11 Nisan 2023 Salı

Oasis - (What's The Story) Morning Glory?

 
Huzurlarınızda gelmiş geçmiş en iyi Britpop, gelmiş geçmiş en iyi 90'lar, gelmiş geçmiş en iyi Tüm Zamanlar albümlerinden biri olan 1995 tarihli (What's The Story) Morning Glory?... Sahibi Oasis de çeşitli otoritelerce gelmiş geçmiş en iyi İngiliz gruplarından biri olarak gösterilmekte. Öyle ki Oasis'in Blur gibi kıytırık bir gruptan, The Beatles gibi bir efsaneye kadar çeşitli gruplarla mukayese edilmeye başlanmasının müsebbibi de bu albümdür. Tabii 90'ların ortasındaki internetsiz, sosyal medyasız ortamda tabloid gazetelerin gazlamaları kamuoyunun üzerinde çok etkiliydi. Noel ve Liam Gallagher kardeşlerin çılgınlıkları ve kavgaları da ilgiyle izleniyordu. 1991'de Manchester'da kurulan, 1994'teki ilk albümleri Definitely Maybe ile patlama yapmak denen şeyi yaşayan Oasis, ikinci albüm (What's The Story) Morning Glory? ile dünya çapında ticari başarıya ve şöhrete kavuştu. Hatta ticari başarıyı temel almayan bazı eleştirmenler tarafından bile beğenildi. Definitely Maybe'nin hakkını teslim etmekle birlikte, en iyi albümlerinin Morning Glory olduğunu söyleyenlerin (biri de benim) sayısı da hiç az değil. Morning Glory hariç, Oasis benim için tek tük şarkılardan ibaret bir grup oldu her zaman. Onu bir albüm olarak bağrıma basmakla kalmadım, pek çoklarının yaptığı gibi kendi kendime 90'ların en iyilerinden biri ilan ettim. Kaseti yıllar boyunca elimden düşmedi. Eskittiğimi düşündüm, bir daha aldım. CD çıkınca onu da aldım. Şimdi ise dijital ortamlarda birkaç tıkla erişebileceğim yakınlıkta. Hiç eskimedi, hiç yaşlanmadı.

Morning Glory, Gallagher biraderlerin taptığı The Beatles'ın basit ve catchy şarkı yazma formüllerinin izinden giden şarkılarla dolu bir albüm. Aslında Oasis müziğinin genel formülü böyle. Hatta yanlış hatırlamıyorsam Noel sık sık bazı araklama suçlamalarıyla karşılaşıyordu. Tabii The Beatles ve Oasis müziğini yan yana koyanlar ilk bakışta ne denmek istendiğini anlamayabilirler. Grubun şarkılarını yazan büyük kardeş Noel, özellikle İngiliz retro, punk, mod, merseybeat (beat müziğin daha melodik versiyonu) kalıplarını modern alternatif rock ajandasına uyarladığında bu eski usül soundun hem belli kalıplarda kalmasını, hem de modernleşmesini sağladı. Britpop denilen şeyin varlığı da böyle özetlenebilir. Ama Oasis, muadillerine nazaran daha sert, bluesy, garage, bazen noise rock, hard rock bölgelerinde fink atan bir grup oldu. Britpop'un sert ve cool yüzüydü. Var olan türlerden derleme bir kendine özgülük sağlayabildi. En azından Morning Glory döneminde. Orta tempoda, cayır cayır gitarlar hakimiyetinde, akılda kalıcı nakaratlarla rotalarını oluşturdular. Lirikler çok da önemli sayılmazdı. Önemli olan Liam'ın onları nasıl söylediğiydi. O da sanatsal kaygılardan uzak, detone kalmaktan korkmadan bıçkın delikanlı edalarıyla söylüyordu. 2016 tarihli Oasis: Supersonic belgeselinde Gallagher kardeşlerin Oasis serüvenine daha yakından bakmak isteyebilirsiniz. Belki de istemeyebilirsiniz. Zira ilk dönemlerde çok iticiler. Noel nispeten daha olgun ama yetenek özürlü Liam hala itici bana kalırsa.


Albümün ilk teklisi Some Might Say olmasına rağmen Oasis adını ilk kez Roll With It ile duydum ve hastası oldum. Uzun süre onu grubun ilk şarkısı, Morning Glory'yi de ilk albümü sandım. Definitely Maybe bende yoktu. Aslında hala yok. Dinledim ama hatırlamıyorum, sıfır! Çok da dert etmiyorum çünkü Oasis, başka albümlerdeki birkaç şarkıyı da kulübe dahil edersek benim için (What's The Story) Morning Glory? demek. Roll With It gibi harikulade bir hitin tek seferlik olduğunu sanırken Wonderwall çıkageldi ve Oasis'e daha bir dikkat eder olduk. Wonderwall öyle zamansız bir hit, öyle kendiliğinden bir duruş, öyle güzel bir müzik parçası ki, britpop marşları arasında gösteriliyor olmasından çok daha fazlasına sahip. Kaseti için verilecek parayı sonuna kadar hak etmesini sağlayan bu iki şarkı sonrasında kaseti aldığınızda albüme adını veren, inanılmaz bir Morning Glory'ye rastlıyordunuz. 90'larda sizi duvardan duvara vuran çok fazla iyi şarkı vardı. Bunlardan biri olan Morning Glory de duyar duymaz "işte albümün lideri bu şarkı" diyebileceğiniz türde hırçın, enerjik, karizmatik, kafalardaki "rock yapan iki gerzek kardeş" imajını yerle yeksan eden kocaman bir şarkıydı. Üzerinden geçen 28 yıla rağmen hala öyle. Kasetin A yüzünü bitiren Hey Now! ve B yüzünü açan Some Might Say tıpkı diğer favorilerim gibi ilk dinlediğimde kaç yaşındaysalar o yaştalar. Ya da çok iyi yaşlanıyorlar. Fazla İngiliz bulduğum Don't Look Back In Anger ve her seferinde daha kısa olmalıydı dediğim Paul Weller katkılı Champagne Supernova bile yıllar içinde sözlerini mırıldandığım, tempo tuttuğum olgun şarkılara dönüştüler.

(What's The Story) Morning Glory? dünya çapında 22 milyon kopya satmış. Satmaya da devam ediyor. Ben plağını alacağım mesela. Bir sürü "best-selling albums of all time" listesinin olduğu kadar "best albums of all time" listesinin de gediklisi. Hatta şaşırdığım güncel bir istatistiğe göre sırasıyla Greatest Hits (Queen), Gold: Greatest Hits (ABBA), Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band (The Beatles), 21 (Adele) albümlerinin ardından İngiltere’nin en çok satan 5. albümü Morning Glory olmuş. Beşten sonra Thriller, Dark Side Of The Moon, Brothers In Arms falan geliyor. Hani çok satmak marifetlerin en büyüğü müdür, değil. Ama üzerinden on yıllar geçtikten sonra bile çok satmak büyük marifettir. She's Electric'te With A Little Help From My Friends (The Beatles), Don't Look Back In Anger'da Imagine (John Lennon) Morning Glory'de The One I Love (R.E.M.) şarkılarından alınan ilhamın birer Oasis şarkısına dönüştürülme becerisinde Noel Gallagher'ın ustalığı su götürmez. Gerçi benzer ilhamları başka şarkılar için de almışlığı var. Ama Morning Glory 1995 yılına göre çok yeniydi ve haliyle sonradan gelenlerle iş giderek monotonlaşmaya başladı. Liam'ın sorumsuzlukları, Noel'in alttan almayışı, mahkemelik olmalar, konser iptalleri derken 2009 yılında Oasis nihayet dağıldı. Liam, Oasis'ten sağ kalanlarla Bready Eye diye dandik bir grup kurup iki albüm sonra sıkıcı solo kariyerine başladı. Noel ise Noel Gallagher's High Flying Birds adlı grubuyla daha kaliteli işler yapıyor. Hayat kardeşler için devam ediyor. 28. yılına merdiven dayamış (What's The Story) Morning Glory?'nin şanı da öyle.

1. Hello
2. Roll With It
3. Wonderwall
4. Don't Look Back in Anger
5. Hey Now!
6. [untitled] (Swamp Song Excerpt #1)
7. Some Might Say
8. Cast No Shadow
9. She's Electric
10. Morning Glory
11. [untitled] (Swamp Song Excerpt #2)
12. Champagne Supernova (with Paul Weller)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder