5 Mayıs 2017 Cuma

The Afghan Whigs - Black Love


1986 Cincinnati doğumlu alternative rock, grunge, indie rock grubu The Afghan Whigs, Mayıs 2017'nin hemen başında 8. albümü In Spades'i dolaşıma soktu. Demon in Profile, The Spell, Arabian Heights gibi klas şarkılar yapmışlar. Her albümlerinde olduğu gibi dinledikçe açılıp saçılacak bir albüm olduğunu hissediyorum. Aslında In Spades hakkında birşeyler söylemek istiyordum. Ama daha iki kez dinlediğim bir albüm yerine, hem onlarla ilk kez tanıştığım, hem de bu 8 albümden en sevdiğim olduğu için 1996 yılına ait 5. albüm Black Love ile ilgili iki lafın belini kırmak istedim. Grunge'ın yeni yeni filizlendiği, sonra patladığı, giderek sönüp nihayete erdiği yıllarda hep müzik yapan grup, 2017'de bile hala capcanlı ve kaliteli olmayı sürdürüyor. Black Love ise, tam da patlama ve yanma dönemine denk gelmiş, artık insanların tekdüze şarkılardan sıkılmaya, aynı tür içinde ufak tefek farklar aramaya başladıklarında ortaya çıkmış bir albümdü.

Black Love, birçok yönüyle 1996 ve civarındaki X Kuşağı'nın duygularındaki farklı bir gönül teline tercüman olmuş albümlerdendi. Bu tel, cayır cayır yanan gitarların, hırçın davul ve bas gitarın hücrelerine sızmış olan soul duygusuydu. Kurucu ve lider konumundaki Greg Dulli, The Afghan Whigs'ten başka Twilight Singers, The Backbeat Band (daha evvel bahsettiğim üzere Backbeat filmi için kurulmuş tek albümlük cover grup), The Gutter Twins gibi yan projelerin, 2005 yılına ait Amber Headlights adlı solo çalışmanın sahibi çalışkan ve üretken bir insan. Bunun yanında gruba bu soul karakterini veren de kendisi. Çeşitli anlarda çatallı, detone, naif, siyah, canhıraş, romantik kimliklere bürünebilen bu ses ve o sesin kendini ifade ettiği stil sahibi rock örgüsü, grubu bu yıllara azar azar taşımayı başardı. Black Love'da yer alan My Enemy, Going To Town, Double Day ve Blame, Etc. gibi şarkıların öncülük / izciliğinde bu rock ve soul birlikteliğinin dinamizmi, sert ve maskülen grunge gruplarının atarlanmalarından farklı bir yerde duruyordu. Onları hep takım elbiseler içinde görürdük mesela.

Step Into The Light, Night By Candlelight, Faded gibi hüzünlü ve ağır bestelerde de hissedilen bu soul meselesini, The Afghan Whigs gibi, birilerinin ısrarla grunge müziğe yamamaya çalıştığı bir grubun, bu türün hem içinde, hem de dışında kalabilmesinin sigortası olarak görebiliriz. Soul ve funk damarları, onları her daim orijinal kıldı. Haklı olarak grunge çöplüğüne değil, grunge kültürüne ait görüldüler. 2017'deki In Spades'te bu 96 ruhunun hala korunduğunu gördüğümüz gibi, sound ve promosyon olarak modern çağa entegre oluşlarındaki rahatlığı da görmemiz mümkün. Otoritelerce ve puanlama yapan bazı sitelerce en iyi The Afghan Whigs albümü Gentlemen (1993) olarak gösterilir. Bana göre ise Black Love'dır. Sık sık dinlenecek bir albüm değildir. Hatta arayı uzun tutmak gerekir ki, bu uzun aradan sonra dinlendiğinde kendini özlettiğini anlayasınız. İşte kendini bunca yıl çiğ tutup aynı zamanda melankolik, sinematik, karizmatik kalabildiği için özeldir Black Love...

1. Crime Scene Part One
2. My Enemy
3. Double Day
4. Blame, Etc.
5. Step Into the Light
6. Going to Town
7. Honky's Ladder
8. Night by Candlelight
9. Bulletproof
10. Summer's Kiss
11. Faded

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder