4 Kasım 2009 Çarşamba

Surfact - Euphoria


Müzik kategorileri önceleri ne kadar sadeydi. Rock, pop, country, elektronic vs. diyordunuz iş bitiyordu. Şimdilerde “progressive neo psychedelia”, “freak folk”, “funeral doom metal”, “screamo”, “folktronica” gibi acayip kategorilendirmeler türedi. Acayiplikleriyle insanı heyecana gark eden bu tanımlardan özellikle biri bana çok dramatik gelmiştir hep: Post-Grunge! “Post” ön eki ile damgalanmış rock ve punk örnekleri neyse de, ne zaman bu tanımı görsem içimi bir hüzün kaplar. “Grunge öldü, başınız sağolsun. Bu müzik de onun küllerinden doğdu yerseniz afiyet olsun” cümlesinin kısaltılmışı olan Post-Grunge, edindiğim bazı örneklere göre pop rock’ın biraz daha içe kapanık hali gibi sanki. Grunge’ın çiğ gitarlarını cilâlı bir prodüksyon ve biraz da elektronik tornalardan geçirerek hisli modern rock soundu elde edilmekte. Pek de güzel örnekler mevcut. Çeşitli kaynaklardan bu türün sakinlerini sorguladığınızda daha önce adını sanını duymadığınız epey uzun bir listeyle karşılaşabilirsiniz. Hatta içinden çıkamayıp “bırakıyorum arkadaş, postuyla yünüyle uğraşamam, grunge bana yeter” diyerek olay yerinden sızabilirsiniz.

Kulak kabarttıklarım arasında Danimarkalı beşli Surfact’i, özellikle bu yılın Ocak ayında sundukları Euphoria albümünü temiz duygularla sevdim. Öncesinde From Birth ve Terrific Downfall adlı iki albümü daha olan grup, sadece benim değil, birçoklarının da onayladığı üzere grubun şu ana kadarki en iyi işi. Grunge’a yakın olan kısmı (aynı zamanda pop rock’a uzak kısmı), tek notasına bile tahammül edemediğim Amerikan kolej rock kökenli ve gövdeli gruplarının, sözde rock odaklı gerzekliklerinden tamamen farklı bir boyutta, kamufle olmuş progressive bir hüzünle beslenen kişilik sahibi şarkılar yazmış olmaları. Belki bu sayede ironik biçimde mainstream etiketlerinden de nasiplerini alıyor olabilirler. Bu da pop rock’a bir yakınlaşma, grunge’a da bir mesafe sağlıyor öte yandan. Ne demek istediğimi benden başka anlamayan varsa kendilerini Surfact’e havale ediyorum. Zira başta albümün finalinde yer alan Fuel olmak üzere, Back On The Scene, All Night Overload, Last Mile, Countless Sheep (ki kendisi hem sözünde hem müziğinde leziz bir trip-hop adeta), What You Are gibi örnekler, belki benim demek istediğimin yanında, esas kendi demek istediğini diyecek kalitede şarkılar.

1. Absolutely Shameless
2. All Night Overload
3. Song of Remorse
4. Countless Sheep
5. Last Mile
6. Like Porcelain
7. Back on the Scene
8. Beyond Your Notion
9. What You Are
10. Fuel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder