1967 Torino/İtalya doğumlu Fransız (aynen öyle), eski model, eski first lady, 2002'den beri de şarkıcı
Carla Bruni, hayatını yazsan bir burjuva romanı olacak fırtınalı yaşamına şu sıralar sessiz sakin devam etmekte. 2008'den beri evli olduğu eski Fransa Cumhurbaşkanı
Nicolas Sarkozy ve eski erkek arkadaşı
Raphaël Enthoven'dan olan oğlu
Aurélien ile sürdürdüğü bu yaşamı, ara ara çıkardığı albümlerle renklendirmeye çalışıyor
Bruni. Onun magazinel yönünden ziyade, müzikal özellikleriyle ilgilenen biri olarak çıkardığı dört albümü de dinlemişliğim vardır. Müzikle olan alakası, hızlı modellik zamanlarında
Mick Jagger ve
Eric Clapton ile yaşadığı gönül ilişkilerinden kalma değil. (Yılların top modeli olunca magazinden kopmak da zor oluyor tabii.) Annesi
Marisa Borini bir konser piyanisti, üvey babası
Alberto Bruni Tedeschi ise bir klasik müzik bestecisi ve icracısı. Modellik yıllarının ardından şarkı sözü yazmadaki yeteneğini fark edince müziğe yönelen
Bruni, 2002 yılında ünlü Fransız müzisyen
Louis Bertignac prodüktörlüğünde debut albümü
Quelqu'un m'a dit'i çıkarıyor. Bunu
No Promises (2007),
Comme si de rien n'était (2008) ve
Little French Songs (2013) izliyor. Hepsi aynı çizgide dingin, duru, elit albümler. Zaten benim için gelmiş geçmiş en iyi şarkılar arasında yer alan
Quelqu'un m'a dit haricinde hiçbir
Carla Bruni şarkısının adını bilmem. Ama onu dinlemek hep keyif verir.
Bu keyfin en önemli sebebi ise,
Bruni'nin şarkılara karakter katan olağanüstü güzel sesi elbette. Buğulu, içten içe tutkulu, huzurlu biçimde yorgun, yer yer fısıltılı, her daim hüzünlü bu ses, dile getirdiği her şarkıyı seviyesi ne olursa olsun yükseltebilecek yapıda alaylı bir saflık, devasa bir sadelik taşıyor. İşte şimdi bu sesi
French Touch adlı yeni albümünde duyma fırsatı yakalıyoruz. Her
Carla Bruni albümü gibi birdenbire karşıma çıkmasının yarattığı sürpriz bir yana, tamamı coverlardan oluşan bir albüm olması keyfimi katlıyor. Çünkü bu billur gibi sesi
Enjoy The Silence,
Highway To Hell,
Perfect Day,
Miss You,
Moon River gibi şarkıları söylerken duymak acayip zevkli. Üstelik yapımcısı da 16 Grammy ödüllü efsane isim
David Foster olunca, müzikal kalite de kulağa olan hitabeti güçlendiriyor.
Carla Bruni'nin eşsiz
Depeche Mode klasiği
Enjoy The Silence buluşmasıyla açılan
French Touch, bu şarkıyı coverlamış onlarca kişi ve kuruma adeta cover dersi veriyor. Keza
Jimmy Jazz ve
Highway To Hell gibi hırçın rock kaplanlarını birer pop caz kedisine çeviren o zarif yorumlar insanı hoş bir gülümsemeye gark ediyor. Eski sevgili
Mick Jagger'ın sözlerini yıllar sonra
Miss You şarkısında yeniden yorumlamasını neye yormalı veya yormalı mı bilemiyorum ama 70'ler pop müziği ile latin ezgilerinin sarmaş dolaş olduğu bu yorum kesinlikle albümün parlak anlarından sadece birini oluşturuyor.
70'ler pop müziğinin kilometre taşlarından
ABBA'nın
The Winner Takes It All'unu ise şanson geleneğine yaslayıp, siyah beyaz bir filmin fonuna yerleştiren
Bruni, country klasikleri arasında yer alan
Stand By Your Man'i özüne çok fazla ters düşmeyen bir ustalıkla yeniden hatırlatıyor. Bir başka country emektarı
Willie Nelson bestesi olan
Crazy'yi yorumlarken ise bizzat
Nelson'un kendi sesinden ve gitarından destek alıyor. Artık kaç kişinin ve grubun yorumladığını sayamadığımız
Perfect Day'i bir de
Carla Bruni'den dinlemek istediğimizde önce tipik bir şanson gibi başlayan, sonra o benzersiz nakaratında yükselerek kadınsı gücünü ortaya koyan şık bir yorumla karşılaşıyoruz. Kapanış ise 1961 tarihli
Breakfast at Tiffany's film müzikleri arasında yer alan
Henry Mancini bestesi
Moon River ile yapılmış ki, filmde
Audrey Hepburn'ün söylediği şarkıyı
Bruni'nin sesinden dinlerken, gece Paris manzaralı küçük bir yangın merdiveninden şehre dolan hüznün her zerresi hissediliyor. Beş yaşından beri Fransız olan bir kadının İngilizce şarkılardaki bazı aksan farklılıkları kulakları tırmalamıyor, sanki okşuyor. Konsept, İngilizce şarkılara bir Fransız dokunuşu olunca bir şanson coverı duyamıyoruz. Ama keşke
Bruni 12. şarkı olarak bir tane Fransız şarkısına da o dokunuşu yapsaymış demeden edemiyorum. Zira Fransızca ona ayrı yakışıyor. Umarım bu dokunuşlar son olmaz ve devamı gelir. Hatta bundan sonraki müzik kariyerini sadece coverlara ayırsa bile razıyım. Çünkü daha
Carla Bruni'den tekrar duymak istediğim o kadar çok şarkı var ki...
1. Enjoy the Silence (
Depeche Mode)
2. Jimmy Jazz (
The Clash)
3. Love Letters (
Sinéad O'Connor)
4. Miss You (
The Rolling Stones)
5. The Winner Takes It All (
ABBA)
6. Crazy (
Willie Nelson)
7. Highway to Hell (
AC/DC)
8. Perfect Day (
Lou Reed)
9. Stand by Your Man (
Tammy Wynette)
10. Please Don't Kiss Me (
Anita Ellis)
11. Moon River (
Henry Mancini)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder