depeche Mode - Ultra
Yıl: 1997 İngiltere
Tür: Synthpop, Electronic
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "It's No Good"
 
Midhaven - Spellbound
Yıl: 2013 Hindistan
Tür: Progressive Metal
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Death Row (feat. Jordan Veigas)
 
Yello - Toy
Yıl: 2016 İsviçre
Tür: Synthpop, Electropop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Blue Biscuit"
 
Ors - Ors
Yıl: 2016 Fransa
Tür: Heavy Psych, Stoner Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Wildfire"
 
Hootie & The Blowfish - Cracked Rear View
Yıl: 1994 ABD
Tür: Pop Rock, Country Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "I Only Wanna Be With You"
 
Sing Street OST
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Pop, Pop Rock, New Wave
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: Sing Street - Drive It Like You Stole It"
Enya - The Memory of Trees
Yıl: 1995 İrlanda
Tür: Celtic New Age
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Anywhere Is"
 
Aaron Neville - Apache
Yıl: 2016 ABD
Tür: Pop Rock, Soul
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Be Your Man"
Casette Club - Ten
Yıl: 2016 İngiltere
Tür: Synthpop, Synthwave
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Flash"
Sky High - Stone & Gravel
Yıl: 2015 İsveç
Tür: Hard Blues Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Pretty Young Women (And Dirty Old Men)" (feat. Jon Paris)
Dolapdere Big Gang - Local Strangers
Yıl: 2006 Türkiye
Tür: Oriental Pop, Cover
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Smoke on the Water"
 
Tom Jones - Greatest Hits
Yıl: 2003 İngiltere
Tür: Pop Soul, Pop Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Delilah"
 
El Perro del Mar - Kokoro
Yıl: 2016 İsveç
Tür: Indie Pop, Art Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "KoKoro"
 
Sully Erna - Hometown Life
Yıl: 2016 ABD
Tür: Alternative Rock, Folk Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Your Own Drum"
Belinda Carlisle - Runaway Horses
Yıl: 1989 ABD
Tür: Pop Rock, Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "La Luna"
Devon Allman - Ride or Die
Yıl: 2016 ABD
Tür: Blues Rock, Hard Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Say Your Prayers"
Bon Iver - For Emma, Forever Ago
Yıl: 2007 ABD
Tür: Singer/Songwriter, Indie Folk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "re: stacks"
The Crystal Method - Vegas
Yıl: 1997 ABD
Tür: Big Beat, Breakbeat
"F" Rate: 10/10
I.A.R. tavsiyesi: "Keep Hope Alive"

27 Eylül 2016 Salı

The Whispertown 2000 - Swim


Orijinal adı Wagtown 2000 olan The Whispertown 2000, aslında vokalist, gitarist, besteci ve eski çocuk oyunculardan biri olarak Frasier, Will & Grace, ER, Star Trek: The Next Generation gibi pek çok dizide, bir de American Pie 2’de gözükmüşlüğü olan Morgan Nagler’in solo projesi olarak başlayıp, kontrolden çıkarak 4 kişilik bir bir indie müzik neferine dönüşmüş. 2004 yılında gerçekleşen bu birliktelik herkesi memnun etmiş. Nagler’in aynı zamanda Rilo Kiley üyesi olan arkadaşı Blake Sennett’in de yardımlarıyla grup kendine çevre edinmiş, ufak konserler vermiş, turlara katılmış ve sonunda 2006 yılında ilk albümleri Livin' in a Dream çıkmış. Blake Sennett ile birlikte yine Rilo Kiley’in tatlı sesi Jenny Lewis’in de katkıda bulunduğu bu albüm, aynı yıl içinde en iyi debutlardan biri olarak çeşitli platformlarda anılmış. Livin' in a Dream’i henüz dinleme şansına sahip olamadım. Zaten bu kısa özgeçmişi, iki yıl aradan sonra ses verdikleri yeni albüm Swim sonrası yazmak, iki albümü ve aralarındaki olgunlaşma derecelerini karşılaştırmak amaçlı değil.

Kimi zaman akustik, kimi zaman elektrik takılan sakin bir gitar, işini bilen bir bas ve güzel Morgan Nagler’in sıcaktan mayışmış, alkolden mutluluk ödünç almış gibi ileri/geri vokalleriyle çaldıkları şarkılar folk, akustik blues ve country karışımından yaz sıcağına serinlik verme eğilimindeler. Belli bir uyuşukluğa sebebiyet verme eğiliminde de olabiliyorlar bazen. Üstelik keşfedilecek bir ışığı olmayan, yani içinde pek fazla derinlik olmayan bir uyuşma hali bu. Gerçi No Dope ruhundaki şarkılar, o uyuşukluğun pozitif/negatif yönlerini adamına göre farklı algılatabilme durumundadırlar. Neyseki albümün geneline hakim bir duygu değil. Hareketlendikleri nadir anlarda gayet keyifliler. El çırpıyor, tef vuruyor, mızıka çalıyorlar. Erase The Lines’de olduğu gibi mülayim bir folk şarkısı olarak başlayıp, sonunda zıvanadan çıkabiliyorlar, Ebb and Flow’da olduğu gibi de ağızlara bir parmak psychedelic çalabiliyorlar. Yine de diğerlerinin yanında açık ara favorim olan Lock and Key ile birlikte Nagler’in büyülü vokalleriyle olgun bir piyano baladı olan Atlantis, mid-tempo bir bar şarkısı karakterindeki Old Times, aynı karakterlere sahip olması yanında biraz daha tempo ve tutku içeren Done With Love, ikinci albüm Swim’in bana göre kayda değer anlarını oluşturmakta.

1. 103
2. Done With Love
3. Pushing Oars
4. No Dope
5. Old Times
6. Erase The Lines
7. Atlantis
8. Lock and Key
9. From the Start/Jamboree
10. Ebb and Flow
11. Mountain

18 Eylül 2016 Pazar

Sinnergod - Sinnergod


Gothic Metal öyle bayıldığım bir müzik sayılmaz. Yılda bir defa sevdiğim bir albüm ya çıkar, ya çıkmaz. Bu yıl ne hikmetse bir tane çıktı. O da beş kişilik İngiliz grup Sinnergod'ın kendi adını taşıyan ikinci albümü oldu. Bu türün en olmazsa olmazı, haliyle gotik bir atmosfer yaratmaktır ki, dinlediğim çoğu albümde çok suni yöntemler kullanılmıştır bu uğurda. Sinnergod'ın bana göre en önemli özelliği, sırf gotik takılacağım diye bu suniliğe prim vermektense, o gotik bileşenleri power ve alternative metal ile güçlendirir öyle çalar söylerim demiş olması. Bu üçü birarada formül, Sinnergod'ı onlarca muadilinden çok bariz biçimde ayırmıyor belki. Ama şarkılarda hissedilen epik ve gotik doku, iyi yazılmış olmalarının da verdiği güçle samimi ve sinematik duruyor. Evet ilk başta şarkıları birbirinden ayırt etmek zor olabiliyor. Zaten kısa süre sonra onlar kendilerini diğerlerinden ayıracak birşeyler buluyorlar. Bu farklılıkları bulabilmek açısından emek isteyen albümlerden biri diyebiliriz onun için.

Hani ben fark mark bulmak istemem, dinler geçerim, beğenirsem alır, beğenmezsem basar giderim diyenlerdenseniz, karşınızda ne şekilde bir albüm bulursunuz bilemem. Ancak açılıştaki yarısı enfes bir post-rock, diğer yarısı da yoğun bir hard / heavy / power metal olan Dead Of Night ile başlayıp, The Endless, The Watched, Supernatural, Joshua's Day, Johnny Sits Perfectly Still, Burn diye süregiden şahsi favorilerimin ortak özelliği, her birinin kendi kalıplarında birer kompozisyon gibi özenle yazılıp vücuda getirilmiş olması. Sertliği gotik sınırlar içinde tutup, profesyonel keyboard dokunuşlarıyla besleyen, bu sayede adeta o sertliği ehlileştiren bir müzik ortaya koyan Sinnergod, 2013 tarihli ilk albüm Seven Deadly Sinphonies'ten daha güçlü bir albümle geri dönmüş diyebiliyorsunuz böylece. Solist Mark Hampson'ın hep aynı tonda ilerleyen sesi kimi zaman kulağa fazla maço gelebilir, albüm uzun ve yorucu görünebilir, hatta bir süre sonra kekremsi tat bırakabilir (burada açılan parantezde bu tip durumlarda şarkıların peşpeşe değil de, dinlene dinlene dinlenmesi tavsiye olunur), single olarak seçilen The Endless ve Burn gibi iyi şarkılara berbat videolar çekilmiş olabilir. Fakat içinde gotik iddiası barındıran bir albüm şayet Sinnergod gibi o atmosferi yaratmayı becerebilmişse bunların fazla bir önemi kalmıyor.

1. Dead of Night
2. Burn
3. The Endless
4. I Never Had a Gun
5. 1000 Sins
6. The Watched
7. Joshua's Day
8. Supernatural
9. We've Been Expecting You
10. Johnny Sits Perfectly Still
11. We Don't Have Anything
12. XII

7 Eylül 2016 Çarşamba

La Bamba (OST)


Luiz Valdez'in yazıp yönettiği, başrollerinde Lou Diamond Phillips, Esai Morales, Rosanna DeSoto, Elizabeth Peña, Danielle von Zerneck ve Joe Pantoliano gibi oyuncuların rol aldığı La Bamba, 1941-1959 yılları arasında yaşamış latin kökenli Amerikalı rock'n roll şarkıcısı Ritchie Valens'in hayatını ve kariyerini konu alan bir biyografiydi. Valens'in kariyerinin başlangıcından, 1959'da bir konser dönüşü Buddy Holly ve J. P. "The Big Bopper" Richardson'ın da bulunduğu uçağın düşmesi sonucu ölümüne kadar geçen kısa süreyi anlatan film, 80'lerin sevimli olduğu kadar hüzünlü yapımlarından biriydi. Bu elim kazanın olduğu gün, müzik tarihine "Müziğin Öldüğü Gün" olarak geçmişti. Çıktığı 87 senesinde çok tutan, müzikal olarak dönemin haşin new wave, post-punk, synthpop kalabalığına bir süre ara verip rock'n roll fırtınası estiren film, genel olarak zayıf bir sinema işi olsa da, her 80'ler ürününde olduğu gibi yıllar sonra da sevgiyle hatırlanacak, oyunculuk, senaryo, kurgu gibi zayıflıkları yüzlerde tebessüm yaratacak hoşluktaydı. Ama o soundtrack albümü yok mu!

Evet, hem de öyle bir var ki, sadece yarım saatinizi alan, ama bu yarım saati doyurucu bir rock'n roll şölenine çeviren şahane şarkılar geçidi halinde. Haliyle ilk kez kaset formatıyla sahip olduğum albümün A yüzünde, rock and roll, Tex-Mex, country, zydeco, folk, R&B, blues, soul karışımı müzik yapan Los Lobos'un 6 adet Ritchie Valens coverı yer alıyor. Filme de adını veren, Valens'in meşhur ettiği orijinal Meksika folk şarkısı La Bamba, yılların eskitemediği bir yorumla Los Lobos'u tüm dünyaya tanıtmıştı. David Hidalgo'nun coşku ve hüznü ses tellerinde buluşturarak söylediği, ritmik latin temposu ve tüyleri diken diken eden gitar solosuyla La Bamba, yanılmıyorsam Billboard Hot 100 listesinde 1 numara olan ilk İspanyolca şarkıydı. Bunu şarkıyı cilalamak için söylemiyorum ama şimdilerin aksine o yıllarda Billboard listeleri önemli bir kalite kriteriydi. La Bamba'nın kalitesinin böyle bir tescile ihtiyacı da yoktu ayrıca. Şu an olsa, Beyoncé, Beiber, Rihanna üçlüsü arasında şarkının 1 numara olma şansı hiç yok desek yeridir.


La Bamba'nın önderliğinde akmaya başlayan A yüzü, süper bir rock'n roll olan Come On, Let's Go!, twist rüzgarları estiren Ooh! My Head, Muddy Waters karizmasını Los Lobos karizmasıyla buluşturan Framed, romantik slowlar Donna ve We Belong Together ile sürüyor ve bitiyor. Başta Valens'in kendi orijinal sesinden bazı şarkılar albüme konmak istense de bundan vazgeçilmiş ki bence gayet olumlu olmuş. Sebebi belli değil ama bunun yanında The Big Bopper'dan Chantilly Lace ve Santo & Johnny'den Sleep Walk şarkıları da albümden çıkarılmış. B yüzü dört farklı ismin dört şahane şarkısı ile açılıyor. Lonely Teardrops, çok tatlı sesiyle Howard Huntsberry adlı 80'lerin pek bilinmeyen şarkıcılarından birinden dinlediğimiz aynı tatlılıkta bir şarkı. Yine 80'lerde başlayan kariyerini sürdüren Marshall Crenshaw adlı bir başka ismin Buddy Holly bestesi Crying, Waiting, Hoping coverı albümde yer bulmuş. (Bu şarkının The Beatles, Cat Power, Chris Isaak gibi farklı cover versiyonları da mevcut.) Orijinali Eddie Cochran'a ait Summertime Blues (ki bunu coverlayan isimler arasında The Who, The Beach Boys, Jimi Hendrix bulunmakta), albümde cevval rock'n roll müzisyeni Brian Setzer'ın süper yorumuyla adrenalin pompalıyor.

Bu dört şarkı arasında en önemlisi ise, büyük usta Bo Diddley'nin 1956'da piyasaya çıkan Who Do You Love? bestesi. İşin "önemli" saydığım kısmı ise Diddley'nin bu şarkıyı film için daha farklı ve modern biçimde yeniden yorumlaması, bunu yaparken kendisine orkestra desteğini Los Lobos'un vermesi, üstüne üstlük şarkının yapımcılığını bir başka blues efsanesi olan Willie Dixon'ın üstlenmesi. Haddim olmayarak şunu söyleyebilirim ki 87 versiyonu, 56 versiyonundan çok daha iyi olmuş. Hazır haddimi aşmışken şunu da söyleyeyim ki, Los Lobos coverları da Valens'in orijinal şarkılarından çok daha iyi geldi kulağıma. Tabii burada 18 yaşında hayata veda etmiş gencecik bir müzisyenin masum heyecanı ile, bu albüm öncesinde beş albümü bulunan tecrübeli müzisyenler topluluğunu karşılaştırmak gibi saçma bir hamleye başvurmuş oldum gerçi. Fakat Los Lobos'un gencecik yorumları, Valens'in içindeki olgunluğu ortaya çıkarma babında ele alınırsa sonuç yine bu enfes şarkılara çıkıyor. Fıkır fıkır bir latin kulübü atmosferini gözümüzde canlandıran Charlena ve aynı kulübün geceyarısı saatlerini tasvir eden Goodnight My Love adında iki Lobos şarkısıyla sona eren La Bamba Soundtrack, 80'lere dair akıllarda, gönüllerde, kaset bantlarında kalan birçok şeyi her zaman gururla taşıyan albümlerden biri oldu benim için. Taşımaya da hep devam edecek.

1. Los Lobos - La Bamba
2. Los Lobos - Come On, Let's Go!
3. Los Lobos - Ooh! My Head
4. Los Lobos - We Belong Together
5. Los Lobos - Framed
6. Los Lobos - Donna
7. Howard Huntsberry - Lonely Teardrops
8. Marshall Crenshaw - Crying Waiting, Hoping
9. Brian Setzer - Summertime Blues
10. Bo Diddley - Who Do You Love?
11. Los Lobos - Charlena
12. Los Lobos - Goodnight My Love