26 Kasım 2023 Pazar

The Cadillac Three - The Years Go Fast

 
The Years Go Fast, yani yıllar çabucak geçiyor. Daha 2013'te kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini övgülerle karşıladığımız Nashville üçlüsü The Cadillac Three 7. albümlerini devirdi. Albüme de bu ismi uygun gördü. İlk albümden beri kendilerinin sıkı bir takipçisi olarak inişlerine ve çıkışlarına tanıklık ettim. Bu iniş ve çıkışlar fikrimi değiştirmedi. En iyi albümleri hep The Cadillac Three olarak kaldı. Şu an o albümü bütünüyle hatırlamıyorum ancak The Years Go Fast onu tahtından edebilir. Country ve blues köklerinden yola çıkıp modern yöntemlerle ve açık vizyonlarla hareket eden Jaren, Neil ve Kelby üçlüsü gerçek bir olgunluk dönemine ulaşmışlar. Gerçi bu "olgunluk" dönemi yoruma açık bir ifade. Kimileri bir grubun hit deposu albümünden sonra gelen gıygıy bir uyuşukluğu olgunluk olarak da görebiliyor. Başka bir ifadeyle olgunluk = dinginlik olarak kodlanıyor. Oysa The Cadillac Three 2013'teki ilk albümünde neyse belli açılardan yine o. Hatta tutkusu, coşkusu, şarkı tasarımı olarak daha da fazlası. Olgunlaşmanın dinginlikten ziyade yaklaşık 10 sene önceki bu özelliklerini muhafaza etmek olduğunun bilincinde bir çağdaşlık.

İlk albümü incelerken de söylemiştik. The Cadillac Three Nashville'in hillbilly, redneck ve hoboları için müzik yapmıyor. Onların modernlikleri pop rock, alternatif rock, hatta funk rock ile sürekli temas halinde olmalarından kaynaklanmakta. Blues ve country hep pusuda ve beslenme kaynakları olarak heybelerinde duruyor. Birbirinin kopyası southern rock bestelerini arka arkaya sıralayarak kalıcı albümler yapacaklarını düşünmüyorlar. Bu da onlara kaliteyi getiriyor. 10 yıla rağmen en ufak bir yaşlanma (olgunlaşma değil) belirtisi göstermiyorlar. Zaten açılıştaki Young & Hungry'den bunu ismen ve cismen anlamak zor değil. Peş peşe gelen Double Wide Grave, Comin’ Down From You ve The Worst duman altı olmuş, bira kokusundan çakırkeyif olmuş Nashville barlarında dinlenecek türde şarkılardan ziyade, "yeni country" diye bir şey varsa oraya ait tatlar. Albümün bana göre kutup yıldızı da Double Wide Grave. Bu modernlik durumu şarkıların kendi içlerinde sürekli arayış içinde olmaları ya da sabit bir rutine hapsolmak istememeleri diyelim. Double Wide Grave'i duyduğum anda beni sevindiren. 7. albümde bile kurşunlarının bitmemiş olduğunu görmekti.

Elbette bu çağdaşlıktan country anlamında Dressed Up To Die ve Hillbilly şarkıları da nasibini almış. O Hillbilly ki, iki konuk country vokalisti ve When The Levee Breaks'in efsane davul ritmin anımsatan gümbür gümbürlüğüyle albümün "coşkun" sıfatını almasına katkıda bulunan şarkılardan biri. This Town Is A Ghost ve Go To Bed Lonely şayet 90'larda ortaya çıkmış olsaydı listeleri tarumar eder, ne kadar 90'lar derlemesi varsa sızarlardı. 90'lar demişken Love Like War'ı da klübe dahil edelim. 90'ların "killer" rock baladlarından hiç eksiği olmadığı gibi, çoğundan fazlası bile var. The Cadillac Three ile ilk albümlerinde tanıştığım zaman yazdıklarımın sonunda "böyle gençleri duydukça gelenekselden moderne kurulan köprüler üzerinden güvenle geçebileceğini hissediyor insan. Hem de siyah bir Cadillac içinde!" demiştim. Gitarist ve vokalist Jaren Johnston üzerinden gidelim. İlk albüm çıktığında 32 yaşındaydı, şimdi 43 yaşında. Neil ve Kelby de hemen hemen o yaşlardadır. Demem o ki, yıllar hızlı geçiyor ama onlar da çok iyi yaşlanıyorlar. Hem de siyah bir Cadillac içinde!

1. Young & Hungry
2. Double Wide Grave
3. Comin’ Down From You
4. The Worst
5. Love Like War
6. The Torch
7. Dressed Up to Die
8. Hillbilly (feat. Elvie Shane & Ketch Secor)
9. This Town Is a Ghost
10. Go to Bed Lonely
11. 4 Chords & the Proof
12. Pistols on the Levee

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder