28 Ekim 2014 Salı

Beggar's Blues Diary - Desperate Rock 'N' Roll


Yannis Passas (vokal, gitar), Nikos "Chili" Savvidis (bas), Aggelos Tanis (davul) gibi ad ve soyadlardan anlaşılacağı üzere komşu Yunanistan'dan gelen blues / hard rock üçlüsü Beggar's Blues Diary ile üçüncü albümleri Desperate Rock 'N' Roll sayesinde tanıştım. 2008'de kurulan grubun Back To Basics (2011) ve The Truth (2013) albümlerini bir şekilde ıskalamış olmamı sorun etmeden üçüncü sıçrayışlarında yakaladığım bu çekirgelerin Atina'dan çıktıklarını tahmin etmezdim doğrusu. Bizim buralarda blues tabanlı hard ve stoner rock yönünden en ufak bir örnek ve çaba görmemişken burnumuzun dibinde bu kadar güçlü bir müzik duymak sevinç ile kıskançlık arasında salıncak kuran duygulara sebep olabiliyor. (Gerçi birkaç tane örnek görmüştüm ama kusura bakmasınlar, çekilir eziyet değillerdi doğrusu.)

Yine tanışma sonrası hoşlaştığım gruplarda yaşadığım üzere önceki albümlerine döndüğümde grubun güçlü rock tarzını hiç bozmadığını, tam aksine her albümde üzerine birşeyler koyduğunu hissettim. Grubun doğaçlamaya müsait, uyumlu, sert ama yıldırmayan müziği, köklere olan bağlılıklarını iyi analiz ettiklerini gösterir nitelikte. Tabii burada kökler derken rebetiko, entexno, sirtaki gibi algılar oluşmasın. Grubun bugüne kadarki bütün söz ve müziklerini yazan Yannis Passas'ın yer yer Lemmy Kilmister'in ilk zamanlarını hatırlatan vokali de bu kalifiye blues rock'a güç verince Beggar's Blues Diary'ye kayıtsız kalınmıyor. Biz de kaydımızı yaptırıp kendimizi Mart sonunda çıkan üçüncü albüm Desperate Rock 'N' Roll'un akışına geç de olsa bırakıyoruz. Geç oluyor belki ama sözünü ettiğimiz rock türevlerinin buluşmasından alınan keyif, dinleyicisine hiç güçlük çıkarmıyor, rifflerle, köprülerle, sololarla perçinleniyor. Bazen bir piyano, bazen bir saksafon ortaya çıkıp bu sıkı rock notaları arasında kendilerine yer açıyorlar.

Enstrümantal Gotta Mova'nın açılışta hemen motoru çalıştırmasının ardından Lunatic, The Motorchrist, Downtown Train, Desperate Rock 'n' Roll, Renegade Son başta olmak üzere Passas'ın tüm besteleri sıradanlıktan uzak bir rock kardeşliği sergiliyorlar adeta. Araya Jesse James gibi tutkulu bir country rock baladı da koyarak kendi sınırları içindeki yelpazesini ortaya koyan grup, gereksiz hızdan ve bayıltan yavaşlıktan uzak, hızını ve yavaşlığını yerine göre çok iyi ayarlayan ölçülü bir tavırla müziğine serbest hava kanalları açıyor adeta. Yaptığım benzetme çok kişisel. Öyle ki bu hava kanallarına sahip olmayan bazı gruplar ne kadar dirayetli bir müzik ortaya koysalar da bir süre sonra gitar, bas, davul üçlemesinin yoğun taarruzu, kapalı bir yerde duman altı olmuş moduna sokuyor adamı. Tabii şarkıların da iyi yazılmış olmaları gerek ki, "iyi müzik ayrıdır, iyi şarkı ayrıdır" diye düşündürtmesin o aynı adama. Mesela birkaç saat önce dinlediğim Crobot ismindeki Amerikalı stoner rock grubunun taş gibi müziğine rağmen aklımda tek bir şarkısı kalmadı. Tekrar dinlemek isteyecek birşey bulamadım. Tekrar dinlemek isteyecek birşeyler bulabildiğim Beggar's Blues Diary benzeri grupları bu yüzden seviyorum.

1. Gotta Mova
2. Lunatic
3. The Motorchrist
4. These Days
5. Jesse James
6. Renegade Son
7. That Road
8. Lizard
9. Downtown Train
10. Gun in My Hand
11. Desperate Rock 'N' Roll

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder