29 Mayıs 2011 Pazar

The Decemberists - The King Is Dead


Albüm tavsiye edilmesine bayılırım. Ama tavsiye üzerine dinlediğim albümlerden memnun kalma yüzdem fazla yüksek değildir. Birisi The Decemberists'in 6. albümü The King Is Dead'i tavsiye ettiğinde, bu ismi biryerlerden hatırladığımı, ama müzik olarak değil, sadece isim olarak hatırladığımı hatırladım. Hatırladığım ise grubun 2009 albümü The Hazards Of Love'dı. İlginç olan ise, bu albümü hiç beğenmemiş olmamı hatırlamamdı. O yüzden ekşittiğim yüzümü tavsiye eden kişiye belli etmeden uzaklaşırken The King Is Dead'i dinlemek için de sabırsızlandığımı farkettim. Çünkü tavsiye edenlerin çoğuyla müzik zevkiniz aynı olmasa da, dinledikten sonra gebeş bir albüm olduğuna kanaat getirseniz de, tavsiye edene saygıda kusur etmemek adına bazı geçiştirici şeyler söyleme ihtiyacı duysanız da, nedense albüm tavsiye edilmesine bayılıyorsanız fazla söyleyecek şey kalmıyor, mutlaka dinliyorsunuz.

Başında "indie" ön eki olmak üzere, rock, folk, pop, artık ışığı görenin geldiği bir müzik yapan, son hali 5 kişiden oluşan Portland plâkalı The Decemberists'in The King Is Dead adlı son albümü, tavsiye edilen her albümün bünyemde sinsi başağrıları yaratmayabileceğinin en iriyarı kanıtlarından biri oldu. Hatta tavsiye edilene olan inançsızlığımı biraz daha azalttı. The Hazards Of Love gibi kitleler tarafından ciddi ciddi beğenilmiş bir albüme tahammül edemememin nedenlerini hiç düşünmedim. Saçma mantığıma göre bana tavsiye edilmesi gereken albüm The Hazards Of Love olmalıydı. The King Is Dead'in "tavsiye edildiği kadar varmış" gerçeğine tavsiye edilmeksizin tanıklık etmeliydim. Bu durum, albüm tavsiye edilmesine bayılan biri için bir taşla iki kuş demek.

Bugüne dek herhalde 100 tane eleman değişikliği yaşayan, ama çekirdeğinden fazla ödün vermeyen bir grup olarak The Decemberists'in bu son albümünü en iyisi olarak ilân ediyorum. Belki kurulduğu 2001'den beri düzenli ve bilinçli olarak kendilerini takip eden biri buna katılmayabilir. Onun daha çok sevdiği başka bir The Decemberists albümü vardır. Ne kadar olsa da Don't Carry It All, This Is Why We Fight, Rox In The Box, Down By The Water gibi folk rock türüne ait standartları(mı)n üzerinde gördüğüm taş gibi şarkıların yarattığı country damarlarını bundan önceki bir albümde yakalamış mıdır bilemem. Ama The Hazards Of Love'da o damarın değil yanına yaklaşmak, ondan haberi bile olduğundan şüphe duyduğum bir müzik duydum kendi adıma. Sanki grubun memleketlisi yaşlı bir grup adam gelip, "gençler siz gelin şöyle birkaç ay bizim köyde kalın, ondan sonra stüdyoya girin" demişler gibi. Slide gitarlar, country ve bluegrass kemanı olan fiddle, armonika, akustik ve elektrik gitarların kankalığı, Colin Meloy'un hiç öyle saçma sapan gırtlak oyunlarına girmediği country vokali, grubun çekirdek üyelerinden Jenny Conlee'nin geri vokal dahil bir sürü entrümana olan biraz da "anaç" hakimiyeti, müzikal bir "karakter" yaratmış albümde. "Tavsiye edildiği kadar varmış!"

1. Don't Carry It All
2. Calamity Song
3. Rise To Me
4. Rox In The Box
5. January Hymn
6. Down By The Water
7. All Arise!
8. June Hymn
9. This Is Why We Fight
10. Dear Avery

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder