6 Mayıs 2022 Cuma

Rotting Christ - The Heretics

 
Sakis Tolis'in solo albümünü gazıyla girmeye karar verdiğim Rotting Christ evreninden geliyorum: İnanılmaz! Yıllarca bu ismi bir yerlerde görüp de hiç bir albümünü dinlememiş olmam da öyle. 1987'de kurulmuş, 1993'ten itibaren 13 albüm yapmış, konserler vermiş, konser programlarına bilerek alınmamış veya çıkarılmış şahane bir grup. Metalin black, death, gothic, symphonic hallerini bünyesinde toplayıp o bünyeye en iyi yakıştıran isimlerden biri olan Rotting Christ,  stüdyoda iki, konserlerde dört kişiden oluşuyor. Vokal, ritim gitar, bas, keyboard Sakis Tolis'ten soruluyor. Kardeşi Themis Tolis ise davul çalıyor. Zaman içinde pek çok müzisyen girip çıkmış ama Tolis biraderler dükkanı hiç boş bırakmamış. Uzmanı olmadığım için grubun ilk beş albümünü genel anlamda beğenmekle beraber, asıl keyfini 2007 tarihli Theogonia ile çıkarmaya başladığımı itiraf edeyim. Bu albümün ivmesi 2010 yılına ait Aealo ile bir seviye iner gibi görünse de, Κατά Τον Δαίμονα Εαυτού (2013), tanışma albümüm olan Rituals (2016) ve The Heretics (2019) üçlüsü beni bu müziğin duruma göre bir ihtiyaç olabileceği fikrine ikna etti. Benim için zirveleri de The Heretics oldu. Rituals ile 2016'da farkına vardığım grubu The Heretics ile neden takip etmediğimi de sorgular oldum. Zira 2019'un en iyi albümlerinden birini fena halde ıskalamışım. Sakis Tolis'in tam zamanında yakaladığım solo albümü Among The Fires Of Hell, Rotting Christ'ın geleceğini de merak ettirmedi değil. Grubun diskografisine girmemiş olsam umursamazdım ama şimdi işler değişti.

"Konser programlarına bilerek alınmamış veya çıkarılmış" olmalarının tek nedeni isimleri ve bu ismin hakkını veren Hristiyanlık karşıtı duruşları. Tabii genel olarak din kavramına karşılar ama en yakınlarında Hristiyanlık olduğu için öfkelerini ona yönlendiriyorlar. Üstelik bunu şarkılarındaki ironik veya doğrudan liriklerle, müziklerindeki  ilahi korolarıyla, senfonik düzenlemelerle, dini sembollerle, sert, karanlık ve gotik bir anti-maneviyat hissiyle gerçekleştiriyorlar. Rotting Christ, bu ismi nedeniyle 2000 ABD Başkanlık Ön Seçimleri sırasında Hıristiyan muhafazakar aday Gary Bauer'ın grubu "Katolik karşıtı" olmakla suçlamasıyla uluslararası medyanın dikkatini çekti. Buna cevaben Sakis Tolis ise "Madem demokratik bir toplumda yaşıyoruz, herkesin dinlere istediği gibi hitap etme hakkına sahip olması gerekir. Aslında basitçe onların "çürüdüğüne" inanıyoruz" dedi. Malta'da verecekleri bir konser öncesinde işgüzar bir hayranın kilise kapısına Rotting Christ broşürü yapıştırması da kilise ve Katolik gruplarla sıkıntılar yaşamalarına sebep oldu. 2018'de yine konser amaçlı Gürcistan'a gelen Tolis kardeşler, Tiflis'te "terör zanlıları" ve "satanistler" suçlamasıyla 12 saat boyunca gözaltına alındı. Ama kısa sürede hukukçuların, gazetecilerin ve aktivistlerin oluşturduğu kamuoyu sayesinde serbest kaldılar, hatta planlanan konserlerini de verdiler. Politikacı ikiyüzlülüğü, din adamı yobazlığı, yetkili merci muhfazakarlığı neyse de, gruba en şaşırtıcı tepkinin metal camiasındaki önemli (!) bir isimden gelmesini pek fazla kimse beklemiyordu.

2005 yılında metal dünyasının en abartılmış, en üfürme gruplarından biri olan Megadeth'in lideri Dave Mustaine, Yunanistan'da vereceği konserlerde Rotting Christ'ı kadroda istemediğini, aksi halde konserlere çıkmayacağını söyleyerek organizatörleri tehdit etti. Tabii Rotting Christ'a destek çıkanlar da oldu, tartışmanın dışında kalmayı seçen "metal" zihniyetini yanlış anlamış ikiyüzlüler de... Sakis Tolis bu konuda ise "Dave Mustaine'den böyle bir şey beklemiyordum. Onun "metal" olması gerekiyordu. Sadece onun için ve her yeni Hıristiyan için üzülüyorum. Çünkü Hristiyanlığın insanlık tarihinin başına gelen en kötü şey olduğunu düşünüyoruz. Bu, toplumu kontrol etmek için iyi organize edilmiş bir hile ve bu yüzden Hıristiyan olmaya kendini kaptırmış, bu sisteme teslim olmuş birini gördüğümde, özgür olmadıkları için çok üzülüyorum." demiş. Görülüyor ki Tolis'in üzüldüğüne bile değmeyecek bu kişi ve konular Rotting Christ müziğini her albümde daha güçlü hale getiriyor. Bu gücün son halkası, 13. ve şimdilik son Rotting Christ albümü olan The Heretics, yukarıda saydığımız metal türevlerini büyük bir ustalıkla birleştirmiş, dinleyicisinin üstüne üstüne giden, onu alıp gotik, uhrevi, kasvetli, puslu bir coğrafyaya, aynı zamanda sert, enerjik, epik bir atmosfere bırakan devasa bir araç. 10 şarkının hepsi tarif edilmesi de edilmemesi de zor metal cevherleri. Yolu bir şekilde metal müzik formlarıyla kesişmiş insanlar için bu tarifler farklı olacaktır. İki şarkı dışında bütün sözleri yazan, bütün müzikleri tek başına tasarlayan Sakis Tolis kesinlikle metal müziğin başına gelmiş en güzel şeylerden biri. Bu camiada bir şehir olarak Atina'nın saygınlık kazanmasında da etkisi büyük.


Özellikle Heaven and Hell and Fire, Hallowed Be Thy Name, The New Messiah, The Voice Of Universe, In The Name Of God kelimelerimin yetmeyeceği kadar harikulade besteler. Aklımı başımdan aldıkları gibi, yerine hiç tatmadığım başka bir epik metal aklı koydular sanırım. Hepsinde sanki bir stadyum ambiyansında yaylıların yerini gitarların aldığı devasa bir klasik müzik coşkusu hakim. İsmen bu şarkıları neden seçtim bilmiyorum. Albümde bu tarifin uymadığı tek bir parça yok zaten. The Heretics bana bir konsept albüm gibi görünüyor her seferinde. Şarkıların birbirine olan organik ama daha çok ruhani bağları inanılmaz. Her biri albüm içinde kendi cumhuriyetlerini ilan etmiş ama bir yandan da birbirlerine sadakat yemini etmişler. Endüstriyel metal parçalarını anımsatan Fire, God and Fear, Sakis Tolis'in solo albümündeki We The Fallen Angels'a benzeyen The Sons Of Hell, Edgar Allan Poe'nun aynı adlı şiirinin üzerine okunduğu bir başka Tolis tasarımı The Raven, albümün hiç düşmeyen, enerjisini, spiritüelliğini, zenginliğini koruyan diğer Rotting Christ çılgınlıkları.

Şiir demişken, The Raven ile birlikte In The Name Of God ve Hallowed Be Thy Name'de de yer alan dizeler Stelios Steele adlı bir dostumuz tarafından okuyormuş. Steele yanında albüm boyunca dört kişilik olağanüstü bir koro var ki, onlara The Heretics'in gizli kahramanları desek yeridir. Davudi, gotik, hatta bazen ürkütücü boyutlara varan bu muhteşem koro özellikle Hallowed Be Thy Name, The New Messiah, In The Name Of God, The Voice Of The Universe parçalarını hiç yere indirmemecesine uçuruyorlar. 2022'nin Nisan sonlarına doğru sessiz sedasız Holy Mountain adında bir tekli çıkaran grubun yeni albümü çıkacak mı, ne zaman çıkacak herhangi bir bilgi yok henüz. Hatta resmi sitelerinde Holy Mountain bile yok. Norveçli melodik black metal grubu Borknagar'ın vokalisiti olan "Lazare" lakaplı Lars Nedland'in konuk olduğu Holy Mountain pek heyecan yapılacak bir şarkı olmamış ama en azından Rotting Christ cephesinde bir şeyler olduğuna dair ümit veriyor. Bu kadar Hristiyan unsuru barındırmasına, hiç dinlememiş birine yobaz bir Katolik grup imajı verme ihtimaline rağmen anti-Hristiyan varoluşuna her yönden sahip çıkan Rotting Christ, Tolis'in yukarıda belirttiği üzere Hristiyanlık özelinde genel olarak dinlerin kontrol ve manipüle edici gücüne karşı özgürlüğü savunan istikrarlı, mantıklı, zamansız, şahane bir duruş.

1. In the Name of God
2. Ветры злые
3. Heaven and Hell and Fire
4. Hallowed Be Thy Name
5. Dies Irae
6. Fire, God and Fear
7. The Voice of the Universe
8. The New Messiah
9. The Raven
10. The Sons of Hell

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder