11 Mart 2016 Cuma

Jon Bryant - Twenty Something


Jon Bryant, 1986 doğumlu Kanadalı bir şarkıcı / şarkı yazarı, kendi halinde bir folk müzisyeni. Piyano ile başlayıp gitara ve davula kadar uzanan bir enstrüman geçmişi var. Ödüllere ve övgülere boğulan Two Coasts For Comfort (2009) ve What Takes You (2012) adında iki albümü var. Güzel bir sesi, içli melodilerle kaplı hüzün yüklü bir müziği var. Folk müziğin güney aksanlı maço yanından ziyade, ambient ile süslü gizemli yanından beslenmeyi tercih etmiş bir kişiliği var. Ancak üçüncü albümü Twenty Something'e yetişebildiğim Bryant, en önce bu kişiliği sebebiyle üzerinde durmak istediğim bir müzisyen. Zira malumunuz, folk veya country müzikte çok fazla birbirinden ayrılma ya da farklı bir kimlik ortaya koyma (en azından buna çaba gösterme) niyeti görülmüyor son zamanlarda. Twenty Something'de bu çabayı ince gören ufak detaylarla bezenmiş şarkılar yer almakta. Bir kere albüme Nygel Asselin (Half Moon Run), Alex Newport (Bloc Party, Death Cab For Cutie, City and Colour) ve Rick Parker (Lord Huron, Black Rebel Motorcycle Club) gibi üç değişik yapımcı katkı sağlamış ki, bu adamların katkı sağladığı bu parantezler de iyi birer indie referans sayılır.

İlk şarkı Don't Wait'in daha birinci saniyesinde gitarıyla beraber sesini duyduğumuz Jon Bryant, hiçbir şarkısını boş bırakmamaya özen gösteriyor. Onları sesi ve gitarıyla kuşatıp sahipsiz olmadıklarını, laf olsun, yer doldursun diye yazmadığını kanıtlamak istercesine kendi içinde sabitlemeye başlıyor. Hemen sonrasında gelen, çok sevdiğim Lord Huron şarkılarını andıran Make It Or Break It, 2016'nın en iyi folk bestelerinden biri olabilir. Aslında bu tip şarkılara %100 folk diyesi de gelmiyor insanın. Başka bir atmosferin içine yerleştirilmiş folk tipi şarkılar bunlar. Belki bir ad konmuştur da haberimiz yoktur. Ne ad konarsa konsun ve ben hangi yaşta olursam olayım Make It Or Break It gibi tutkusunu ustalıkla biçimlendiren şarkılara bir yanımın hep ihtiyacı olmuştur. Kaliteleri belli Visions ve Light şarkıları da aynı yolun yolcuları ama şimdilik Make It Or Break It ufak farklılıklarla bence albümün en iyisi. Mesela Light gibi bir şarkıyı Chris Isaak yapmış olsaydı "vay be, yıllar geçti ama adam hala taş gibi şarkılar yazıyor" diyebilirdik. Oysa Isaak artık öyle şarkılar yazmıyor / yazamıyor. Jon Bryant diye bir adam yazıyor ve belki bu şarkıyı kimse fark etmeyecek. İşte Bryant ilk dört şarkıyla öyle bir mütevazi bir dekora imza atıyor ki, beşinci şarkı Deep Dark Valley'nin gospel farklılığı bile bu dekorun içinde kendine bir yer bulabiliyor.

Tüm bu işler, 10 şarkılık albümün ilk yarısında meydana geliyor. Bu ilk yarı, benim gibi bir dinleyiciyi kendiliğinden alıp götürürken, ikinci yarıda bu defa benim albümü alıp götürmem gerekiyor. Bunu ilk yarının hatırına yapmak istiyorum. Çünkü filmin o müthiş ilk yarısının devamını ikinci yarıda pek hissedemiyorum. O da şimdilik. Yoksa özellikle Heroine ve Milk and Water da gayet iyi şarkılar. Ama geri kalanı umduğum gibi bir ikinci yarı, şık bir final gerçekleştiremiyor ne yazık ki. Kapanıştaki Trenches and Charms, bir Avicii remiksi ile karşımıza çıksa hiç yadırgamazdık. Bu söylediğim kötü şekilde algılanmasın. Avicii'nin de bayılanı çok. Ama albümün ilk beş şarkısında (ve sadece bu beş şarkıyla) tanıyıp sevdiğim Jon Bryant ile alakası olmazdı o vakit. Ben ona konsantre olmuşken bana başka çağrışımlar yapmasına ya da çağrışımsız biçimde düzleşmesine gerek yoktu. O konsantre o kadar güçlü biçimde sağlanmıştı ki, bir yerde sesinin Jeff Buckley'ye benzediğini (tabii sadece bazı şarkıların bazı anlarında) okumuş olmasam farkına bile varmazdım. Ne olursa olsun, Twenty Something folk müziğin sıkıcı, bunaltıcı, tekdüze yanlarından arınmış, büyüleyici yanını ortaya çıkarmış bir albüm olarak göz dolduruyor.

1. Don't Wait
2. Make It or Break It
3. Visions
4. Light
5. Deep Dark Valley
6. Love and War
7. Heroine
8. Milk and Water
9. Wilderness
10. Trenches and Charms

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder