6 Nisan 2020 Pazartesi

Melt Yourself Down - 100% Yes


Londra'da 2012 yılında kurulan Melt Yourself Down, altı kişiden oluşan İsviçre çakısı gibi bir grup. Funk, caz, rock, afrobeat, art punk, post-punk, dub diye uzayıp giden eklektik bir müzik yapıyorlar.
Acoustic Ladyland adlı bir caz/funk grubunun liderliğini, Polar Bear adlı bir caz grubunun da saksafonculuğunu yapan Pete Wareham'ın kurduğu Melt Yourself Down, bu adı da Amerikalı caz/funk saksafoncusu James Chance'in 1989 tarihli albümünün adından almış. Wareham, bizzat Chance'den izin alarak yapmış bunu. Hatta ilişkileri gelişmiş, Chance 2014'te grubun New York ve Londra konserlerine, Acoustic Ladyland'in üçüncü albümünden bir şarkıya konuk bile olmuş. Wareham, çeşitli gruplardan kurduğu ekibiyle ilk albümü Melt Yourself Down'ı 2013'te, ikinci albüm Last Evenings On Earth'ü de 2016'da çıkarmış. Mart 2020 sonlarında çıkan üçüncü albüm 100% Yes'i dinleyip çarpıldıktan sonra bu iki albüme de baktım. Melt Yourself Down sahiden özel bir grup. Üç albümü de birbirinden güzel. Ama onları tanımama sebep olan 100% Yes'e biraz daha ısındım sanki. 10 şarkıda sürekli keşfedilen, her dinlendiğinde kendini yenilediği hissi veren harika numaralar var. Favorim olduğu üzere, kesinlikle ilk dinleyişte kıymeti anlaşılacak bir albüm olmaması ve kendilerine referans gösterilebilecek başka grup tanımamış olmam onlara gün geçtikçe daha çok bağlanmamı sağlıyor.

100% Yes, içine girdikçe çiçek gibi açılan bir albüm. Açılışı yapan Boot and Spleen için "ska funk" doğru bir tanım sayılsa da, işin pop, hatta big beat yanı bile var. Ayrıca Wareham'ın bir saksafon virtüözü olduğu gerçeği ile hemen tanışıyoruz. Acaba albüm bu rotada mı seyredecek derken ikinci parça This Is The Squeeze'in henüz ilk saniyelerinde birden halaya kalkan bir kitleyi hayal etmeye, kıvrak melodisi ve vokalist Kushal Gaya'nın hindu tondaki nakaratıyla coşmaya başlayabilirsiniz. Born In The Manor ve Every Single Day tam olarak hangi türe örnek vereceğimizi kestiremediğimiz, deneysel ile geleneksel arasında arafta bir yer belirlemiş gibi duran yapıları sayesinde ortada belli bir rota olmadığını gösteriyorlar sanki. It Is What It Is ise Wareham, Gaya ve davulcu Dave Smith'in ortak şovuna dönüşmüş müthiş bir başka şarkı. From The Mouth'u en kısa yoldan drum & bass & jazz & dub şeklinde tanımlayıp sıyrılabilirim. Crocodile'dan sıyrılmak ne mümkün. Bir aksiyon filminin hareketli sahnesinden fırlamış gibi duran bu olağanüstü şarkı, "Melt Yourself Down nasıl, iyi bir grup mu bari" diye soran birine kafadan ilk dinletilmesi gerekenlerin başında geliyor bence. Pete Wareham saksafon tekniğiyle her şarkıya damgasını vuruyor. Ama Crocodile sanırsam bu damgaların zirvelerinden biri. Şarkıda inanılmaz şeyler dönüyor ama hiç öyle geriye alayım, tekrar dinleyeyim durumuna girmeyip bir sonraki randevuda tekrar o gizemleri yaşamak istiyorum.

Don't Think Twice, ter soğutucu bir dub beste olarak planlanıp Crocodile'ın arkasına konmuş olabilir. Fark etmez. Albümü bir kere sevmiş olanlar için bundan sonra nasıl bir şarkı gelse gider. Yine ska punk takılan, lakin olayın punk kısmını cazgır gitarlarla ve agresif bir tutumla değil, daha şen şakrak bir üslupla ele alan Chop Chop ve kapanışta yer alan 7 dakikalık afrobeat lezzeti 100% Yes ile albüm sona eriyor. Ama benim için bu son, sanki en heyecanlı yerinde bitmiş bir dizi bölümünün sonu gibi. Aynı albümü dinleyecek olmama rağmen o dizinin yeni bölümünü izleyecekmiş kadar heyecanlıyım. Saksafonun saf caz ve saf blues içinde yapabildiklerinin farkındayız. Ama Pete Wareham olayı çok başka yerlere taşımış ki, grubu heyecan verici kılan en önemli özellik galiba bu. Grupta George Crowley adında bir saksafoncu olması, Wareham'ın tasarım alternatiflerini çoğaltıp zenginleştiriyor. Wareham'ın Acoustic Ladyland basçısı Ruth Goller'i bu projesine de almış olmasının sebeplerini bolca duyuyoruz. Sonuç olarak, sonu gelmeyen çeşitlilikte bir albüm olan 100% Yes, bir gün hiç ummadığım anda karşıma nefis albümler/şarkılar çıkabileceğine dair umutlarımı güçlendiren bir albüm oldu. Arayışın sürmesi gerektiğine, kötü albümler/şarkılar dinleye dinleye iyileri bulabileceğimize dair motivasyonumu da pekiştirdi.

1. Boot and Spleen
2. This is the Squeeze
3. Born in the Manor
4. Every Single Day
5. It is What it Is
6. From the Mouth
7. Crocodile
8. Don't Think Twice
9. Chop Chop
10. 100% Yes

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder