25 Şubat 2011 Cuma

Aya - Baghdad Sky


Aya, Japon rock müziğine verilen J-Rock türü müzik yapan çok sıkı bir kadın rocker. Bu J-Rock dedikleri müzik ise sürprizsiz şekilde bildiğin rock müziğin Japon ırkına mensup kişiler tarafından çalınıp söyleneni. Lâkin Aya, dinlemiş olduğum ikinci albümü Baghdad Sky ile işi birkaç adım ileri götürüp düpedüz "feelgood" bir rock icra ediyor. O da ne denirse, tam olarak ben de bilmiyorum ama şimdiye kadar dinlemiş olduğum J-Rock örneklerine olan tahammül derecem aklıma gelince, Aya'nın bu tür içinden sıyrılış biçimini en iyi özetleyebileceğini düşündüğüm kelimenin "feelgood" olduğuna karar verdim bir an. Şimdi bunun yanında bir de başka bir benzetme daha yapacağım, kafa karışacak. Baghdad Sky, çoğu kez 90'ların grunge tınılarından beslenmiş bir albüm. Grunge ve "feelgood" kelimelerinin yanyana gelme (uzak) ihtimallerini göz önüne alarak, bugüne dek izlediğim en kıytırık animeye bile fon müziği yapmayacağım örneklere sahip J-Rock türünün kulağımı dişleyebilmesi için böyle bir birleşmeye ihtiyacı varmış diye düşünmedim değil.

Japonya'nın bilmem neresinde (aslında Hokkaido diye söylemesi zor bir yere bağlı bir kasabada!) doğup büyüyen, ebeveynlerinin dinlediği eski müziklerle idare ederken çocukluğunda surf rock'ı, lise yıllarında da hard rock ve punk'ı keşfediyor Aya... Kendisine alınan elektrik gitarı, " sen kızlardan oluşan bir grup kur, Sex Pistols coverları falan yap, sonra okulu 15'inde bırak çünkü senin ekmeğin müzikte" şeklinde yanlış anlayınca olan oluyor, Nirvana'nın Nevermind albümü çıkıyor ve Aya bunu duyuyor. Aya, bu albümü duyup da hayatının en güzel albümlerinden biri ilân eden birçok yaşıtından farklı olarak tutkularının üzerine gitmeyi tercih ederek barlarda söylüyor, popüler bir yarışmaya katılıyor, hatta birinci oluyor. Tam ilk albümünü yapacakken, grubunun şarkı yazarı ölüyor. Bunun üzerine profesyonel bir müzisyen olmaktan vazgeçiyor. Ta ki, içindeki şarkı yazarı Aya'yı keşfedene kadar. Bir de bakıyor ki, yazdıkça, çaldıkça, söyledikçe kendini geliştirip 30 kadar prodüksyona hazır şarkı yazmış olduğunu farkediyor.


Bunu farkeden sadece Aya'nın kendisi olmuyor. Demo kayıtlarını bir şekilde duyan, Soundgarden ve Foo Fighters ile de çalışmış Amerikalı yapımcı Adam Kasper hemen Aya'yı kapıyor. Böylece Aya, Aralık 2000'de üç single kaydetmek üzere, grunge'ın efsane dört atlısı Pearl Jam, Soundgarden, Alice in Chains ve Nirvana'nın da ayak bastığı Studio X'e giriyor. Adam Kasper denen insan evladı bununla yetinmiyor, Aya için kurduğu gruba davulda Matt Cameron'ı (eski Soundgarden, şimdiki Pearl Jam davulcusu), gitarist Kim Thayil'i (Soundgarden), gitarist John McBain'i (Monster Magnet), ve keyboardist Glenn Slater'i (Walkabouts) yerleştiriyor. Tıfıl bir Japon kız için rüya gibi, bizim için rüyadan da öte birşey elbet. Bu kez tam bir albüm için 2001 Haziran'ında tekrar Seattle'a döndüğünde bu isimlere hayranı olduğu Nirvana basçısı Krist Novoselic'in de dahil olduğunu görünce normal şartlar altında ruhunu teslim etmesi gerekirdi. Ama bu gazla yaklaşık bir sene sonra ilk albümü A Flower In The Battlefield'ı çıkarmayı başarıyor Aya.

Devamında ise popüler rock festivallerinde övgü alan performanslar, tur kapsamında aldığı türlü konser davetleri, özellikle ülkesi Japonya'da kapalı gişe giden konserlerle kariyerini cilâlıyor. 2003'te arka arkaya çıkardığı Forbidden Song ve Aya Bitch Project adlı iki EP ile grunge efsanelerinin kanatları altından çıkıp daha mütevazi bir grupla yoluna devam ediyor. Takvimler Haziran 2004'ü gösterdiğinde ise konumuz olan ikinci albüm Baghdad Sky piyasaya çıkıyor. A Flower In The Battlefield'a henüz ulaşamamış olmak, Baghdad Sky'a burun kıvırmayı gerektirmiyor tabiî. Normale göre biraz uzun sayılabilecek süresiyle bir nevi progressive grunge olarak uydurulabilecek Blue Butterfly, Nirvana etkilerinin fazlaca hissedilebileceği Nobody, rap vokalsiz bir Rage Against The Machine'e öpücükler yollayan 1999 ve yumuşak bir pop rock salınışı şeklindeki Rojou no Kage ile birbirinden farklı dört şarkıyı arka arkaya koyan giriş, tüm etkilenimlerine rağmen ciddi bir rocker dinlediğimizin farkına vardırıyor.

Aya'nın rock yelpazesinde grunge tabanlı bu izlerin yanında pop rock'tan punk'a şimdiye dek üzerinden geçtiği ne varsa duymak mümkün. Şu albümü 90'larda dinlemiş olsaydım, muhtemelen Rosa Bianca patlıcanı gibi morarır, onsuz bir gün bile geçirmek istemezdim. Ne var ki fırtına dineli çok oldu. Aya sahiden çok iyi bir müzisyen ama bir Alex değil neticede! Bunu şimdi söylemek de zamanın herşeye olduğu gibi müziğe ve beğenilere oynadığı bir oyun. Ne yazık ki Aya'nın 2004'ten beri sesi soluğu çıkmıyor. Belki birgün 90'lara bu kadar saplanıp kalmamış yeni bir albümle içimize üçü birarada olur.

1. Blue Butterfly
2. Nobody
3. 1999
4. Rojou no Kage
5. We.
6. Miss Rock & Roll
7. Ame ni Utaeba
8. Betty
9. Dead End
10. Baghdad Sky

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder