24 Haziran 2019 Pazartesi

Panic Division - Touch


Şarkıların tümünü yazan, yapımcılığını üstlenen, enstrümanları çalan Colton Holliday'in sözde grubu olan Panic Division, 2012 tarihli üçüncü albümü olan Eternalism ile tanıyıp sevdiğim, o albüm vesilesiyle daha önce methiyeler düzdüğüm bir projeydi. Eternalism kadar olmasa da bir sonraki Aero•Nautical (2015) albümünü de beğenmiştim. Holliday, tam 3 yılını harcadığını söylediği beşinci albümü Touch ile yine çok beğendiğim, hatta şimdiye kadar en beğendiğim Panic Division albümünü çıkarmış bulunmakta. En beğendiğim albüm olmasının nedenlerinden en önemlisi, bir 80'ler ergeni olmam. Önceki albümlerdeki rock unsurlarından kısıp, synth unsurlarını arttırması, bunu yaparken Panic Division soundunu bu yumuşak geçişe adapte edişi hayranlık verici sonuçlar vermiş. Zira 1981 doğumlu Holliday de bir 80'ler çocuğu olarak adeta tüm birikimini Touch'a boca etmiş. En azından kendi vizyonuyla bunu yapmış.

80'lerde piyasaya çıkmış olsa listelerin tozunu atacak bir albüm iken, ta 2019'da çıkıp 80'lere ait gönüllerin tozunu alan Touch, iki buçuk dakikalık bir dream pop diyebileceğim Feather ile büyülü bir açılış yapıyor. Sonlara doğru duyduğumuz, albüm içinde sık sık duyacağımız kadın vokallerin sahibinin adı ise Rachel Holliday ki, Colton kardeşimizin eşi olduğuna dair sezgilerim daha ağır basıyor. Bu güzel girişten sonra Graveyards ile 80'ler partisi başlıyor. Ahenkle dans eden synth dokunuşları, araya serpiştirilen mellow girar melodileri, geri vokaller, insanın gözünde boynuna gitar kesim klavye asmış, güneş gözlüklü, vatkalı bir Colton Holliday canlanmasına sebep oluyor. Ama bu safkan bir 80'ler soundu değil. Nostaljik yönü çok kuvvetli de olsa, modernize edilmiş, ekolu vokallerle daha çağdaş bir vaziyet almış, hatta göremeyeceğimiz 2080'ler modunda hayal ettiğimiz bir lezzet adeta.

Graveyards'ı takip eden Touch ve Wild Nights nedeniyle olaya 80'ler partisi olarak bakmamız boşuna değil. Lakin bu pop duygusu, rock ile sık sık yaşadığı flörtlerle, klasik liste single kavramının ötesinde, kendi kendine takılmayı, istediği yere nakarat koymayı, istediği yeri istediği kadar uzatıp kısa tutmayı yeğleyen özgünlükte seyrediyor. Belki de bunun sonucu olarak, ritmini korusa da ortalarda cazibesini yitiriyor gibi oluyor. Fakat o noktada bile yoğun synth aranjesinin yarattığı kaosu 3 yıllık emeği sayesinde organize etmeyi beceriyor Holliday... Kill The Lights ile hiç kaybetmediği ritmini, girişte yer alan 3 sıkı şarkının yarattığı güçlü atmosferle yineliyor. Albümün en iyilerinden olan Sundown, Rachel yengemizin anime dublajlarını anımsatan belli belirsiz vokalleriyle süslenmiş, synth organizasyonu mükemmel, hızlı bir pop bestesi. Bu güzel albümün finali ise, progressive house çağrışımları yapan, bunun yanında dream pop tavrından ödün de vermeyen, 5 dakikalık enstrümantal Oceans ile yapılıyor. Böylece 2019'un en iyi albümleri listesine bir ekleme daha yapıyor, önümüzdeki sıcak yaz günlerine eşlik edecek bir albüm daha bulmanın mutluluğuna ulaşıyoruz.

1. Feathers
2. Graveyards
3. Touch
4. Wild Nights
5. Still in Motion
6. Mother, Father
7. Sugar High
8. Kill the Lights
9. Sundown
10. Out of My Head
11. Oceans

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder