Danimarkalı ikili Sune Rose Wagner ve Sharin Foo'dan oluşan The Raveonettes'un 10. stüdyo albümü Pe'ahi II, uzun süren The Raveonettes hasretimi dindirdi. Neyse abartmayalım. Öyle bir hasret olmadı. Ama gerçekten bu sayfalarda içimi döktüğüm 2012 tarihli Observator albümü öncesi ve sonrası gruptan istediğim verimi alamamış, Observator'ın en iyi The Raveonettes albümü olduğunu bağırmıştım. Pe'ahi II ile de en iyi ikinci albümleri geldi diyebiliyorum. Aslında albüm kapağını ve adını görünce gözüm bir yerden ısırdı. O ısırık küçük bir araştırmaya dönüştü ve 2014 tarihli Pe'ahi'nin devamı olduğu anlaşıldı. 2014'te kaldığı için hafıza tezelemek gerekti tabii. Zamanında 3.5/5 verdiğimi ve bu notu hak ettiğini düşündüğüm Pe'ahi gayet iyi bir albüm. Ama Pe'ahi II, özellikle ikinci dinleyişten sonra 4/5 ettiğini düşündüğüm bir devam. Grubun neden 11 yıl sonra bu albüm üzerinden bir devam tasarladığını tam olarak bilmiyorum, röportaj falan da okumadım. Ancak iki albüm arasındaki müzikal atmosfer sanki peş peşe çıkmış olsalar aradaki zaman farkı hiç de hissedilmeyecekmiş gibi uyumlu ve bütünlüklü.
STRANGE, gözümde nedense gotik bir mezuniyet balosu sahnesi canlandıran olgunlukta ve bunu söylediğim için tuhaf hissettiğim üzere "sevimlilikte" bir shoegaze. Yok, hiç de tuhaf değil aslında. Yürek burkan bir sevimlilik diyelim ona. BLACKEST'ın "industrial" karizmasına hiç direnmeden teslim oldum. Aslında direkt kendisi beni teslim aldı. DISSONANT'ta da benzer durumlar vardı. The Raveonettes'un garaj rock'ı getirdiği bu noktaya Observator'dan sonra yine hayran hayran bakakaldım. KILLER, ilk yarısında ritmik altyapısının üstüne yine dream pop/shoegaze üstyapısı yerleştirerek yaklaşık üç dakika mest ediyor. İkinci yarıda ise enstrümantal bir trip hop'a evrilip tekdüzeleşse de bunaltmıyor. LUCIFER yine ritmik, yine gizemli, yine sonlara doğru tempoyu biraz düşürüp enstrümantal hale gelse de sevimsizleşmeyen bir başka beste. SPEED, ismine uygun hızlı bir düzlemde o hızı radara yakalatmadan shoegaze tutkusunu koruyabilen tatta bir güzellik. Albümün tek iki kelimelik şarkısı olan SUNDAY SCHOOL, puslu bir atmosfer içinde neşeli takılan, şirin gitar riffiyle hem karanlığa, hem aydınlığa çeken bir sounda sahip.
Kapanışa geldiğimizde, zaten albümün ve hatta Pe'ahi konseptinin alameti farikası olan endüstriyel, alternatif, art, saykodelik gibi kelimelerle başlayan pop anlayışının zirvelerinden biri olan ULRIKKE bizi karşılıyor ve uğurluyor. Çok tuttuğu için devamı çekilen, ancak devamı ilkinden daha iyi duran bir film misalı Pe'ahi II bana biraz daha iyi göründü. STRANGE ile açılıp ULRIKKE ile kapanan, tam tersi de olsa meydana getirilen bu kaliteli kozmik garaj ambiyansı sayesinde pek bir şey fark etmeyecek bu konseptin devamı Pe'ahi III olarak birgün önümüze gelir mi? Buyursun gelsin! Aynı isimle gelmese bile zaten The Raveonettes önceki albümleriyle (en çok da Observator ile) bu tarzını korumuş, sadece şarkı yazımında bazı albümlerinde fazla itinalı gözükmemişti. Oturtmaya mı çalıştığı, yoksa deneysel kaçamaklar mı yaptığı tam olarak anlaşılmayan bu endüstriyel pop rüyaları ne kadar sürerse sürsün razıyız. 2024'teki Sing... bu sürece pek yakışmamıştı açıkçası. Artık kendileri de mi bunu farkedip hemen ertesi yıl Pe'ahi II ile geri döndüler, yoksa ilk Pe'ahi'ye almadıkları yedekleri mi oyuna sürdüler bilmiyorum. Böyle yedeklere kapımız her zaman açık.
1. STRANGE
2. BLACKEST
3. DISSONANT
4. KILLER
5. LUCIFER
6. SPEED
7. SUNDAY SCHOOL
8. ULRIKKE