25 Şubat 2014 Salı

Vandenberg's Moonkings - Vandenberg's Moonkings


1954 doğumlu Hollandalı gitarist Adrian Vandenberg'in 2013'ün sonlarında kurduğu grubun ve bu grubun kısa sürede çıkardığı ilk albümün adı aynı: Vandenberg's MoonKings. Yeni bir grubun ilk albümü düşüncesiyle dinlediğim (ki teknik olarak bu doğru) bu adamın 80'lerin sonlarına doğru hard rock efelerinden Whitesnake'in gitaristi olduğunu öğrenmek beni pek şaşırtmadı desem yeridir. Çünkü bunu öğrendiğim sırada albümü neredeyse yarılamıştım. Kaldı ki bunu henüz açılış şarkısı Lust and Lies'dan bile anlamak mümkün. Gitar çalış tekniği, solo anlayışı, parmak izi vs. sayesinde anlayabileceğim birşey olmadığı için beni direk o kanala yönlendiren başka birşey oldu. Vanderberg'in kendisine vokal olarak seçtiği Jan Hoving'in fena halde (bu fenalık olumlu manada) David Coverdale'i andırıyor olması. Hatta özlediğimden midir, yer yer Ronnie James Dio tadı bile aldım Hoving'in şahane sesinden.

Tüm bunlara rağmen Vandenberg's MoonKings'i sevmemin en önemli sebebinin yazmış oldukları kaliteli hard rock şarkılar olduğunu söylemeliyim. Yoksa Joe Satriani ve Sammy Hagar'ın Chickenfoot'unu bile sırf bunun eksikliği yüzünden topa tutmuştum. Bazen gitar ve vokalde kimin olduğu, kime benzedikleri önemli olmuyor. Hard rock artık öyle bir yere geldi ki, sabah gözünü açan, 80'lerde yapılmış şarkıları biraz daha modernize ederek yeniden çalıp söylüyor ve işin kötüsü üstüne koyamadığı gibi cebindekini de tüketiyor. Geçmişten glam rock yavanlığını, günümüzden post-grunge saçmalığını farklı pazarlama teknikleriyle önümüze sürüyorlar. Halbuki müzik aynı müzik, şarkılar ne yazık ki aynı değil daha da kötü. Müziğin aynı müzik olmasında bir sıkıntı yok benim için. Ama artık günümüzde işi şansa bırakarak iyi rock şarkısı yazmak imkansız. Birikim yanında geçmişle irtibat halinde bir zeka ve his dalgasına da sahip olmak gerekiyor. Vandenberg's MoonKings'te bunların hepsinin olduğuna ikna oldum.


Lust and Lies, Close To You, Leave This Town, Feel It, Steal Away, Leeches gibi daha ilk dinleyişte Whitesnake kadar Led Zeppelin rüzgarları da estiren taş gibi rock şarkıları, Breathing ve Out Of Reach gibi yaylıların güç katıp 80'ler meltemi estirdiği kaliteli baladlar albümün her yanını kuşatmış durumda. Vandenberg ustanın ritm ve solo gitarları gerçek bir profesyonelin bırakın paslanmayı, ilk günkü kadar zinde olduğu gerçeğini her şarkıda dibine kadar hissettiriyor. Genç Jan Hoving'in tekrar dile getirilmekten bıkılmayacak enfes vokali ve bu ikilinin ağırlıklarını en iyi şekilde kaldıran basçı Sem Christoffel ile davulcu Mart Nijen Es, Vandenberg'in güvenini boşa çıkarmamış görünüyorlar. Ne varsa eskilerde var nostaljisi yapılacak bir durum yok. Vandenberg, kökleri eskilere dayansa da hiç öyle eski günler edebiyatı yapmıyor müziğinde. O gençlere değil, gençler ona ayak uyduruyor. Böylece yaşı olmayan bir hard rock elde etmeyi başarıyorlar.

Tüm bu güzel düşüncelerle, doyurucu bir rock yanında Hoving sayesinde David Coverdale özlemimizi de gidermiş bir şekilde son şarkı Sailing Ships'e geldiğimizde müthiş bir sürpriz bizi bekliyor. Vandenberg'in eski dostu David Coverdale bu güzel akustik baladı bizzat söylemeye başlıyor. Şarkı aynı zamanda Vandenberg'in en çok emek verdiği Whitesnake albümü olan Slip Of The Tongue'un (1989) kapanışında da yer almıştı. Böylece ağzımız kulaklarımızda bir veda yaşıyarak albümü bitiriyoruz. Ana fikir ise yaşayan eski ustaların kıymetinin bilinmesi yönünde olacakır ilk elden. Hepsinin sallanan koltuklarda emekliliklerinin tadını çıkarmadıklarını, bazılarının hiç ölmeyen gençlikleriyle hala samimiyetle müzik yapabildiklerini görmek harika birşey. 60 yaşına rağmen tıpkı görünüşü gibi elleri ve ruhuyla da zamanı yakalayabilmiş, efsanevi Here I Go Again'in solosunu atmış bir adamdan da bu beklenirdi.

1. Lust and Lies
2. Close To You
3. Good Thing
4. Breathing
5. Steal Away
6. Line Of Fire
7. Out Of Reach
8. Feel It
9. Leave This Town
10. One Step Behind
11. Leeches
12. Nothing Touches
13. Sailing Ships

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder