28 Temmuz 2023 Cuma

Kingdom Come - In Your Face

 
Artık o kadar kötü albümler çıkmaya başladı ki oturup ağız tadıyla yeni bir şeylerden bahsetmek yalan oldu bu aralar. Böyle olunca kulak sağlığımızı da düşünmek icap ediyor. Çare her zaman olduğu gibi eskilerde. Dijitalleşme öncesinde bilgisayarsız, internetsiz dönemin yıldızı kasetlerde bulduğumuz mutluluğa artık kasetlerin kendisiyle olmasa da bilgisayarlı, internetli dönemde ulaşıyoruz. Kötü albümlerden ve şarkılardan kaçarken sığınağımız 80'lerin, 90'ların şahane albümleri oluyor. İşte öyle günlerden birinde sığınak ararken karşıma çıkan Alman grup Kingdom Come'ın kendi adını taşıyan 1988 tarihli ilk albümüne bilmem kaçıncı kez düştüm. Bu hard rock başyapıtından 2010 yılında etraflıca söz etmiştim. O yazının son paragrafında ikinci albüm In Your Face'in bu ilk albüme en çok yaklaşanı olduğunu söylemiştim. İlk albümü yine aynı keyifle dinledikten sonra grubun tadına doyamayıp In Your Face'e uzandım. İlk albümden hemen bir yıl sonra çıkması, daha ilk albümün onyıllar sürecek etkisi bitmediğinden önce tuhaf gelmişti. Belki biraz da bunun yüzünden, ama en çok da ilk albümün koyduğu çıta yüzünden değeri uzun süre bilinmedi. In Your Face'e borçlu hissettiğimden kendi adıma bu değeri bir nebze vermek isterim.

80'lerin sonu Kingdom Come kariyerinin başı oldu. 88 ve 89 albümleri o kadar güçlü, köklerine bağlı, aynı zamanda yenilikçiydi ki, benim için hala taptazedir. Yine de Kingdom Come 88'in tahtına hiçbir Kingdom Come albümünün oturamayacağını tekrarlayarak onun bir yaş küçüğü olan In Your Face'e geçelim. Sound olarak davul tonu dışında pek bir değişiklik yok aslında. Who Do You Love, Perfect 'O', The Wind, Gotta Go (Can't Wage A War) dörtlüsü o taptaze Kingdom Come karakteristiğine sahip şarkılar. Bu karakteristiğin içinde harikulade riffler, tutkulu nakaratlar, Led Zeppelin mirası hard/blues rock kıvraklığı ve yine buna bağlı olarak Lenny Wolf'un erken Robert Plant ilhamlı enfes vokali var. Zaten grubun tek cümlelik özeti de bu. Yukarıda saydığım muhteşem dörtlünün bir lig altında mücadele veren Highway 6, Mean Dirty Joe, Do You Like It ve sağlam bir blues rock olan Just Like A Wild Rose da albümün kalitesine katkı sağlayan besteler. İşte bence Kingdom Come 88'de bu lig olayı yoktu. Tüm şarkılar üst ve eşit bir düzeyden ses veriyordu. Canımı en çok sıkan da albümün Stargazer gibi sıradan bir şarkıyla kapanış yapmasıydı. 

Yine de bu iki olağanüstü albümden sonra gelen tam 11 albümden aklımda kalan tek şey, yalan olmasın sadece Both Of Us adlı nefis şarkı. Bu 11 albümü kesinlikle hatırlamıyorum. Hatta bazılarını dinlediğimden bile emin değilim. Artık Wolf'un şarkı yazarlığındaki gerileme mi, yoksa daha fantastik bir ifadeyle ilham perilerinin terk eylemesinden mi bilinmez, dinlediğim halde beni çarpmamış olmalarından ötürü bu 1 değil, 5 değil, 10 değil, 11 albümden aklımda bir şarkı dışında bir şey kalmamış olması hiç normal değil. Fırsat bulursam dönerim diyeceğim ama ilk iki albümlerinde olmayıp da onlarda olan bir şeylerin varlığına pek ihtimal vermiyorum. Atla deve değil aradığım. İyi şarkılar olsun yeter. Efsanevi ilk albümün görkeminden sonra gelen In Your Face'in bende hep hüzünlü bir havası olmuştur. Üstelik What Love Can Be ve Loving You gibi iki öldürücü balada benzer bir şarkıya sahip olmamasına rağmen. O hüzün, sound kaynaklı bir hüzünden ziyade, belki de Kingdom Come'ın uzun kariyerine benim gözümde daha ikinci albümden erken veda edişinin hüznüdür. "Erken veda" tamlamasının kendisi zaten yeterince hüzünlü değil mi?

1. Do You Like It
2. Who Do You Love
3. The Wind
4. Gotta Go (Can't Wage a War)
5. Highway 6
6. Perfect 'O'
7. Just Like a Wild Rose
8. Overrated
9. Mean Dirty Joe
10. Stargazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder