19 Mart 2024 Salı

Dina Ögon - Orion

 
Tam 6 adet solo albümü bulunan İsveçli gitarist Daniel Ögren ile 2 adet solo albümü bulunan İsveçli şarkıcı Anna Ahnlund'un yolu, 2020 yılında Ögren'in 5. albümü Fastingen -92'de yer alan Idag adlı şarkısında yaptıkları ortaklık sayesinde kesişti. Aralarındaki kimyadan her ikisi de çok hoşnut olunca "acaba beraber mi çalışsak" evresine geçtiler. Yanlarına yine aynı ortamlarda takılan iki arkadaşlarını da alarak 2021'de Dina Ögon'u kurdular. O iki arkadaştan ilki, Daniel Ögren'in de bir ara takıldığı Stockholmlü neo-psychedeliacı Sven Wunder'da, aynı zamanda yine çok beğendiğim Josefin Öhrn + The Liberation'da çalmış davulcu Christopher Cantillo, diğeri de basçı Love Örsan. Daha kuruldukları yil hiç vakit kaybetmeden kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini çıkardılar. Çıktıkları yıldan beri de büyük bir zevkle takip etmekteyim. İlk albüm Dina Ögon ve içinde yer alan başta Undantag olmak üzere tüm şarkılar psychedelic pop, dream pop, psychedelic soul, ince tarafından funk, soft tarafından rock karışımı bir sound ile bizi karşıladı. 2023'te çıkan ikinci albüm Oas da aynı minvaldeydi. Hatta iki albümün çıkış tarihleri yer değiştirseydi bunu anlayamazdık bile. Keza 2 Şubat'ta çıkan Orion da ilk iki albümün izinden aynı kalitede yürüyor. Daha Oas'ı tam sindirmemişken Orion'ın gelmesi hiç de şikayetçi olunacak bir şey değil. Sıkmayan, boğmayan, yormayan, sakin bir nehir gibi kulağımızdan akan bu müziğin büyüsüne kapıldıysanız zaten üç albümü arka arkaya dinlemek bile büyük keyif olacaktır.

Benim Dina Ögon seanslarımda üç albümde de değişmeyen bir durum yaşandı. Mutlaka bana hit olarak görünen bir şarkı vardır. Diğerleri albümün tamamlayıcı unsurları, harcı, kapısı, duvarı, bacası olur. Yani biri eksik olduğunda sıkıntı çıkar. Orion'ın hiti ise ilk single olan Det läcker. Bana göre mükemmel bir alternative pop bestesi olması yanında, grubun genel soundu itibariyle nostalji duygusu çok yüksek bir şarkı. Şimdi bu duygu nasıl tarif edilir, kimler örnek gösterilir, neye benzetilir bilemiyorum. Tarif edemesek de bazı duygulara hiç yabancı değilizdir. Tarif etmek de gerekmez zaten. Det läcker mevsimine göre o kadar iç ısıtıcı veya serinletici bir şarkı ki, birkaç dinlemeden sonra İsveççe bilmeyen birinin bile kendini yakın bulmaması çok zor. Dina Ögon müziğinin hayranlık veren yumuşaklığı, ağırbaşlı neşesi, enteresan tasarımları dinleyeni pamuk gibi yapma gücüne sahip. Şu albümü öbüründen, öbürü berikinden iyi diye bir şey söz konusu değil. Şu üç albümün tarihleri karışmış olsa, ilk olan son, son olan ilk çıkmış olsa kimse anlamaz. Lakin buradan yıllarca birbirinin aynı albümlerle sıkıcılığın kitabını yazmış bazı grupların monotonluğu anlaşılmasın. Benim için Dina Ögon albümleri, tükettikten sonra kendini bir şekilde yenileyebilen özelliğe sahip. Det läcker'i, Firad'ı, Jag vill ha allt'ı, Milton'ı kaç kez dinledim bilmiyorum ama her seferinde bana kur yapmaya devam ediyorlar. Eskiyi modern kalıplarla bu kadar ustaca işleyen pek fazla grup yok. Zaten Dina Ögon'a referans olarak Fleetwood Mac ve Khruangbin'in gösterilmesinin elit sebepleri var. Hatta bence Khruangbin'den bile daha iyiler.

70'ler Türk Pop Müziğiyle vakit geçirmiş dinleyicilerin Dina Ögon müziğine ayrı bir sempati duyacaklarını düşünüyorum. Bütünüyle olmasa da, çeşitli şarkılarda örneğin Farid'de bunu hissetmek olası. Farid'in müziği aynen kalsa, Anna Ahnlund şarkıyı Türkçe söylese hiç İsveç Norveç aklımıza gelmez. Üstelik Ahnlund şarkıyı kendi dilinde söylemesine rağmen sanki bir Türk şarkıcı gibi nağmeler, edalar, sedalar içinde söylüyor. Aynı şeyleri kapanıştaki Tomma lådor'da da yapiyor. Ahnlund demişken, kendisi gerçekten grubun çok önemli bir parçası. Olağanüstü bir sesi yok belki ama grubun o olgun, sevimli, hafif buruk moduna mükemmel uyuyor. Sadece nefis bir bütünün nefis bir parçası. Ahnlund mikrofonda değilken de, mesela enstrümantal Mellan de sju fjällen adlı gece ve şehir manzarası yaratan şarkısında da grup yine güzel, yine güzel. Grubun bir başka özelliği de, Håll avstånd ve Glitter'da duyduğumuz üzere psychedelic pop ve soul karışımı, aksak ritimli çağdaş R&B düzenlemelerini kendi müziklerine entegre edişleri. Bas, davul ve gitarın sıklıkla pop, caz, hip-hop füzyonu ile sakince meydana getirdikleri bu şarkılar çok iddialı olmasalar da grubun sound yelpazesine renk katıyorlar. Aslında genel olarak müzik dinleme aktivitesine renk katıyorlar. Şu aralar kaliteli zaman geçirme üzerine tavsiye edebileceğim en ciddi maddelerden biri Dina Ögon. Albümler arasındaki arayı fazla uzatmadıklarını da düşünürsek 2025, en geç 26'da yeni albüm için heyecanlanabilirim. Gerçi onlara olan heyecanım hiç dinmiyor ya neyse.

1. Jag vill ha allt
2. Håll avstånd
3. Det läcke
4. Glitter
5. Firad
6. Milton
7. Orion
8. Mellan de sju fjällen
9. Tomma lådor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder