14 Temmuz 2015 Salı

Wolvespirit - Free


Bit pazarına nur yağmaya devam ediyor. Gerçi bu "bit pazarı" lafı tedavülden kalkalı çok oldu. Zira retro kavramının sadece müzikte değil, kılık kıyafette, yiyecek içecekte, senaryo ve çekimlerde, edebiyat ve şiirde hiçbir zaman demode olmayacağını çoktan anladık. Karşımıza modifiye edilmiş biçimde çıksalar dahi, o eskilikte bize cazip gelen çok fazla şey bulmaya başladık. Nostalji artık dalga geçilecek bir şey değil, cool görünmenin diğer adı haline geldi. Özellikle olayın müzik tarafı, hele de rock müzik tarafı çok heyecan verici. Genellikle Zeppelin, Purple, Sabbath üçgeninden feyz alan, o aldıklarını ziyan etmemek için dönem şartlarına uygun biçimde çalıp kaydetmeye çalışan sürüyle grup ortalıkta dört dönüyor. Üstelik bu "bitler" sadece sound içinde değil, albüm kapaklarında, grupların giyim ve saç stillerinde de fink atıyorlar. Kimisi gayet suni kalırken, Wolvespirit gibileri sanki 70'lerden bir grubu dinliyormuşuz duygusu yaratmayı başarabiliyorlar. Tabii detaylarda onların da 2000 model olduklarını anlamamızı sağlayacak ip uçları, rahatsızlık yaratmadan sezilebiliyor.

Her ne kadar 80, hatta 90 doğumlu müzisyenleri 70'li yılların İspanyol paça dar pantolonlarıyla, bol desenli dar gömlekleriyle, sprey görmemiş uzun düz saçlarıyla görmek bir parça kuru özenti imajı yaratsa da, ortaya konan müzik, yerine göre her türlü şekilciliğin üstünü örtecek dirayette olursa asıl odak noktası şaşırılmıyor. Würzburg, Almanya'dan gelen Wolvespirit'in fotoğraflarını görünce ve müziğini duyunca bunlar aklınıza geliyor. 2010 yılından beri faaliyette olan beş kişilik grubu, 2015 tarihli üçüncü albüm Free ile tanıdım. Free sayesinde geçmişlerine gittiğimde ilk albüm Spirit Metal'i (2011) hiç beğenmememe rağmen, Dreamcatcher'ı (2013) gayet iyi buldum. Ama Free, çıtayı birkaç santim daha yükseltmiş bir albüm bana göre. İlk single Free'yi dinleyen biri albümde ne ile karşılaşacağını az çok tahmin edebilir. Karizmatik kadın solist Donna "Debbie" McCain'in "frontwoman" duruşu sadece bir duruş olmaktan öte, grubu maskülen klişeler zincirinden kurtaran, bu sayede sertliği kadar yumuşaklığını da kabul ettirmekte zorlanmayan lezzetli vintage rock anlarına yol açıyor.


Alman'dan ziyade, Ersen ve Dadaşlar'ın torunları gibi duran Wolvespirit müzisyenleri, Donna McCain'in güçlü sesini taşıyabilen ve en mühim amacı olarak görünen 70'ler hard rock'ının gereklerini yerine getirmede sorun yaşamayan insanlar. Daha önce de yapmışlardı ama 13 şarkılık Free'de çok daha diri şekilde ve kendine bağlama potansiyeli daha yüksek şarkılar yapmışlar bana göre. Tabii "şurası şöyle olabilirdi", burası daha hareketli olmalıydı", "Sometimes ve My Best Friend ikilisi hiç albüme konmasa da olurdu" gibi kafa sesleri duymak normal. Albümün hakkı tam 11 parça. En önemli özelliklerinden biri de, zamanında Mötley Crüe, W.A.S.P., Overkill, Accept, Great White, Stryper, Poison, Alice Cooper, Extreme, Megadeth, Ozzy Osbourne, Dokken, Metallica, White Lion, Skid Row gibi 80'ler hard'n heavy telefon defterinde kimler varsa yapımcı olarak adı geçen ödüllü Alman prodüktör Michael Wegener'in gözetiminde çıkması ki, bu tip teknik yapım ayrıntılarını anlayamasak da, sırf Wegener'in emek sarfetmesi nedeniyle bile Wolvespirit'in kıymetini anlayabiliriz.

Albümde ilk single Free ile birlikte Wild Woman, Time Lord, Let Me Live, Into The Mirror, Mercy ve yine 80'lerden kalma hard rock vokali Mark Slaughter'ın konuk olduğu iki şarkıdan biri olan Shining, daha ilk dinleyişimde beni geç vakitlere kadar takılmaktan zevk alacağım bir hard rock kafeye sokan parçalardı. Grubun klasik ve hard karışımı rock bileşenlerinden oluşan bu şarkılar, abartılı bir sertlikten kaçınan, hatta hammond organ ile yumuşatılıp daha havalı bir hale sokulan besteler. Psychedelic tarafını fazla ön plana çıkarmadan, öyle bir tarafı olduğunu dahi hissettirmeden 70'lerin sıkıcı deneysel fazlalıklarından arınmış, sahne keyfi yaşatan müzikleri en iyi bu albümde kendini göstermekte. Bu albüm de yıllar sonra bit pazarına düşünce onu bulup dinleyecek bir yeniyetmenin ne düşüneceğini çok merak ediyorum. Malum, şimdikiler sanki 40 yıllık 70'ler uzmanı. Ve bu uzmanlık yıllar geçse de hiç kaybolmayıp, türlü yönleriyle nesilden nesile aktarılıyor.

1. Free
2. Shining (feat. Mark Slaughter)
3. Let Me Live
4. Into the Mirror
5. Angelman
6. Moonlight
7. My Best Friend
8. Wild Woman
9. This is Love (feat. Mark Slaughter)
10. Time Lord
11. Spirit in My Soul
12. Sometimes
13. Mercy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder