20 Şubat 2013 Çarşamba

Tyler Bryant & The Shakedown - Wild Child


Tyler Dow Bryant ilk gitarını 6, ilk elektrik gitarını 11 yaşında ailesinden hediye almış Teksaslı bir müzisyen. Muhtemelen o yaşlarda aynı boyda olduğu o gitarın hakkından nasıl gelmiş diye düşünürken, daha ilkokul çocuğuyken bir şekilde tanıştığı 63 yaşındaki blues gitaristi Roosevelt Twitty'nin çekirgesi olduğunu öğrenmemizle beraber kaçınılmaza doğru ilerlediğini anlamak pek zor olmasa gerek. Twitty'den blues çalmayı öğrenen Tyler, stajını da 13 yaşında yine Twitty ile Teksas'ı turlayarak yapmış. Şarkı yazmaya başladığı dönem de bu dönem oluyor. 15 yaşına erdiğinde Tyler Bryant Band'i kuruyor, bu defa sadece Teksas'ı değil başka eyaletleri de turluyor. Hatta hızını alamayıp Almanya ve Prag'daki bazı konserlere bile katılıyor. Tanrının kendisine "yürü ya kulum" demesinden midir, bu defa 2007'de gitar tanrısı Eric Clapton, Tyler'ı Chicago'da düzenlenen Crossroads Gitar Festivali'ne davet ediyor.

Derken Tyler liseye başlıyor. En sevdiği dersler The Black Crowes, The Rolling Stones ve Tom Petty and The Heartbreakers olarak şekilleniyor. 17'sinde Nashville'e taşınan Tyler'ımız, şarkı yazma işlemini hızlandırdığı gibi, Tyler Bryant & The Shakedown'ı oluşturacak grup arkadaşları davulcu Caleb Crosby ve gitarist Graham Whitford (ki kendisi Aerosmith grubundan Brad Whitford'un oğluymuş) ile tanışıyor. Olaylar hızlanıyor ve 2008'de ilk anlaşmalarını imzalayıp Jeff Beck, Aerosmith, Joe Bonamassa, B.B. King, Pat Benatar, Heart, Styx, REO Speedwagon gibi hayvansı isimlerle turluyor, onların ateşli seyircilerine konser öncesi ısınma hareketleri yaptırıyorlar. Kayıtlarını da Kevin Shirley (Led Zeppelin) ve Jed Leiber (Jeff Beck) gibi yapımcılarla yaptıklarını söyleyelim de adamlara iyice gıcık olun.


İşin içinde torpil, adam kayırma, yolsuzluk vs. olduğunu düşünüyorsanız vazgeçin. Zira Tyler Bryant 22 yaşındaki birine göre bu alemlerde çoğundan daha fazla görmüş geçirmiş, gitarını konuşturmuş, konserden konsere koşup kendini geliştirmiş, bir yandan da Ocak sonlarında piyasaya sürdükleri mezuniyet belgeleri Wild Child albümünü yazmış olgun bir müzisyen. (Gerçi 2011 tarihli yedi şarkılık From The Sandcastle adında EP mi albüm mü belli olmayan bir dönem ödevleri de mevcut.) Zaten albüm kendisinin tepeden inme, bir gecede meşhur edilen (ki henüz meşhur da sayılmaz) bir müzik projesi olmadığına ikna edebilen nitelikte. Doğru zamanda doğru yerlerde doğru kişilerle takıldıkları söylenebilir. Bu fırsatı pekçok kimse de edinebilir ama yukarıda adı geçen tecrübe abideleri boş isimlere ne itibarını, ne de parasını yatırır. İşin içinde yetenek ve azim varsa tüm o doğrular tam anlamıyla işe yarar. Tyler Bryant & The Shakedown, Wild Child ile blues rock ve rock'n roll kökenli sağlam işler başarmışlar.

Dediğimiz gibi hem çalgı çengi, hem prodüksyon, hem de şarkı yazımı yönünden hiç de acemi ya da kısa pantolonlu işi gibi durmayan Wild Child, blues köklerine bağlı ama bu kökleri gençliğin de getirdiği modern rock formatıyla dallandıran bir yapıda. Mesela kapanışta yer alan, ismi kadar akustik slide gövdesiyle de tam bir blues klişesi olan Poor Boy's Dream ve radyo hiti bir pop rock kıvamındaki Still Young (Hey Kids) aynı otobüste seyahat ediyorlar. You Got Me Baby ile The Rolling Stones'un son dönem rock tınısına yakın oynayabileceklerini gösteriyorlar. Ama şahsen bundan sonrası için tam bir funky blues lezzeti olan Lipstick Wonder Woman yanında, Cold Heart ve House On Fire gibi diğer lezzetler üzerinden yolarına devam etmelerini isterim. Wild Child kesinlikle olmuş bir albüm. Ancak sanki daha iyisi ilerleyen yıllar için pusuda bekliyor gibi de bir duygu veren türden.

1. Fools Gold
2. Lipstick Wonder Woman
3. Cold Heart
4. Downtown Tonight
5. Say a Prayer
6. House that Jack Built
7. Last One Leaving
8. Still Young (Hey Kids)
9. You Got Me Baby
10. House on Fire
11. Where I Want You
12. Poor Boy's Dream

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder