15 Ekim 2020 Perşembe

Uffe Lorenzen - Magisk Realisme

 
Galmandsværk (2017) ve Triprapport (2019) adlı iki şahane akustik rock albümünün ardından fazla bekletmeden üçüncü atışı Magisk Realisme'yi yapan Danimarka'nın garage rock gururu ve gurusu Uffe Lorenzen, bu iki albümden farklı olarak kurucusu olduğu ve emekliye ayrıldığı Baby Woodrose grubunun garage/blues rock geleneklerine dönüş yapıyor. Albümü dinledikten sonra ne yalan söyleyeyim keşke bu da öncekiler gibi akustik olsaymış dedim. Ama bu albümün kötü olduğu anlamına gelmiyor kesinlikle. 4 yıl içinde soloları üçleyen, yine anadili Danca ile duygularını, tecrübelerini dillendiren Lorenzen, solo yolculuğuna önce Fas'tan başlamış, ikinci albümü için de ıssız bir yazlığa kapanmıştı. Bu defa 2019 yazı boyunca Kopenhag'da tek bir yere bağlı kalmadan, arkadaşlarının da yardımıyla 9 farklı evde ikamet etmek suretiyle 10 şarkının yazım sürecini geçirmiş. Başkentin farklı yerlerinde geçirdiği bu göçebe ve bohem yaşantı şarkılara da yansımış. Kalabalık bir şehirde yalnız olmak ve kendini kaybetmek teması etrafında şekillendirdiği şarkılar da bu ruh halini yansıtır nitelikte bestelerden oluşmakta.

Albüme adını veren ve önceki albümlerindeki haletiruhiyeyi koruyan Magisk Realisme dışında tüm şarkılar güçlü bir garage ve psychedelic rock dengesi taşımakta. Livet SkrigerI Mit Blod,  Stjernestøv, Lad Det Gå gibi şarkılar Baby Woodrose bölgesine ait. O bölgenin blues destekli cayır cayır ya da daha az cayırlı pop rock bileşenlerini taşıyorlar. Ama mesela Lorenzen'in trompet de çalarak inceden latin duygusu aşıladığı Efterår, pedal steel gitar çalarak nitelikli country yaptığı Caminoen, psychedelic pop rock denebilecek Tornerose albümü tekdüzelikten fersah fersah uzaklaştıran farklılıklar olarak görünüyorlar. Tekdüzelik, bazı Baby Woodrose albümlerinde hissettiğim hep garaj, hep psychedelic ısrarına istinaden kullanılmıştır. Kapanıştaki Dommedags Eftermiddag ise, Lorenzen'in Galmandsværk ve Triprapport albümlerindeki akustik evreniyle Baby Woodrose'un psychedelic hassasiyetlerini tek vücutta toplamış 4 dakikalık içsel bir yolculuk gibi sanki. Keşke bu albüm de öncekiler gibi akustik olsaymış dememin sebebi, o evreni özlemiş olmak yanında, bazı şarkıları o akustik çıplaklıkla hayal etmiş olmamdan kaynaklanmıştır. Muhtemelen Baby Woodrose'a doydum. Canım hala Galmandsværk ve Triprapport çekiyor. Yine de Uffe Lorenzen albümlerinin hikayelerini bilerek dinlediğimizde her şarkı yolunu bir şekilde buluyor. Magisk Realisme'nin "Kopenhag'da yalnız bir adam" hikayesi de dinledikçe gecesiyle gündüzüyle kendini anlatıyor zaten.

1. Lad Det Gå
2. I Mit Blod
3. Efterår
4. Camionen
5. Magisk Realisme
6. Livet Skriger
7. Tornerose
8. Nede Ad Vejen
9. Stjernestøv
10. Dommedags Eftermiddag

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder