11 Eylül 2021 Cumartesi

Ouzo Bazooka - Dalya

 
Tel Aviv'den çıkan en güzel şey olan Ouzo Bazooka, hiç çaktırmadan albüm yapmış ve adını da Dalya koymuş. Uri Brauner Kinrot ve saz arkadaşları hakkında artık daha ne söyleyebilirim derken her yaptıkları albümden sonra yine kendimi bir şeyler yazarken buluyorum. Yazacaklarım öyle yeni şeyler içermiyor. Zaten Ouzo Bazooka (2014) ve Transporter (2019) albümleri çıktığında yine gaza gelip ağzıma geleni söylemiştim. Ouzo Bazooka müziğini ne kadar sevdiğimi göstermenin basit bir şekli sadece. Tek kişilik bir karşılama yapıyorum kendimce. Hani bir cümle bile yazsam içim rahat edecek. Psychedelic kapaklarıyla birdenbire karşıma çıkan her Ouzo Bazooka albümüne saniyesinde atlayıp hepsinden büyük keyif aldım. Dalya için de aynısı oldu. Ama albümde sadece 6 şarkı görünce önce EP sandım ki, 2018 tarihli 5 şarkılık Songs From 1001 Nights EP'sinden pek memnun olmadığım için biraz endişeye sürüklendim açıkçası. En kısası 5 dakika olan 34 dakikalık Dalya, belki en iyi Ouzo Bazooka albümü değil. Ama onlardan ne bekliyorsam bulduğum bir albüm.

Açılışa koydukları ve albümden takriben 1-2 hafta önce dinleme fırsatı bulduğum Monsters, elektro saz aromalı gitarın hipnotize edici döngüsel melodisiyle "mind blowing" kabilinden saykodelik bir canavar adeta. Gitarın o tonu ve çıkardığı ezgiler, grubun müziğini Ortadoğu aşinalığıyla birlikte bize çok yaklaştırıyor. Bunu albümün tamamı, hatta Ouzo Bazooka müziği için de söylüyoruz. Uri Brauner Kinrot'un Selda Bağcan ve Erkin Koray hayranlığı, Ouzo Bazooka ismini duyan hemen herkesin bildiği bir şey. Yine bu Bağcan / Koray hayranlığını çok iyi dönüştüren, özellikle 2017 tarihli Flying Microtonal Banana albümünde olağanüstü işler çeviren Avustralyalı grup King Gizzard and The Lizard Wizard'a da buradan selam gönderelim. Anadolu Rock o kadar özgün, organik, orijinal, benzersiz bir türdü ki, Ouzo Bazooka gibi Ortadoğu menşeili bir grubun genlerindeki yatkınlık neyse de, Avustralyalı bir grubun bu türü etüt edişindeki başarı yabana atılır gibi değil. Anadolu rock kavramını canlı tutmaya yeltenenlerin ve bunu büyük oranda başaranların Anadolu dışından olmaları da ayrıca düşündürücü diyerek mesaj verelim. Selam göndermeler, mesaj vermeler, bunlar hep dış güçlerin müziğimize olan bu tip saldırılarından kaynaklı endişeler.

Fazla boş yapmayıp Dalya'ya dönersek, Monsters ile birlikte en beğendiğim şarkılardan olan It's A Menace'ın harikulade Anadolu Rock karakterleri, sırıtmayan İngilizce liriklerle ve yer yer elektrik dokunuşlarla kendi şeklini şemalini ortaya koyuyor. Albüm geneli bu şekle sonuna kadar sahip çıkıyor. Peş peşe gelen iki enstrümantal parça Alhagamal ve Kruv, içlerinde sanki başka parçalar taşıyormuşçasına boyutlu ve güçlüler. Vokal olsa veya olmasa ne fark ederdi diye düşündüren bu şarkılar, her iki durumda da iyi olabileceklerini hissettiriyorlar. Belki vokalli şarkılar daha belli rotalar çiziyor olabilir. Ama çok iyi bir kapanış yapan Nine da dahil tüm vokalli şarkılar bu albümde kendi rotalarını öyle iyi çiziyorlar ki, nereye gittiklerinden ziyade nasıl gittikleri üzerine çalıp söylüyorlar sanki. Neden sadece 6 şarkı diye duyduğum üzüntü, şarkıların yarattığı geniş alanların saykodelik, kozmik ve progressive hissiyatlarla doldurulduğunu görünce yerini tatlı bir doygunluğa bıraktı. Dalya'nın 12 şarkılık bir albüm olduğunu düşününce uykularım kaçıyor. Ama elimizdeki şu 6 şarkılık albüm bile görevini yerine getirdikten sonra dinleyicisine rahat bir uyku çektirme konforuna sahip.

1. Monsters
2. Million Years of Light
3. Alhagamal
4. Kuv
5. It's a Menace
6. Nine

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder