28 Mart 2011 Pazartesi

Low - C'mon


Yine kimin nesi, nerenin sesi olduğunu bilmeden tek bir albümünü dinleyerek çarpıldığım gruplardan biriyle karşılaştım. Bu grup 1993'te kurulduysa ve ben daha yeni tanışıyorsam artık herşeyleri daha bir tatlı geliyor kulağıma. Çünkü artık oturmuş bir müzik, beni her hamleye daha hazır hale sokuyor psikolojik olarak. Alan Sparhawk (gitar, piyano, vokal) ve Mimi Parker'a (davul, vokal) 2008 yılında Steve Garrington'ın da (bas) katılmasıyla meydana getirilen son Low albümü C'mon, grubun yıllara yaydığı yaklaşık 9 albümlük kariyerlerinin neresinde, nasıl duruyor hiç bilmiyorum. Fakat şu an son albümün içimde biryerlerde durduğu yer çok karanlık. Low'u tanımlamaya en yetkin kelimenin slowcore olması, türe benim gibi yabancı şahısların gözünü korkutabilecek düzeyde olsa da (bu yabancılık, bu türü hiç duymamış olmaktan değil, türün örnekleriyle iyi vakit geçirememiş olmaktan kaynaklıdır bu arada), bir noktadan sonra tecrübenin önüne kimse geçemiyor.

Genellikle bir albümden veya filmden bahsederken aklıma okuduğum pekçok eserden cümleler veya ünlü yazarlardan, şairlerden konu ile doğrudan alâkalı vurucu özlü sözler gelir. Ama çok mecbur kalmadıkça onları kopyala/yapıştır yapmaya gönlüm elvermez. Kendim birşeyler bulduğumda daha bir mutlu olurum. Onlarınki kadar iyi değildir belki ama en azından kolayca sahiplenebilirim. Ne var ki, özellikle albüm veya şarkı formatında birşeyleri (%100 başkalarına ait olmalarına rağmen) çok daha kolay sahiplenebiliyoruz çoğu zaman. Bize bizi anlatıyorlardır ya da bize gördüğümüz bir rüyayı, hayal ettiğimiz bir anı, belki de çok önceden benzerine çok yaklaştığımız istisnai enstantaneleri hatırlatıyorlardır. Low için yapabileceğim en mükemmel alıntı, yine Low'un kendisinden olacaktır. Ama bu hikâyenin içinde biryerlerde ben de varım, bunu hissettim C'mon'u dinlerken.


Lafı hiç dolandırmadan C'mon'u güzelleştiren aktörlere, sanki bir bütünden kopup, yere çarpmadan önce havada süzülen diğer parçalara korku ve hüzünle bakan şarkılara ışınlanalım. Albüm, bence bu yılın en iyi şarkılarından biri olan Try To Sleep ile yola koyuluyor. Yağmurlu bir havada perdeleri çekilmiş bir odadaki müzik kutusundan seslenen, uyumaya çalışmanın uyanamamışlığına tümüyle uyanmış harikulade bir basitlik. Belki de hiçbir zaman "No Surprises" olamayacak, ama ömrü boyunca bir "Try To Sleep" olarak kalacak. Aynı havada, aynı odanın penceresinden yağmura bakmanın adını da Done olarak koymuş Low. Sonra dayanamayıp o yağmura karışmak için şemsiyesiz dışarı çıkmanın, önce yavaş yavaş yürümenin, yavaşça hızlanmanın, sonra da nefes nefese koşmanın, koşarken de sadece et ve kemikten değil, kalpten, hatta sadece ve sadece kalpten ibaret olduğumuzu hatırlamanın müziğini de Nothing But Heart ile sekiz dakikaya sığdırmış.

Bu kadarla kalmayacak, kaldığı yeri unutturacak başka köhne lezzetlere de sahip bir albüm C'mon. Gitar yoğunluğunun en fazla hissedildiği, epik bir goth folk yakıştırması yapılabilecek Witches, kimsenin mutlu olmadığı gizemli bir kış kasabasının jenerik müziği olabilir rahatlıkla. Son derece dingin ve huzurlu bir çakırkeyif bilincin sokak lambaları altında süzülen Nightingale, albümün arınma sürecine çok fazla katkı sağlayan şarkılardan. Bir jukebox'ın 60'lar bölümüne attığınız paranın hakkını sonuna kadar verebilecek kadar lekesiz, tertemiz bir country sakinliğine hakim Something's Turning Over ise, albüme hiç beklenmedik, ama buna rağmen kasvetli ortamdaki camları açıp içeri toprak kokusunu alan bir final yapıyor. Hayat devam ediyor. Biz müzik dinledikçe, film izledikçe, kitap okudukça, öpüştükçe, öldürdükçe de devam edecek. Uyku ile uyanıklık arasında uyumaya çalışmanın müziği de hep kafamızda dönecek.

1. Try To Sleep
2. You See Everything
3. Witches
4. Done
5. Especially Me
6. $20
7. Majesty / Magic
8. Nightingale
9. Nothing But Heart
10. Something's Turning Over

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder