27 Mayıs 2018 Pazar

Spiders - Killer Machine


İsveçli dörtlü Spiders'ın 2014'ün en iyi rock albümlerinden biri olan Shake Electric albümleri sayesinde İsveç'teki hard rock kalitesinden, eskiye olan sadakatlerinin günümüze olumlu yansımalarından söz etmiştim. Shake Electric ile o dönem epey vakit geçirmiştim. Araya bir dünya albüm girince görüşmelerim seyrekleşti, sonra bitti. Dinlemeyeli 1 seneden fazla olmuştur. Bir dünya albüm sonrası yeni albümleri çıkacak mı, ne zaman çıkacak diye bile düşünmeye fırsat olmadı. Ama bir gün üzerinde Spiders yazan Killer Machine adlı albümü görünce eski dostlarımı görmüş kadar sevindim. Sapına kadar güven veren Shake Electric'in üzerinden 4 yıl geçmiş olması neticesinde Killer Machine'in de çok iyi olduğuna emin gibiydim. Çünkü o albümdeki oturmuşluk, uyum, tutku ve köklere bağlılık, yeni albümden beklentilerimi sabitlemişti. Nitekim sanki Shake Electric'ten bir yıl sonra çıkmış gibi kaldıkları yerden Killer Machine ile devam ettiklerini görmek çok güzel. Herşey yerli yerinde, neredeyse en ufak bir değişiklik yok. Sadece kendi kalitelerinin başka bir versiyonu ile geri dönmüş durumdalar. Konu Spiders olunca, bu değişiksizliğe en ufak bir itirazım olmaz, olamaz.

Aralarında tam rock radyolarına marş olası Dead or Alive'ın da yer aldığı ilk dört şarkı yağ gibi akıp giderken, ilk dinleyişin verdiği tam yerleşmemiş çiğliği (ki çok severim) hissedince zaten albümü seveceğime dair içimde en ufak bir şüphe olmamasıyla gurur duydum. Fakat önce özellikle nakaratıyla bir ABBA şarkısının coverlanmış hali gibi duran Like A Wild Child, sonra da albümün tam orta yerine bırakılmış bir bomba gibi Higher Spirits, yerleşmemişlik, çiğlik falan dinlemeden direk olmuş halleriyle daha ilk dinleyişte kalbimi çaldı. Higher Spirits, yine nakaratının verdiği coşkunun birkaç saniyede 70'lere, 80'lere uzanışına hayran bıraktıran bir şarkı olarak her seferinde ayaklarımı yerden kesiyor. Zaten Spiders'ın en sevdiğim özelliklerinden biri, hard rock genlerinin tartışılmaz üstünlüğü kadar, o genlerin içinde güçlü bir pop duygusu da taşıyor olmaları. Bu duyguyu 70'ler hard rock türüne, hatta 70'ler etkisinde kalmış 80'ler nostaljisine dayayabilmek, bunların hepsini 2018'de yapmak ancak birinci ligde mücadele eden rock gruplarında görülen bir durum. Spiders zaten Shake Electric ile o lige çıkmaya hak kazanmıştı, Killer Machine ile bunu ne kadar hak ettiğini tescilliyor.

Like A Wild Child ve Higher Spirits'e geldiğimizde, "tamam, albüm olmuş, burada bitse bile olur" dedikten sonra geriye 5 şarkı daha kaldığını görmek ne güzel bir duygudur. Buraya kadar türlü hard rock numarasıyla mest eden Spiders, gaza gelmiş Whitesnake şarkılarını anımsatan Swan Song ve inceden Fleetwood Mac ruhu taşıyan So Easy ile durmak bilmiyor. Ta ki, 80'lerin "Hard'n Heavy Ballads" albümlerinden birine koyulsa garipsenmeyecek Don't Need You molasına kadar. 5:23 ile albümün en uzunu olması, 80'ler olması, balad olması vs. yanıltmasın, o da albümün genel karakterine uygun biçimde yağ gibi akıyor bana göre. Kapanışı yapan Heartbreak, albümün ve kapanış itibariyle grubun karizmasına cuk oturan, nakaratıyla, mızıkasıyla, hard pop rock duruşuyla, son iki dakikasında enstrümantal başka bir şarkıya dönüşen özgürlüğüyle son darbeyi indirip gidiyor. Albümün ilk dönüşü bitince ikinci tura başlamıyorum. Çünkü ilk seferin demlenmesi gerekiyor, çok iyi bulduklarımı özlemek istiyorum. Nakaratları, ritimleri, soloları, Ann-Sofie Hoyles'un vokal iniş çıkışlarını hayal meyal hatırlamak çok hoşuma gidiyor. İkinci dinleyişte hatırlayışlarım, taşların yavaş yavaş yerine oturması da öyle. Üçüncü artık bambaşka birşeye dönüşüyor. Belki 4 yıl sonra yine görüşürüz. Ama o zamana dek Killer Machine ile daha çok şey yaşayacağız.

1. Shock and Awe
2. Dead or Alive
3. Burning For You
4. Killer Machine
5. Like a Wild Child
6. Higher Spirits
7. Swan Song
8. So Easy
9. Don't Need You
10. Take What You Want
11. Heartbreak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder