25 Mart 2020 Çarşamba

Manu Chao - Clandestino


1961 Paris doğumlu José-Manuel Thomas Arthur Chao, ya da bilinen adıyla Manu Chao, İspanya kökenli bir Fransız müzisyen olarak 90'ların sonunda çıkardığı ilk solo albümü Clandestino ile bağımsızlığını güçlü biçimde ilan etmiş harikulade bir müzisyen ve aktivist. Bu ilan öncesinde yapmış olduklarına şöyle bir bakalım. Ailesi o doğmadan kısa bir süre önce Franco diktatörlüğündeki İspanya'dan kaçıp Paris'e yerleşmiş. Yazar ve gazeteci olan babası Ramón Chao'nun sanatçılar ve entelektüellerden oluşan eş dost çevresi, Manu'nun büyüme çağlarında hep etrafındaymış. Müziğin bu etkileşimlerin önemli bir parçası olduğunu söylemeye gerek yok. Yaşıtları dönemin popüler şarkıcı ve gruplarını dinlerken, Manu'nun favori müzisyeni Kübalı piyanist şarkıcı Bola de Nieve'ymiş mesela. Müzik kariyerine Paris sokaklarında müzisyenlik yaparak başlayan Manu Chao, 1984-86 arasında Hot Pants isimli grubuyla iki albüm, 1985-90 arasında da Los Crayos adlı grupla da dört albüm yapmış. Bu gruplarda çeşitli dilleri ve müzik türlerini tecrübe etmiş. Bir yandan da kardeşi Antoine Chao ve arkadaşlarıyla birlikte 1986-95 arasında aktif olan, dört stüdyo, bir de konser albümü çıkaran Mano Negra serüveni başlamış. Özellikle Avrupa'da çok sükse yapan, latin alternative, alternative rock, folk punk, pop rap türünde çok iyi şarkılar çıkaran Mano Negra, türlü başarılara imza attıktan sonra 1995'te Antoine'in de içlerinde olduğu grup üyelerinin çoğunun ayrılmasıyla dağılmıştı. Ama Manu Chao için bazı şeyler yeni başlıyordu.

Madrid'e dönen Chao, burada Mano Negra'dan bazı grup arkadaşlarıyla birlikte Radio Bemba Sound System adındaki grubunu kurdu. Bu isim, Küba Devrimi sırasında Fidel Castro ve Che Guevara tarafından Sierra Maestra'da kullanılan iletişim sisteminden geliyordu. Bunun yanında Meksika'dan Tijuana No!, Brezilya'dan Skunk, Arjantin'den Todos Tus Muertos gibi yerel ska, punk, rock, reggae gruplarıyla da temas halindeydi. Chao'nun amacı, farklı kültürlere ait müziklerden, sokak ve bar şarkıları formatında şarkılar yazıp söylemekti. Bu ortak kimyadan ve prensipten olağanüstü şarkılar çıktı. O şarkılar da grup ismi kullanılmadan, Manu Chao'nun kendi adıyla Clandestino (Yeraltı) ismi verilerek Ekim 1998'de piyasaya sürüldü. 16 şarkılık albümde İspanyolca, Portekizce, Fransızca ve İngilizce dilleri, "soundbite" denen minik konuşma ve müzik alıntıları ve tabii birbirinden rol çalan, birbirine destek çıkan, birbirinden güzel ezgileri duymak süper bir deneyimdi. Clandestino, Fransa'nın her yıl düzenlediği müzik ödülleri olan Victoires de la Musique 1999'da En İyi Dünya Müziği Albümü ödülü aldı. 2005'te yayınlanan "Ölmeden Önce Dinlemeniz Gereken 1001 Albüm" adlı kitapta yer aldı. Dünya çapında 5 milyon kopya sattı. Hepsinden önemlisi, Manu Chao gibi harika bir müzisyeni, duyarlı bir aktivisti Mano Negra dışında kendi adıyla tüm dünyaya tanıttı.


Açılış şarkısı Clandestino, aynı zamanda albümde Manu Chao ile birlikte Chico César'ın ortaklaşa yazdıkları tek şarkı. Diğer tüm besteler Chao'ya ait. Genel bir değerlendirmeyle, sıcacık akustik latin nağmelerine kimi zaman ska, kimi zaman reggae ritimlerinin eşlik ettiği ama şarkıların asıl ritmini liriklerinden ve onları yazıp seslendiren Manu Chao'nun şahane vokalinden alan şarkılarla dolu 45 dakikalık bir yolculuğa çıkıyoruz. Şarkılar birbiriyle o kadar içli dışlı, o kadar bütünlüklü ve uyumlu ki, konsept albüm bile denebilir. İki İngilizce, iki Fransızca, iki Portekizce, geri kalanı İspanyolca şarkılardan oluşan bu konsept içinde şarkılar hiçbir şekilde ayrıksı, eğreti durmuyor. Mesela albümün en sevimli şarkılarından İngilizce olarak söylediği Bongo Bong'un alt yapısı kendini hiç bozmadan Fransızca Je ne t'aime plus'ye dönüşüyor. Benzer ritimlerde ilerleyen 7-8 şarkı var ama hepsi kendini bir şekilde diğerlerinden ayırmayı başarıyor. Mentira… ve Welcome To Tijuana'nın western soslu tropik atmosferleri her dinleyişimde sıcak bir çöle, sıcak bir plaja, sıcak bir tropik bara ışınlıyor beni. Bazen gündüzü, bazen geceyi yaşıyorum. Desaparecido ve La Vie à birer enstrümantal olsalar hoş birer fon müziği olurlardı. Oysa Manu Chao vokaliyle karakterize olup bambaşka bir şeye dönüşüyorlar. Por el Suelo veya La Despedida'yı da birbirinden ayıran yine ufak nüanslar oluyor. Aslında bu yorumları ikili, üçlü eşleştirmelerle diğer şarkılara uyarlayabiliriz. Bu rengarenk sound bunu gerektiriyor.

Albümün iki lokomotif şarkısı olan Luna y Sol ve Malegria'yı ne kadar da dinlesem doyamam. Hele de Luna y Sol'un dile yapışan "arriba la luna ohea" nakaratını konserlerde kimbilir seyircilerle birlikte nasıl bir coşkuyla söylüyordur. Malegria'ya ise böyle "catchy" bir nakarat düşünmemiş. Día luna... día pena'da da aynı nakarat var. Ama şarkı pamuk gibi olunca etkisi de farklı oluyor. İşte Día luna... día pena'yı da Luna y Sol gibi bir stadyum canavarına dönüştürmek varken hoş bir latin günbatımı lezzetine dönüştürme özgürlüğünü ilk solosunda doya doya yaşıyor, yaşatıyor Manu Chao. Lagrimas de Oro'da çift sesle kendiyle düet yapıyor. Minha Galera duyduğum en zahmetsiz ve en güzel reggae şarkılarından biri. Clandestino'dan sonra dört albüm daha yapan Chao, bunlardan sadece 2001 tarihli ikinci albümü ...próxima estación... Esperanza ile Clandestino'ya yaklaşabildi bana göre. Zaten onun dışında kalmış şarkıların toplandığı bir albüm gibiydi. Me gustas tu, La primavera, Denia üçlüsü harikadır. Diğer Chao albümleri de güzeller. Ama asla Clandestino gibi bir başyapıt olamadılar benim için. Başında "latin" kelimesi bulunan hiçbir müzik türüyle (Brownout'a şerh düşerek) aram sıkı fıkı olmadı. Belki biraz da bu yüzden Manu Chao'ya ve Clandestino'ya verdiğim önem çok başkadır. Manu Chao'ya benzeyen beş kişi bile sayamam. Gittiği her ülkede hala sokaklarda müzik yapabilen, şöhretli bir rock star yerine mahallenin gitarlı abisi gibi takılan, yerli halk, kadın, seks işçileri, hayvan, çevre hakları konusunda hem sosyal medyadan, hem de müzikal kimliğiyle duyarlılığını gösteren, marihuananın yasallaşmasını savunan şeker gibi bir adam. Clandestino da bu adamın birebir yansıması.

1. Clandestino
2. Desaparecido
3. Bongo Bong
4. Je ne t'aime plus
5. Mentira…
6. Lágrimas de oro
7. Mama Call
8. Luna y sol
9. Por el suelo
10. Welcome to Tijuana
11. Día luna... día pena
12. Malegría
13. La vie à
14. Minha galera
15. La despedida
16. El viento

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder